
05304670437
Vehbi Camgöz
Ülkemizde yaşanan tüm darbe süreçlerinde cezaevlerindeki asayiş bozukluğunun katkısı olduğunu hep düşünmüşümdür.
Yakından yaşadığım 12 Eylül darbesi öncesinde ülke genelinde bozuk olan asayişin askeri cezaevleri de dâhil olmak üzere tüm cezaevlerinde dışarıdakinden daha çok bozuktu. Sivil cezaevlerinde güvenlik personelinin sayıcaazlığı ve araç-gereç bakımından yetersizliği asayiş eksikliğinin sebebi olarak gösterilebilirdi. Ancak her türlü silah ve müdahale araçları ile donatılmış on binlerce askerin görev yaptığı cezaevlerinde asayiş, disiplinin hâkimiyetintam olması beklenirken buradan da toplumda ses getirecek firarların yaşandığına şahit oluyorduk. Bunda bir gariplik olmalıydı. Yoksa bu cezaevlerinde disiplinin sağlanmasını güçlü biriler mi engelliyordu? Pek bir anlam veremiyorduk.
12 Eylül darbesinden sonra darbecilerin konuşmalarında darbe gerekçelerini sayarken cezaevlerindeki disiplinsizlik ve firarlardan da söz ettiklerinde şafak attı. Çünkü bu cezaevleri sıkıyönetim komutanlıklarının sorumluluğundaydı. Buralardaki asayiş bozukluğunun faturasını sivil idarecilere çıkarmanın bir mantığı yoktu.Çünkü sokakta darbe şartlarının olgunlaşması için asayişsizliğe göz yumduklarını itiraf eden darbecilerin cezaevlerinde de aynı göz yummayı yapmamaları düşünülemezdi.
Sadece askeri cezaevlerinde değil sivil cezaevlerinde de disiplin ve asayişin sağlanmasında kullanılacak caydırıcı güç dış korumayla görevli jandarmanın elindeydi. Buralarda görev yapan sivil personelin elinde ne silah, ne cop, nede caydırıcı bir araç yoktu. İçerde silah ve zor kullanma zarureti olduğunda jandarmadan talep edilir, jandarma isterse içeri müdahale ederek sükûn ve asayişi sağlar,istemezse çeşitli gerekçeler ileri sürerek içeri girmezdi. Bu durum bugünde böyle olmaya devam ediyor. Yıllardan beri cezaevlerinin dış koruması jandarmadan alınıp sivil personele verilmek istendiğinde devletten hep anlayamadığımız direniş geldi. Bu iktidar döneminde de bu çalışma yapılmış, tasarı yaklaşık 7-8 sene önce hazırlanmasına rağmen bu konu neticelenememiştir.
Şimdi askerle sivil iktidar ilişkileri biraz normalleştiği içingörünürde bir sorun yaşanmıyor. İçerde meydana gelen olaylara jandarma cezaevi personeli anında müdahale ederek olaylar büyümeden bastırılıyor. 28 Şubat sürecinde başta büyük cezaevleri olmak üzere birçok cezaevindezamanında bu müdahaleler yapılamadığı için 2000 yılındaki kanlı olaylarda yüzlerce insan öldü. Bunun sebebinin cezaevlerinde asayiş bozukluğunun yapılması planlanan darbelere gerekçe teşkil etmesine yardımı olur düşüncesi hep aklımıza geliyordu. Bu düşünce benim sübjektif kanaatimdi. Daha önceki yazılarımda da bu konuyu dile getirmiştim.
Bugün bunu yeniden yazmamın sebebi şu; gazeteci Nagehan Alçı milliyet gazetesinde yazdığı 07.09.2014 günlü yazıda bu konuya değinerek paralel darbecilerinde kendilerine bağlı cezaevi personelini kullanarak, özellikle PKK terör örgütü mensubu hükümlüleri kışkırtıp, hem çözüm sürecini akamete uğratmayı hem de hükümeti zor durumda bırakmayı hedeflediğini yazmasıdır. Ayrıca durup dururken 30 ağustos zafer bayramı resepsiyonundagenelkurmay başkanının konuşması da kafamı karıştırdı. Acaba iyi “saate olsunlar” hortluyor mu?
Bu olay bize gösteriyor ki; darbeciler ister silahlı kuvvetlere dayanarak darbe planlasın, isterse şimdi olduğu gibi polis ve yargıya dayanarak darbeye teşebbüs etsin metotları değişmiyor. Memleket genelinde ve cezaevlerinde kargaşa yaratmak darbecilerin önemli planları olmaya devam ediyor.
Kimseyi suçlayıp günahına girmek istemem. Ancak son 14 yılda cezaevlerinde cemaate sempati duyan personel sayısı oldukça artış gösterdi. Personelin bir bölümünün bundan şikâyetçi olduğunu da yakından biliyorum. Umarım olaylarböyle gelişmez.
Selamlarımla…
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018