
05304670437
Vehbi Camgöz
Bir devletin belirli bir kadro tarafından ele alınıp idare edilmesinin tek meşru yolu idare edeceklerin halkın iradesi ile seçilmesidir. Bunun dışındaki her girişim gayrimeşrudur. Bu İslam’ın dünya insanlığına getirdiği en önemli yeniliktir.
İslam’ın ilk yıllarında Medine de kurulan İslam devletinin Peygamber efendimizden sonra yaptığı halife seçimleri bunun ilk örnekleridir. Bu yüzdendir ki; ilk dört İslam halifesinin seçiminin meşruluğu konusunda bir tartışma yaşanmamıştır. Efendimiz (a.s) da zaten meşhur hadis-i şerifte; “benden sonra hilafet 30 senedir” buyurarak gelecekte yaşanacak yozlaşmaya dikkat çekmiştir.
İslam idare anlayışı idare edilenlerin istedikleri gibi idare edilmelerinin önünü açmıştır. Esasen peygamberimiz döneminde de, idari konular Allah emri ile düzenlenmemişse Ashab-ı Kiram işin müzakere edilmesini talep ederler, efendimizde buna uyardı. Bu sadece belirli konularda değil hemen her konuda böyle oluyordu. Peygamber arkadaşlarından birisine önemli bir görev tevcih buyurmak isteyince bunu da istişare ile yapıyordu.
Günümüzde Müslüman toplumların en büyük noksanlığı bu Peygamber yolundan sapma göstermeleridir. İçinde bulunduğumuz şu günlerde, ülkemizde Müslümanlar arasında oluyormuş gibi görünen kavganın da bu prensiplere aykırılıktan kaynaklandığını görmek zorundayız.
Kavga, aslında çok uzun zamandan beri yapılıyor. Bundan elli sene önce Müslüman siyasetçiler ortaya çıkıp, devlet idaresine talip olunca bazı cemaatler buna karşı çıkmışlardı. Onlara göre düzen partileri içine girip devlette yapılanmak böylece avantajlar elde etmek daha doğru geliyordu. Siyasete soyunan Müslümanlarda bir programla milletin karşısına çıkıp eğer seçerse devleti idare etmekten yana idiler.
1970lerin başında parti kurulup seçime girildi. Millet sınırlıda olsa teveccüh gösterdi. Ve iktidar ortağı olunarak, Müslümanlar devlet görevleri ile tanıştılar. Ancak devlet buna tahammül edemeyerek bu siyasi anlayışı sürekli kapattı. Müslüman siyasetçiler bütün bunlara rağmen yılmadılar, halk iradesi ile iş başına gelmek dışında hiçbir yola tenezzül etmediler. Ne yeraltına çekilip silahlı mücadeleye giriştiler, nede devletten ve milletten habersiz devlet aygıtlarını ele geçirmeye tenezzül etmediler.
Bu siyasetçiler, bıkmadan usanmadan “millet iradesi” demekten geri durmadılar. Siyasette ve devlet idaresinde edindikleri tecrübeleri sayesinde iktidara geldiler. İktidarın ilk yıllarında, siyaset dışı yollarla devlet yerleşmiş cemaat mensuplarından istifade etmeye başladılar. Ancak hesaplanmayan bir gerçek vardı. Siyaset dışı yolla devlet kademelerine gelenler siyasetçilerden çok kendilerini bu kadrolara taşıyan anlayışın elemanı olduklarını hiç unutmadılar. Bakanların değil, cemaatteki üstlerinin sözlerini dinlemeye başladılar.
Cemaat lideri ve onun dünyadaki müttefikleri ülkedeki siyasi iradeye tavır alınca, bu kadrolarda siyasete tavır alıp mücadeleye başladılar.
Çok uzun zamandan beri yaratılan algıya göre ülkemizdeki Müslüman siyasetçiler, demokrat değiller, ama devlete gizlice adam yerleştiren cemaat demokratmış. Bunu belki ülkemizi tanımayan dünya ya yutturabilirler, ama bu ülke vatandaşlarına yutturamazlar. Çok uzun zamandan beri devam eden siyaset ve cemaat kavgasında Müslüman siyasetçiler cemaati hep uyardılar. “siyasete rağmen, siyaset dışı yollarla idareye talip olmak tehlikelidir. Bunun adı darbecilik olur, eğer idareye talip iseniz, talip olmak hakkınızdır, gelin siyasete girin” diye herkes çağrı yaptı.
Ama uymadılar. İlle de siyaset dışı yollarla devleti ele geçirmeye gayret ettiler. Bununla da kalmadılar devleti ele geçirmek için dış güçlerle işbirliği yaptıkları iddiası ortaya çıktı. Şimdi bu iddialar çerçevesinde devletin sırlarını dış güçlere servis edildiği ve darbe yapılmak istendiği söylenerek hesap soruluyor. Tıpkı diğer darbecilere hesap sorulduğu gibi hesap soruluyor. Bu hesaplaşmadan halk iradesi ile iktidara gelenler kazançlı çıkacaklar, halkı kale almayan halka rağmen devleti ele geçirmek isteyenler hesaplaşmayı kaybedecektir.
Selamlarımla…
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018