
05304670437
Vehbi Camgöz
Her yıl olduğu gibi bu senede efendimiz(a.s.v)’in kutlu doğumunu idrak ediyoruz. Diyanet işleri başkanlığı önderliğinde yapılan kutlama faaliyetleri, her yıl değişik bir tema ile yapılıyor. Geçen seneki tema efendimiz(s.a.v) ve kuran-i kerim idi. Bu sene, peygamberimiz (s.a.v) ve insanlık onuru olarak tespit edilmiş.
Dünya kuruldu kurulalı “onur” kelimesi kâinatın efendisine yakıştığı kadar hiç kimseye yakışmamıştır. Bu konuda çok laf edilebilir, ciltler dolusu kitaplar yazılabilir. Ama ilk insandan günümüze kadar geçen insanlık tarihinde insan onurunu sağlamada en etkili yolun insanlar arasında adaletin sağlanmasından geçtiğini hepimiz biliyoruz. Adalet olmayan yerde zulüm ve sömürü vardır. Zulüm ve sömürüye uğrayan insanın onuru çiğnenmiş canı, malı, namusu, inancı pay-mal edilmiş işkenceye tabi tutulmuş köleleştirilmiştir.
Allahın indirdiği ile hükmetmeye yanaşmayan, gücüne güvenerek, kendi heva vehevesine göre kanun koyan insanların yönettiği toplumda da zulüm ve işkence kaçınılmaz olur.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem(a.s.) devrinden başlayarak insanlar ya onurlu ve adaletli idareyi seçmişler veya kendi güçlerine güvenerek, haklarına razı olmayıp kuvvetle kendilerine imtiyaz temin eden zalimliği seçmişlerdir. Malum Habil ile kabil olayı bunun ilk ve tipik örneğidir. Zulüm öylesine nefsehâkim olur ki, insan kardeşine bile zulmetmekten çekinmez.
Efendimizin(a.s.v) dünyaya teşrif buyurdukları zaman ve mekânda böyle bir durumdaydı. Güçlüler zayıfları eziyor, kendilerini asil görenler soyca kendilerinden olmayanlara ikinci sınıf insan muamelesi yapıyorlardı. İnsan onuru ve gururu ayaklar altına alınmış, kadına insan muamelesi yapmak düşünülemezdi. Kendi şahsi ihtirasları ve servet düşkünlükleri insan onurunun önüne geçtiği için kız çocukları diri, diri toprağa gömülüyordu. Onursuzluk ve korkaklık neredeyse gözü açıklık gibi algılanıyordu. Bedir savaşından önce kervanı ile kaçıp malını kurtaran Ebu Cehil “benim onurum develerin sırtındaki malımdır” diyecek kadar onursuzlaşmıştır.
Daha nübüvvetten önce, kâinatın efendisi, Mekkeli bir kısımvicdanlı insanla beraber insan onuru için mücadele edecek“Hılfılfudul” teşkilatını kurup toplumdaki onursuzlukla ve haksızlıklarla mücadele etmiştir. Nübüvvetten sonrada tüm gayreti insanları onura, adalete ve güzelliklere çağırmak olmuştur.
Mekke devrinde onursuz Mekke müşriklerine karşı insan onuru için mücadele verdiğinden, o devirde onuru ayaklar altına alınan başta köleler olmak üzere, tüm mazlumlar efendimizin çağrısına koşarak icabet etmişlerdir. Bu sayede hepsi de onur ve izzet kazanmışlardır. İslam tarihi bu olayların teferruatı ile doludur.
Medine devrinde İslam hâkim olup çoğunluk Müslümanlara geçince de Müslüman olmayan, kendileri gibi düşünmeyenlere tebliğden başka bir zorlama yapılmamıştır. İsteyene inancına göre hayat sürmek, inandığı ve tasdik ettiği, hukuka göre yaşamak, suç işlediğinde de kendi hukukuna göre yargılanmak hakkı verilmiştir. Hiçbir zaman “biz çoğunluğuz, hâkim unsur biziz, bizim gibi yaşayacak, bizim dilimizi öğrenecek, kendi diliniz konuşmayacaksınız” demedi. Aksine inanmayan ve azınlık durumunda olanlara sadece içinde bulunduğumuz şehri savunmakta yardım edeceksiniz, bizi savaşta arkadan vurmayacaksınız dendi. Kendi inancında direnene de, “sizin dininiz size bizim dinimiz bize” denilerek onların onurları korunmuştur. Yaptığı savaşlarda o güne kadar görülmemiş derecede insan onuru gözetmiş, düşmanlarınınbile onuruna azami dikkat gösterilmiştir.
Müslümanların çok uzun süre meşakkatli ve çileli hayat yaşanmasına sebep olan Mekkeli müşriklerin dahi Mekke fethinde onurlarının kırılmamasına dikkat edilmesini emretmiştir. Müşriklerin hepsi, fetihten sonra kendilerinden intikam alınacağını beklerken, onların can ve mal güvenliklerine dokunulmamıştır. İnsanlığın gördüğü ve göreceği en yüksek onur dikkatine bu fetih de şahit olunmuştur.
Bana öyle geliyor ki; bu yıl kutlu doğum kutlanırken bu temanın seçilmesi tesadüfî değildir. Yürütülen barış süreci konusunda efendimizin(a.s.v) mübarek öğretisi ve hayatının aydınlatıcı özelliğinden istifade edilmek istenmiştir. Bunun içinde diyanet teşkilatını alkışlamak gerektiği kanaatindeyim.
Bin beş yüz sene çeşitli dinlere, ırklara mensup insanlar kendi dinlerini, yaşayarak, dillerini konuşarak ve öğrenerek, dillerini eğitimlerinde kullanmasına müsaade edilerek adalet içinde yaşatmış olan Müslüman imparatorluklar, onur konusunda hiç kimsenin eleştirisine uğramamıştır. Ancak son yüzyılda, din toplumsal hayatın dışına itilerek, batıcı, sekuler idare ve hukuk anlayışı alındıktan sonra, vatandaşları tek tipleştirme ideali nedeniyle Türk olmayan Müslüman unsurlar ile Müslüman olmayan diğer din mensuplarının kendi dilleri ve dinlerini yaşatma gayretleri hep bastırılmıştır. Bunu neticesi azınlıklar Anadolu’yu terk etmiş, Müslüman olup Türk olmayan unsurlar ve dinine bağlı yaşamak isteyen çoğunluk, hep isyanlara zorlanmıştır. Çerkez isyanları, Kürt isyanları ve birçok yerdeki dini isyanlar olagelmiş devlette bunları hep “iç düşman” olarak nitelemiş ve silahla bastırmıştır.
Umuyorum ki bu sene kutlu doğum haftası bu tema ile işlendiğinde bu gerçekleri görmemize ve kendi ırkımızı üstün görerek başkalarını yok sayma alışkanlığını terk etmemize yardım eder. Efendimizin (s.a.v) hürmetine kendimizin de bizim gibi düşünmeyenlerinde, insanlık onuruna dikkat eden bir anlayış biran önce memleketimizde tesis edilir. Eğer biz bu peygamberin ümmeti olduğumuz iddiasında isek herkesin onurunun adaletten geçtiğini veherkesin adaleti hak ettiğini unutmamalıyız.
Selamlarımla…..
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018