Vehbi Camgöz

            Bundan 2 sene önce 27 Şubat 2011 tarihinde çileli dünya hayatını tamamlayarak ebedi hayata göç eden rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızı anarken bu yıl ne darbelere, ne 28 Şubata değinmek istemiyorum. Bunun yerine siyasi hayatının tamamında, ülke halkının kardeşliğini savunmasından ve son yüz senedir başımıza dert edilen ırkçılık ve Kürt meselesi ve çözümü hakkındaki görüşlerine değinmek istiyorum.

            Hepimizin bildiği gibi hocamız, ömrünü İslam’ın toplumumuza ve dünyaya hâkim olması idealine hasretmişti. Yaptığı siyasette de, bu idealini gerçekleştirmek için çalıştı. Ülkemizde yürürlükte bulunan siyaset mevzuatı bunu yasakladığı için yaptığı siyasete İslam yerine başka bir isim koyarak(Milli Görüş) yoluna devam etmiş, buna rağmen kurduğu partiler gene de kapatılmış, siyasi yasaklar konulmuştur. Bu konuda çok sıkıntılar çekti. Sıkıntıları, partisinin yasaklanmasından, kendisine siyasi yasak konulmasından kaynaklanmadı. Aksine yasal engeller nedeniyle davayı açıkça anlatamamasından kaynaklanıyordu. Onunla özel sohbetlerde bulunanlar bilirler ki; özel sohbet yapacağı zaman kayıt yaptırmaz “ kuşdili konuşmaktan bıktık birazda açık, açık konuşalım” diyerek konuşmaya başlardı.

             Bu yıldönümünde hocamızın özellikle Kürt meselesine ilişkin çözüm teklifine değinmek isterim. Herkes bilir ki, bu mesele eğer çözülecekse, ülkemiz Müslümanları tarafından ve İslam kardeşliği çerçevesinde çözülebilir. Kürtler ve Türkler bu memleketin ortak mirasçılarıdır. Tıpkı diğer Müslüman unsurlar gibi, birbirlerine karşı bir üstünlükleri yoktur. Tüm Müslüman unsurlarla beraber bunlarda “millet-i hâkime” fertleridir. İslam ümmetinden olmak bir millet olmanın temel şartıdır. Bu gerçek Lozan da batılılar tarafından da kabul edilmiştir.

            PKK terör örgütü çıktığından beri rahmetli hocamız bu konudaki teşhisini koymuş siyasetini buna göre kurmuş ve bu uğurda da bedeller ödemiştir. Akl-ı selim sahibi herkes bu meselelerin ortak bağımız olan İslam referansları ile çözüleceğini kabul etmesine rağmen ülkedeki batıcı derin yapılar bu meseleyi bu bağlamda çözmeye yanaştırmamışlar, zaman içerisinde çözmeye kalkanlarında önlerine engeller koymuşlardır.

           Çözüm konusunda ümit verici aşamaların kaydedildiği bu günlerde, meseleyi çözme noktasında olan her iki taraftan yetkililerin zamanında hocamızın rahle-i tedrisinde bulunmuş olmaları çözüm konusunda ümit var olmamızı sağlıyor.

           Hükümetin başında bulunan başbakanımız malum, merhum hocamızla beraber siyaset yapmış, siyasetin en alt kademelerinden İstanbul büyükşehir belediye başkanlığına kadar yükselmiş bir siyasetçidir. Çocukluk yıllarından başlayarak bu meselelerde, sadece hocamızın değil, tüm İslamcı fikir adamlarının bu konudaki görüşlerini özümseyerek yetişmiştir. Bu birikim ve bakış açısı ile çözüm yolunda adımlar atmaktadır.

            Kürt tarafı da 30 yıldır sürdürülen silahlı ayaklanma ve cinayetlerle hiçbir hak alamayacağını anladığı için onlarda bu sorunun çözümünün kardeşlikte olduğunu anlamışlardır. Bununla da kalmayıp, son senelerde onlarda kendilerine göre dini bir arayış içine girerek, kendilerine destek vermeyen Müslüman Kürtlerin desteğini devşirmeye yönelik bir sürü atraksiyona başladılar.

             Bu faaliyetler devam ederken 2011 seçimlerinde onlarda bu sorunun çözümünde İslami referanslar olması arayışı nedeniyle, İslamcılığı ile bilinen Kürt kökenli Müslümanlara listelerinde yer verdiler. Bu isimlerin başında da Diyarbakır milletvekili Altan Tan gelmektedir.

             Kaderin bir cilvesi ömrü boyunca Türk-Kürt kardeşliğini savunan rahmetli hocamızın eğitiminden geçen iki kişi şimdi sorunun iki tarafında çözüm için gayret ediyor. Bunlardan birisi, hocamızın İstanbul büyükşehir belediye başkanı, şimdiki başbakan, Tayyip Bey diğeri İstanbul belediye başkanının müşaviri, şimdiki Diyarbakır milletvekili Altan Tan’dır.

              Hocamızın her konuda olduğu gibi bu konuda da 10larca yıl önce koyduğu teşhis doğru çıkmış, çözümde onun öngördüğü şekilde olacak. Allah rahmet eylesin.

              Selamlarımla…