Vehbi Camgöz

        Sayın Prof. Mehmet Bekaroğlu siyasete girdiği günden beri hep aykırı ve içinde bulunduğu siyasal yapılara muhalif oldu. İlk milletvekili seçildiği Fazilet Partisinde kaybedilen bir seçim sonrası, genel merkeze karşı isyan bayrağını çekmişti. Kendine göre sağlam gerekçeleri de vardı. Çünkü içine girdiği milli görüş partileri yapısal olarak değişime kapalı, geçmiş alışkanlıklarını ve siyaset yapma kalıplarını değiştirmeye pek yanaşmıyordu. Seçim sonuçları ne olursa olsun bu sonuçlarda kendilerinin başarı ve başarısızlıklarını hiç gündeme getirip sorgulamıyorlardı. Dolayısı ile başarı ve başarısızlık çok önemli değildi. Bekaroğlu ilk kez Fazilet Partisinde  bu yüzden kazan kaldırdığını söylüyordu.

      Nitekim Fazilet Partisinden hemen koptu. Yönetimdeki görevlerinden istifa etti. Uzun süre bir arayış içinde geçti. Bu süre içinde, Ertuğrul Günay ve arkadaşları ile fikri beraberlik içine girerek, “Müslüman sol” söylemler dillendirmeye başladılar. Bu fikrin partileşeceği konusu da dillendirilmişti.Ama bilindiği gibi Günay ve arkadaşları dillendirdikleri fikirlerden vazgeçerek, Ak Parti saflarına katılıp, bakanlık ve milletvekilliği gibi makamlara kurularak Sayın Bekaroğlu nu yüzüstü bıraktılar.

       Kısa bir süre siyasetten uzak kalan Bekaroğlu, 2009 yılında yeniden Saadet Partisine girerek mahalli seçimlerde İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı oldu. Bütün imkânsızlıklara rağmen azımsanmayacak bir oy alarak, bazı söylemleri geleneksel tabandan tepki alsa da, Numan Kurtulmuşun genel başkanlığındaki partiyi ileriye dönük umutlandıran bir noktaya taşıyan en önemli etkenlerden birisi olmuştu.

     Ne yazık ki; Bekaroğlu bu kez de birlikte olduğu siyaset arkadaşlarının iktidar cazibesine kapılarak terk edilmekten kurtulamadı. Saadet partisinde rahmetli Erbakan hocamıza bayrak açarak ayrılıp kurdukları parti kendisi hariç tüm kadrolar terk ederek iktidar partisine iltihak ettiler. Bu ayrılışta ve daha önce kendisine Ak Parti tarafından bir davet yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Belki yapıldı, o kabul etmedi, beklide hiç davet edilmedi.

     Ama siyasette hiç pes etmedi, sürekli arayışını sürdürdü. Son mahalli seçimlerde Saadet Partisi Rize belediye başkan adayı oldu. İktidar partisine karşı CHP ve MHP desteğini de arkasına alarak yarışmasına rağmen umduğu, beklediği sonucu alamadı. Bu seçimlerde kendisini aday edecek Saadet Partisinden  başka bir parti bulamadığı, Saadet partisi de ondan daha iyi bir aday bulamadığı için birbirlerine tahammül etmek zorunda kaldılar. Seçimler bitince de yollar kestirmeden ayrıldı.

       Ama Bekaroğlu’nun siyaset arzusu ve hırsı bitmedi. Basındaki bazı arkadaşları onun ismini cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı adayı olarak ortaya attılar. Ancak fazla itibar görmedi. Eğer aday olsaydı, Ekmelettin hocanın aldığı oyu Bekaroğlu hoca alabilir miydi? Şüpheliyim..

      Bu defa gene tahminleri altüst eden bir girişimde bulundu. Hayatında önünden geçmediği, ideolojisine sürekli karşı çıkıp her ortamda eleştirdiği CHP ye kaydoldu. Söylenene göre parti meclisine girecekmiş. Kendini insan hakları konusunda gönüllü sayıp bu konuda çalışmalar yapan Bekaroğlunun bu parti ve ideolojisi ile anlaşacağına pek inanamıyorum. Ya o dönüşüp CHP’li olacak ya da CHP dönüşüp onun ideolojisini savunacak ben ikisinin de olacağına inanamıyorum. Eğer aralarında bir uyum sağlar ve onu bağırlarına basarlarsa bu Bekaroğlunun değiştiği, savunduğu değerlerden vazgeçtiği anlamına gelecektir.

      Hiç temenni etmem ama kendi inancından olan insanlar karşısında tavizsiz bir fikir adamı kesilip, CHP’nin vereceği koltuk ve makam için savunduğu ilke ve değerler den vazgeçmesi  onun millet nezdinde siyaseten bitişi olacaktır.

      Selamlarımla…