
05304670437
Vehbi Camgöz
Son iki yılda ağzını açan herkes iktidarın dış politikasını eleştiriyor. Geçmişte; “sıfır sorun” savunan iktidarın dış politikasının iflas ettiğini, komşularımızın tamamı ile problemler yaşadığımızı söyleyip, iktidarı suçluyorlar.
Bu eleştirilerin başını da muhalefet partileri çekiyor. Ama eleştirileri kahvehane sohbetleri seviyesini aşamıyor. Kendileri iktidarın neleri yanlış yaptığını, iktidarda olsalar bu meselelere nasıl yaklaşacaklarını bir türlü anlatmıyorlar.
Bu iktidar işbaşına gelene kadar ülkede yaklaşık yüz yıldır değişmeyen bir dış politika çizgisi izleniyordu. Bu politikanın ana hatları, yüzümüzü batıya çevirmek, doğumuzda özellikle İslam dünyasında yaşananlara sırtımızı dönmeyi ilke edinmişti. Zaman, zaman bu görüşe aykırı davranan iktidarlar geldiyse de bu iktidarlar İsrail ve batının da yardımı ile alaşağı edilerek bu çizgi devam ettirildi. Kuruluş ideologlarının devletimize çizdiği bu dış politika rotası ülkemizin dünyada ve bölgemizde “tatlıya sütlüye karışmaması” esasına dayanır.
“yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi makyajı altında batıya ve onun dünyadaki sömürüsüne ses çıkarmamak, bölgemizde Müslümanların katline ses çıkarmamak, İsrail’in kuruluşuna katkı vermek, çıkarlarına hizmet etmek olarak kendini gösterdi. Bu politikayı bize dayatanlar, ülkemizi bölgede İsrail’in payandalığına memur etmişlerdir. Bugün bölgemizde bir İsrail varsa ve başta ülkemiz olmak üzere tüm bölge insanlarının sömürülmesi son on yıla kadar ülkemize izlettirilen dış politikanın eseridir.
Son on yılda ülkenin devlet eliyle İsrail’e sömürtülmesi durdurulmuş ise de özel sektör bu sömürü çarkını devam ettiriyor. Bu yüzden de aklı evvel bazı siyasetçiler “efendim hükümet İsrail’e kafa tutarken ticaret hacmi genişliyor” diyerek milleti salak yerine koyuyorlar. Hükümetten özel sektörün ticari faaliyetine yasaklar getirmesini adeta savunuyorlar. Oysa yapılması gereken şimdiye kadar devleti idare edenlerin hem İsrail den hem de diğer ülkelerden ithalat yapılan ürünleri neden üretemediğinin sorgulanması ve vakit geçirmeden bunları üretmektir. Son on yılda iktidar bunu yapmaya başlayınca dış politikada yalnızlaşmaya başladı.
Ülkemiz yüz yıldan beri kendi inancından uzaklaştırılmış, daha dün kendi vatandaşı olan İslam ümmetini başsız bırakmış ve dış politikada batının menfaatlerini kayıtsız şartsız benimsemiştir. Bu politika İslam dünyasında örtülü bir soykırım ve sömürü çarkı olarak işletilmiştir. Bölgemizde ülkemiz ve İran hariç tarihi bir asrı geçen devlet yoktur. Bizi alt edenler bölgede çok sayıda gecekondu devletler kurdurup, hepsini boyundurukları altına almışlardır. Bu kahredici durumdan kurtulmak için Türkiye’nin yeni alternatif aktif dış politika izlemesi gerekirdi. Bu yapılmaya başlanınca bugünkü durum ortaya çıktı
Kim ne derse desin bir Müslüman olarak Ak partinin iç politika konularında yaptığı uygulamaları kendi politik görüşlerime ve inancıma aykırı bulurken kurulduğu günden beri özellikle Prof. Davutoğlu’nun yürüttüğü dış politikayı hep önemsedim. Bana göre dışişleri bakanlığı döneminde Abdullah Gül ile anlaşamamalarının sebebi de bu dış politika anlayışıdır. Birisi reel politika adına aşırı temkinli davranmayı öngörürken diğeri ezilen İslam dünyasına bir an önce kucak açmayı hedefliyordu.
Bölgede köklü devlet sayılan İran dış politikada ulusal menfaati öne çıkarırken, ülkemiz insani ve İslami değerleri öne alarak İslam dünyasında Müslümanların gönlünde taht kurdu. Arap baharı ile batıya kul köle olan idarecileri alaşağı ederek ülkemizle birlikte şahlanışa dönecek iken bu hareketler şimdilik engellendi. Ama Müslümanların artık uzun vadede batıya uşaklık ederek ülkelerini sömürten bu idarecileri alt edeceklerdir. Şimdilik batılılar bu özgürlük hareketlerini kanla bastırmak için darbeler yaptırsa da artık önü alınamaz. Bu bahar olmasa da bir başka bahara bu gerçekleşecek. Müslümanlar ümmet olmanın şuuru ile birleşip bu soy kırımları durdurarak kendi idarelerini kuracaklardır.
Bu dış politikaları benimsemeyen muhalefetin batıya ram olma, kendi menfaatlerini düşünüp, insanlığı önemsememe dışında bir teklif ve projeleri yok. Yüz yıldır izlenilen batı uydusu dış politikayı izlemeye devam etmeyi teklif ediyorlar. Oysa bunlar artık çok geride kaldı. bunun için ithal devlet başkanları da çare olamayacak.
Selamlarımla…
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018