
05304670437
Vehbi Camgöz
İktidarlar değişse de, güvenlikçi devlet geleneğimiz, bir türlü değişmiyor. Paranoyalarımız bizi demokrasi ve adalete aykırı yasalar çıkarmaya zorluyor. Geçmişte devletimiz suç işleyerek kanunları çiğneyen suçluları, suçlu olmaktan çıkarıp, onları düşman saymasının zararlarını çok gördü. Bu durum suçlularla toplum arasında kapanmaz mesafeler açtığı için suç işleyip kanunları ihlal eden vatandaşların yedi sülalelerini devlet düşmanı ilan ettik. Böylece kendi elimizle kendi vatandaşlarımızı ve nesilleri kendi toplumumuza düşman olmaya zorladık.
Yıllarca aralarında görev yaptığım suçluların buna ikna oldukları için amansız devlet düşmanı olduklarına şahit oldum. Bunun bir mantığı olmadığını o günlerde hep sorguladığımı hatırlarım. Bunun sebebini hep, devletin kolluk gücü yerine askeri kullandığına yormuştum. Bunun mantığını da şöyle izah ediyordum. Asker düşmanla savaşmak için eğitildiğinden mücadele ettikleri suçluları da haklı olarak “düşman kuvvet” olarak gördüklerinden yanlış bir şekilde, alışkanlık eseri olarak,bunu yaptıklarına kendimi ikna ediyordum. Ama devleti idare edenler hiçbir hassasiyet göstermeden özellikle terör suçlularını“iç düşman” olarak tamınlıyorlardı.
İçerde yatanlarda; “mademki biz düşmandık, o halde bizi cezaevinde tutamazsınız, bize esir muamelesi yaparak, Cenevre konvasıyonunu uygulayın” diye açlık grevine gidiyorlardı. Hatta bazen bu söylemler dış devletlerin içerdeki mahkûmlar lehine müdahil olma riskini doğuruyordu.
Görünen o ki; mevcut iktidar geçmişten ders çıkarmadığı için kendisine göre “eski Türkiye”nin reflekslerini gösteriyor. Malum eski Türkiye de rejim belirli toplum kesimlerini milli güvenlik siyaset belgesine “iç düşman” olarak kaydedip onlarla bazen hukuki, bazen de hukukun ötesine geçerek, hukuku zorlayarak mücadele ederdi. Bu da yeni, yeni mazlum kitleler ortaya çıkarır, böylece devlet millet kaynaşması yerine çatışmasını teşvik ederdi.
Son milli güvenlik kurulunda adına paralel yapı dedikleri oluşumla mücadele için hukuku ve mahkemeleri yeterli görmemiş olacaklar ki bu yapıyı iç düşman sayarak milli güvenlik siyaset belgesine (kırmızı kitap) işleme kararı almışlar.
Bu kitaba giren toplum kesimleri ile devletin geçmişte yaptığı mücadeleler, vicdanında adalet kırıntısı olan herkesin vicdanını kanattığı için bizzat kendileri tarafından geçmiş uygulamalar dolayısı ile devlet olarak özür dilediklerini çabucak unutmuşa benziyorlar.
Şunu hemen belirtelim ki; devletin paralel yapı ile mücadele etmesi gerektiğine inananlardanım, mevcut kanunların da, mevcut kurumların da bu yapı ile mücadele için yeterli olmasına rağmen bu yola başvurulmasını anlamıyorum. Buraya kaydedilince kanunlardaki cezaları daha da çok mu olacak? Eğer kanunlarda belirtilmeyen ilave ceza verilecekse bu adalete uygun mu olacak?
Bu kırmızı kitaba sokma işlemi kişiler sayılarak yapılamayacağına göre bu yapının özelliklerini taşıdığı halde bunlar gibi devleti ele geçirmek gibi bir niyeti olmayan diğer İslami yapıları bunlardan nasıl ayıracaksınız? Yasa ve kuralları yuvarlak, her yöne çekilebilecek şekilde yapmanın cezasını bu toplum çokça çektiği halde bunlar olmamış gibi davranmak aymazlık değil midir?
Ceza yasalarında yeni yapılan değişikliklerde, “makul şüpheli” gibi herkese uygulanabilecek bir yaftayı getirmek kimin aklı ise onu tebrik etmek lazım!! Nede olsa ileride kendilerinin de bu yaftayla suçlanabileceğini görmemeleri onların cesurluklarının belirtisi sayılmalıdır!
Düşünüyorum da; devlet idare etmek hakikaten tecrübe ve basiret gerektiriyormuş. 12 yıldan beri devleti tek başına idare eden bir partinin tecrübe noksanlığından bahsedilemeyeceğine göre acaba noksan olan başka bir şey mi var?
Geçmişte darbeci denince nefret duygularımız kabardığı halde yapılan soruşturmalarda darbecileri dahi mazlum durumuna düşürme becerisi gösterdiler. Bizlerde bu zulme karşı çıkmaya çalıştık. Korkarım bu yanlış uygulamalar nedeniyle mazlum duruma düşürülecek olan paralelcileri de savunmak zorunda kalacağız.
Selamlarımla…
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018