
05304670437
Vehbi Camgöz
Bu köşeyi takip eden değerli takipçilerimizin hatırlayacağı üzere daha önce yazdığımız yazılarda, ısrarla ülkemizde iddia edildiği gibi darbe tehlikesinin bitmediğine, aksine her zamanki kadar bu tehlikenin ve geçmiş darbelerdeki gerekçelerin var olduğuna dikkat çekmiştik.
17 Aralık operasyonundan sonra bizzat başbakanımız bile yapılan işin organize, dış destekli bir darbe girişimi olduğunu açıkladı. Onun algısına göre cemaatin dış güçlerin desteğini de yanına alarak, devlet içinde yuvalanmış başta yargı, polis, askeriye ve önemli devlet kurumlarındaki odaklarla darbe yapacağına inanmış.
Buna inanması boşuna değildir. Devletin başında bulunması dolayısı ile onun elinde daha çok bilgi var. Biz açık istihbarat, yani basın haberleri üzerine analiz yaparken, o devletin çeşitli kurumlarının kendisine verdiği bilgiler ve analizler ile gerçeği bizden daha iyi görüyordur.
Yürütülmekte olan darbe planları ile mücadele gereği gibi yürütülüyor mu? Benim bu konuda kuşkularım var. Kuşkularımın da dayanakları yersiz değil. Ben süreç başladı başlayalı imkânlar ölçüsünde olayları çok yakından takip etmeye çalışıyorum. Takip ettiğim kadarı ile iktidar partisinin bu süreçte kafası yeterince net değil. Bunu sebebi ise geçmişte cemaatle çok fazla iç içe geçmiş oldukları için partide ne kadar daha cemaat mensubu olduğunu bilmemelerinden kaynaklanıyor.
Sürecin başlangıcında cemaat iktidar içindeki açıkça bilinen mensuplarını çekmesine rağmen daha ne kadar cemaat mensubu olduğunu veya olmadığını bilmemelerinden geliyor. Bu da onların partinin parçalanmasından korktukları için başbakana kuvvetli bir destek vermelerine engel oluyor. Başbakan dışındaki hükümet ve parti adına konuşanlar bu endişe ile hem nalına hem mıhına vuruyorlar.
Başbakan tüm kuvveti ile cemaati halka deşifre ederken mesela hükümet sözcüsü her gün başka bir çelişkili beyanla kafaları karıştırıyor. Bir bakıyorsunuz, başbakanı savunmak için; “başbakanın bildiğini siz bilseniz….” Diyerek destek veriyor. Bir başka gün; “ sayın başbakan pansilvanyadaki zat derken hoca efendiyi kastetmiyor.” Diye ortalığı yatıştırma rolüne soyunuyor.
İktidar- cemaat mücadelesinde, hem devlet hem de cemaat, geri adım atacak gibi görünmüyor. Tabi devletin kendisine ve milli güvenliğine yönelik bir tehdit algılaması tespiti yapıp bunu da kayıt altına aldıktan sonra geri adım atması kolay değil. Beklenen cemaatin aklını başına alıp, bu mücadeleyi bırakması içindeki kanunsuzluğa karışanlarla arasına mesafe koymasıdır. Bu gerginlikten ürken cemaate yakın akil insanlar bunu tesviye ederken kâinat imamı kendi gazetesine verdiği mülakatta üst perdeden tehditler savuruyor.
Tevazu maskesi altında söyledikleri yenilir-yutulur şeyler değil. Allahın kendisine verdiği zekâyı Müslüman ümmetin birliği ve refahı için kullanacağına verdiği mesajlarla birçok şeyi aynı anda anlatarak birliğimize dinamit koyuyor. İşin mahiyetini anlamayan bizlerde konuşmalarına bakıp, “bayağı tevazu sahibi” olduğunu kendisini “kıtmir (köpek) yerine koyacak kadar tevazu sahibi bir âlim” diiye algılıyoruz. Oysa bilinen bir gerçektir. “aşırı tevazu kibirdir”
Bu röportajı okuyunca açık söyleyeyim irkildim. Benim gibi birçok kişi irkilmiş olacak ki, başlangıçta başbakanı abartıyor, diye dinlemeyenlerde bunun sonunun darbe olabileceğine inanmaya başlamışlar. ABD deki derin yapılar, cemaate bağlı subayların 1960 27 Mayısında olduğu gibi hiyerarşi dışında bir darbe yapıp yapamayacaklarını araştırmaya başlamışlar.
Konuyu bu bağlamda araştırmaya başlamaları hiçte hayra alamet değildir. Eğer süper güç bundan şüpheleniyorsa, bunu hayra yormanın aymazlık olacağını umarım iktidar partisi de anlamıştır. Unutmayalım ki; bizzat başbakan cemaatin İsrail ile dirsek teması olduğunu kendisi ima ediyor, hatta açıkça söylüyor. Ülkemizde yapılan her darbede, hem ABD’nin hem de İsrail’in desteği ile olmuştur. Bu güç odaklarından destek alamayan hiçbir darbe girişimi başarılı olamadı.
Muhterem de arkasına destek almadan bu konuşmaları yapacak kadar akıldan yoksun değildir. Onlara rağmen bu üst perdeden konuşmaları yapacağına inanamıyorum. Bize bugüne kadar “artık bu ülkede darbe olmaz” diyenlere de hiç inanmadım. Çünkü darbeleri kendi irademizle önleyecek kadar gelişemedik. Halkı devlete yeterince bağlayamadık. Her dönem gayr-i memnun kesimler oldu. Devlet vatandaşlarının çok büyük çoğunluğunu memnun edemezse bu zemin hep var olacaktır. Olmaması için vatandaşların kahir ekseriyetinin insanca, adalet içinde, huzur ve güvenle yaşaması, her türlü hakkının teslim edildiğine inanması gerekir. Yeterince güvenli ve hür toplumlarda bu kabil girişimler yapılamaz.
Selamlarımla….
Yazarlar
-
Ahmet TÜRKANLAİKLERE HUTBELER 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018