Vehbi Camgöz

           Her şeyden önce şu tespiti yapmamız ve bu soruları mantıklı ve tutarlı bir şekilde cevaplandırmamız gerekiyor.

          Gerçekten başbakanın ve hükümetin savunduğu gibi 17 ve 25 Aralık süreçlerinin hedefi hükümet darbesi miydi?

          Bu bir darbe ise, her darbenin iç ve dış destekleri olduğu gibi bu darbenin de etki iç ve dış destekleri var mıdır?

          Eğer bu iç ve dış destekleri var ise, bu güçler desteklerini çektiler mi, yoksa halen destek vermeye devam ediyorlar mı?

          Bu sorulara doğru ve mantıklı cevap vererek analiz yapabilirsek, Gülen’in iade talebinin önemini kavrayabileceğimiz kanaatindeyim.

          Bu hareketin bir darbeye yeltendiğine dair bazı işaretler olmakla birlikte başbakanın kuvvetli vurgusundan başka elimizde darbe girişiminin detayları hususunda kamuoyuna açıklanmış açık ve kesin delil bulunmuyor. Bir başka güçlüğümüzde eğer yapılan darbe girişimi ise bugüne kadar yapılan darbe girişimlerine benzememesi teşhis konulmasını güçleştiriyor.Demek ki bugüne kadar pek alışık olmadığımız darbe çeşidi ile karşı karşıyayız.

         Ancak destek odakları aşağı yukarı belli. İçerde TÜSİAD çevresindeki iş âlemi, dışarıda ABD, İsrail başta olmak üzere küresel güçler.

         Bu iç ve dış odakların açık desteği bile yapılan işin darbe olduğuna işaret ediyor. Yukarıda da söylediğimiz gibi ülkemizde yaşanan tüm hükümet darbelerinde aynı odakların desteğine şahit olduk. Darbe bu seferde başarılı olamadı. Geçmişte de başarısız darbe yapılmasına rağmen darbeye teşebbüs edenlerden hesap sorulamamıştı. Bu sefer hesap sorulması bakımından bu iade talebi son derecede önemlidir.

         Hükümet bu iade talebini umarım düzgün bir şekilde, usulüne uygun olarak yapar. Böylece esasında iadeye yanaşmayacak olan ABD’nin eline usul yönünden bir koz vermez.

         Ben bu iade talebine ABD’nin yönetiminin gücünün yeteceğine inanmıyorum. Çünkü ABD derin devleti ve Siyonist lobiler bu iadeye göz yumarlarsa ileride bizim gibi ülkelerde operasyon için kullanacakları yapıları bulamazlar. Sonunda yargılanmak olan macerayı kimse göze alamayacağı için Siyonistler ülkeleri çökertme planlarını yapamazlar. Onun için bu iade talebi olumsuz sonuçlanacaktır.

          Bunun bir faydası cemaate körü kürüne başlanmış kitlelerin, peşine takıldıkları kişilerin kimlerin korumasında olduklarını açıklıkla görerek bunlardan kopacaklardır. Bu da uzun vadede cemaatin çözülüp yok olmasını sağlayacaktır.

          Her ne kadar iade gerçekleşmese de, muhterem bey malikânesinde rahat oturamayacaktır. Hep tedirgin ve korku içinde olacaktır. Aslında kendisinin bugünlerde rahat edeceği, endişesiz yaşayacağı bir ülke var. Ama gider mi gitmez mi bilmiyorum. Ama aralarından su sızmadığı, yüzlerce Müslümanın idam cezasına mahkûm edilmesini tek satırda bile haber yapmayan cemaat basını bunun ipucunu veriyor.

          Hem kadim dost ve müttefikleri İsrail’e de oldukça yakın olduğu için çok rahat ederler. Nede olsa General Sisi ye aylardan beri okulları vasıtası ile destek verdikleri yazılıp söyleniyor. Darbeci darbecinin külüne muhtaç… Yarın Sisi de yargılanırken onlarda onu okullarında misafir ederler.

          Selamlarımla…