WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
PKK’LI MİLİTAN KADINLARI KİM ÖLDÜRDÜ?
28.01.2013

 

            Bu konuda o kadar çok yorum okuyup dinledik ki beynimiz ambale oldu. Ağzı olan konuşuyor, herkes aklına estiği gibi yorumlar yapıyor. Nasıl olsa beleş, bir yorumda biz yapalım dedik.

            Olayın daha ilk gününden itibaren, başta hükümet yetkilileri ve siyasiler olmak üzere herkes ağızbirliği etmiş gibi; “bu su-i kastlar barış sürecini baltalamak maksadı ile yapılmıştır” diye kestirip attılar. Bu yorumu yapanların bazısına göre bunu PKK içinden barışa karşı olanlar yapmıştı. Karşı tarafa yani BDP çevrelerinin bir kısmına göre de bunu derin devlet yapmıştı.

           Olay üzerinden çok zaman geçmeden, Fransız yetkililer, Sivas Şarkışla doğumlu bir vatandaşı katil diye yakalayıp, kamuoyuna duyurdu. Kim bilir, belki de bu olayı gerçekten bu kişi yapmıştır. Ama şu ana kadar bu katil zanlısının arkasındaki azmettiriciler hakkında ufacık bir ipucu verilmemiştir.

            Öteden beri ülkesindeki PKK sempatizanı Kürtlere her türlü desteği vermiş, cumhurbaşkanlığı sarayında ağırlamış olan Fransa da böyle bir olayın gerçekleştirilmesi, onun dünyada ki karizmasını çizilmesi demektir. Onun için bu olayın arkasında hangi güçlerin olduğunu şimdiye kadar tespit etmiş olması, eğer etmediyse de kısa sürede sonuca gideceği kuvvetle muhtemeldir. Ancak bunu bizimle ve dünya kamuoyu ile paylaşıp paylaşmayacağı çok belli değildir.

            Bana öyle geliyor ki; PKK konusunda Avrupa ve ABD çevreleri ikiye bölünmüş durumda. Bir kısmı bu meselenin çözülerek, Kürtlerin demokratik hakları verilerek sistem içinde siyaset yapmaları ve Türkiye’nin bölgesel güç olarak kendine gelip, bölgede batılı değerlerin taşıyıcısı durumuna gelmesini arzu ediyorlar. Diğer tarafı ise Kürtlere devlet kurdurulup bölgedeki dört ülkenin(İran, Irak, Suriye ve Türkiye) bu sorunla uğraştırılarak zayıf düşürülmesinin daha uygun olacağını düşündüklerinden bu sorunun çözülmesine karşılar.

           Çözüme karşı çıkan blok içindeki en önemli ülke Avrupa da, Almanya, bölgede de İsrail’dir.  Bu blok’a destek olan ABD içindeki başta Musevi lobileri olmak üzere neokonculardır.

           Eğer iddia edildiği gibi bu kadınları sırf çözümü engellemek için öldürdülerse, katillerin arkasında mutlaka MOSAT vardır. Fransa da bunu muhtemelen tespit etmiştir. Nitekim terörist Osman Öcalan da bu duruma dikkat çekerek, olayın arkasında yabancı istihbarat servislerinin olduğu tahminini yapıyor. Eğer bu cinayetin arkasında bu güçler varsa, cinayetlere devam edecekler demektir. Her cinayetin faili de yine ya eski ya da örgüt içindeki PKK’lı militanları olacaktır. Zaten hükümet yetkilileri de bunu tahmin ettikleri için bundan sonra başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde benzeri cinayetlerin işleneceğini açıktan söylüyorlar.

           Dışarıda bu terör olaylarının bitmesini istemeyen çevreler varda, içerde yok mu? başta terörden rant sağlayan kamu görevlileri ve iş çevreleri olmak üzere birçok çevre bu olayların bitmesini arzu etmiyor. Başta ulusalcı ve her iki taraftaki milliyetçiler istemiyorlar. Halkın büyük bir bölümünün her türlü görüşme ve çözüm yolunun denenmesi konusu daha önce test edildiğinde, olumlu tepki verdiğini biliyoruz. Nitekim 2011 seçimlerinden önce terör örgütü mensupları ile görüşüldüğü açığa çıkmasına rağmen beklenildiği gibi iktidar oy kaybetmedi. Aksine halk verdiği desteği, iktidarın oylarını artırarak gösterdi.

           Devletin görünen şeffaf yüzündeki organları da bu görüşmelere destek olduklarını zımnen göstermektedirler. Derin devlet ise zaten kendi derdine düşmüş, daha önce sivil iktidarlara ot yoldurmanın hesabını vermekle meşgul.

           Geriye devlet içindeki bazı cemaat ve odakların bu olaylardan memnun olmadığını okusak da gelinen bu noktadan sonra cemaatin tepesindekilerin de kafalarının net olmadığını, doğrudan çözüme karşı çıkmaya cesaret edemediklerini, ancak bunun yerine lafı eveleyip, gevelediklerini izliyoruz. Okyanus ötesinden gelen mesajda ise; “ulusal onur ayaklar altına alınmadan barış yapılsın” gibi bir açıklama ile barış sürecine “ havet” dendiğini görüyoruz.

           Ama cemaat adına kalem oynatma ve söz söyleme yetkisinin olduğunu düşündüğümüz zevat inceden, inceden bu süreci halk nezdinde kötüleme ve süreç aleyhine kamuoyu oluşturma gayreti içinde olduğunu düşünmemizi sağlıyor. Mesela Paris’te öldürülen kadın militanların cenazelerinin ülkeye getirilmesine izin verdiği için hükümeti ima yoluyla ve fısıltı gazetesi vasıtası ile eleştirmekten çekinmiyorlar.

           Aslında bu karmaşık meselede söylenecek çok söz, anlatılacak çok bilgi var. Ama söylenenler de bizim söylediklerimizde hepsi yorumdan öte bir anlam taşımıyor. Bir bakarsınız yarın bu cinayetlerin hiçte umulduğu gibi süreci sabote etmek için değil, örgüt biterken, hesaplaşma nedeniyle işlendiği ortaya çıkabilir. Belki de, olayın faili olarak açıklanan bu kişinin aradan bir zaman geçince, olayla ilgisi olmadığı anlaşılabilir.

           Selamlarımla….  

                

            


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar