
05304670437
Vehbi Camgöz
Başbakanımızın, Mardin de yaptığı konuşma siyaset gündemine oturdu. Özellikle ana muhalefet partisi genel başkanı, bu konuşmayı çok yadırgadı. Hatta bu konuşmanın kara deniz, ak deniz ve iç Anadolu bölgelerinde yapılamayacağını kuvvetle düşündüğü için; “bu konuşmayı sıkıysa Rize de yap” diye meydan okuyor.
Topluma “Fransız” olduğunu böylece bir kez daha ispatlıyor. Hâlbuki bu toplumun kadim değerlerine ve dinine yabancılaşmamış olmayanlar bilirler ki; sayın başbakanın söylediği bu söz, kendi aklından uydurulmuş bir söz değildir. İnsanoğlunun bilinen ilk insan hakları manifestosu olan veda hutbesi, bunu 1400 sene önce insanlığa haykırmıştır. Dikkat edilirse daha ortada ne magnakarta, ne insan hakları bildirgesi yokken, Peygamberimiz (s.a.v) tüm insan hakları konusunda ve özellikle ırkçılık konusunda bu gerçeği 100.000 sahabenin önünde söylemiştir.
Müslüman Türklerin tarihinde son 200 yıla kadar asla milliyetçilik izine rastlanmaz. 200 sene önce devletimizi parçalamak, imparatorluğumuzu yıkmak için batıdan içimize milliyetçilik aşılanmış, başta balkanlar olmak üzere imparatorluğun diğer bölgelerindeki azınlıklar ve Müslüman ahali ırkçılık hastalığına saplanarak devletten koparılmışlardır. Bunun taşeronluğunu da milliyetçi İttihat ve Terakki partisi ve onun içindeki Yahudi ve Siyonistler üstlenmişlerdir.
Osmanlının yıkılışından sonra kurulan yeni devlette, dünyadaki ulus devlet modasına uyarak milliyetçiliği resmi ideoloji haline getirdiği için, Türk unsurların dışında kalan hem Müslim hem gayrimüslim kesimler çok büyük ızdıraplar çekmiştir. Gayrimüslimler “varlık vergisi” ve “6-7 Eylül olayları” ile acılar yaşamıştır. Müslüman olup da Türk kökeninden gelmeyenlere gelince onlarda devletin bakanlarınca açıktan aşağılanmış köle yerine konulmuştur.
Bu saçma ideoloji gereğince 1000 sene beraber yaşadığımız Arapları aşağılamayı, ilericilik zannederek köpeklerimize bile “Arap” ismi koymaktan sıkılmadık. Aynı coğrafyada asırlarca beraber yaşadığımız Kürtleri hiçbir zaman kendimize denk, eşit görmeye yanaşmadık. Kürtlerin general olmasına, bakan olmasına, başbakan olmasına müsaade ettik, ama Kürt olmalarına asla rıza göstermedik. Kendi dillerini kullanmalarına, kendi dilleri ile eğitim görmelerine hala müsaade etmiyoruz.
100 yıldan beri, iki taraftan yüz bin’e yakın insan bu Kürt ayaklanmaları ile harcandı. Dersim isyanı, şeyh Sait isyanı gibi büyük isyanlara ilaveten son 30 senede ülkemizin “yumuşak karnı” olarak bilinen bu durumdan yararlanan dış güçler PKK gibi kanlı bir terör örgütünü başımıza bela ettiler. Yaşananlar meydanda…
Sayın başbakanın bu çıkmazdan kurtuluş için olaya doğru bir teşhis koyması insanımızı oldukça fazla umutlandırdı. Eğer bir devlet içinde mutlu ve huzurlu yaşayacaksak, o devlet içindeki her vatandaşın dinini yaşamasını, dilini kullanmasını hazmedeceğiz. İster o dil ile eğitim istesin, isterse, resmi dairelerde bu dilin kullanılmasını talep etsin, bu isteklerine olumlu cevap verilmelidir. Eğer zamanında bu kabil istekleri kanlı bir şekilde bastırılmasaydı bu kadar kan dökülmeyecekti. Bundan sonra da bu istekler yerine getirilmezse korkarım birlikte yaşama şansını tamamen yitirmiş olacağız.
Hükümet bunu açıkça gördüğü için birlikte yaşamanın şartlarını tesis etmeye çalışırken bu söylemleri başbakanın ağzından dile getirmektedir. Ülkemiz Müslümanları ve özellikle İslamcı siyasetçileri yarım asırdan beri bu gerçeği haykırarak, “ çözüm müşterek bağımız olan İslam kardeşliğindedir” demekten yoruldular. Bunun başka bir çözüm yolunun olmadığı artık daha iyi anlaşıldığı için başbakanımız, İslam kaynaklarını referans almaktadır.
Müslüman Anadolu halkı, kendi peygamberinin, 1400 sene önce dile getirdiği bir gerçeği başbakanının ağzından duyduğu için, onu zannedildiği gibi kınamak yerine, elleri patlayıncaya kadar alkışlayacaktır. Başbakan bunu ister Güneydoğu da ister Karadeniz de söylesin fark etmez. Umarım bu söylediklerinin hayata geçirilmesi konusunda kuşkuya kapılmadan devam eder. Artık insanımıza dar gelen eskimiş resmi ideoloji elbiselerini ayaklar altına paspas yapmaktan çekinmez.
Selamlarımla…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ADAYLAR VE TARİH BELİRLENDİ
11.03.2023 - YENİDEN BAŞLARKEN
7.12.2022 - EMİN AĞABEY HAKKA YÜRÜDÜ.....
30.12.2019 - MISIR’IN YİĞİT MÜSLÜMANLARI
14.07.2019 - DEMİRELDEN SARKOZY’E KURAN DÜŞMANLIĞI!!
13.05.2018 - İKTİDAR İLE MUKTEDİRİN HİKAYESİ
22.04.2018 - ASANSÖRDE HALVET!!
6.02.2018 - TARİHTE BUGÜN!...
28.02.2018 - ESETLE BARIŞIN DİYENLER PKK İLE BARIŞIN DEMİŞ OLMUYUR MU?
12.02.2018 - TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ
9.02.2018
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
a2
Dünyanın hiç bir yerinde olmayan yol ortasındaki dubaları meşur etti sayın başkan. Kendisinden daha nice yenilikler bekliyoruz. Saygılarla