
05304670437
Vehbi Camgöz
Siyasetimiz yaklaşık yüz elli yıldan beri fasık bir daire içine girmiş bir türlü çıkamıyor. Ülkedeki tüm batıcı siyasi partilerin kökeni Tanzimat’a dayanıyor. Teker, teker saymaya gerek yok, İslamcı partiler dışındaki, liberal, milliyetçi, sosyalist, muhafazakâr, demokrat bütün partilerin fikir öncülleri Tanzimat sonrası imparatorlukta var. İslamcılar ise uzun süre partileşmeyi İslam’a ve Müslüman’a yakıştıramadıkları için 1960lara kadar partileşmediler.
Tek parti döneminde siyasi anlayışların İslami siyaset anlayışı hariç hepsi CHP içindeydi. Çok partili hayata geçince sağcı- solcu veya kapitalist sosyalist anlayış ayrışmaya başladı. Milliyetçiler de sağcı kapitalist blokta yer aldı.
1970lerin başında CHP tek başına iktidara gelememenin sebeplerini sorgulayarak, partinin sola ve enternasyonal anlayışa kayması, böylece fakir halka umut olması planladı. Bu plan genç genel başkan Bülent Ecevit tarafından uygulanmaya ve slogan halinde dile getirilerek halka açılmayı nispeten başarmak noktasına gelmişti. O dönemde Ecevit “ ne ezilen ne ezen hakça bir düzen” veya “toprak işleyenin su kullananındır” sloganları ile meşhur “Karaoğlan” rüzgârı da o zaman estirilmişti.
Halk uzun süreden beri “devlet partisi” olarak gördüğü CHP’nin devlet ve resmi ideoloji savunmasından kurtularak halktan yana politikalar uygulayacağı umuduna kapılarak bu partiye çok partili hayata geçtikten sonra aldığı en yüksek oyu vererek birinci parti yaptı. Artık CHP ne darbeleri, ne ulusçuluğu, nede resmi ideolojiyi savunmuyordu. Bu sloganlarile %42 oy aldı.
Böylesi açılımlara ve ideolojik sapmalara kızan parti içindeki ulusalcı, Kemalist diyebileceğimiz, aralarında Prof. Turan Feyzioğlu, Prof. Nihat Erim’in bulunduğu yaklaşık 20 milletvekili 1973 seçimleri öncesi CHP den ayrılarak Atatürk milliyetçiliğini ideoloji edinen cumhuriyetçi güven partisini kurdular. Bu devletin kurucu ideolojisinden CHP’nin ayrılmasına tepki olarak yapılmıştı.
Yeni kurulan bu parti kendisine koyun simgesini layık görmüştü. Aslında kimisi koç diyor, kimileride koyun diyordu.Kendilerini Atatürk milliyetçisi ilan ettikleri için kurulan MC(milliyetçi cephe) hükümetlerinde yer aldılar .Parti, girdiği ilk seçimde %2 civarında oy aldı ve üç milletvekili çıkardı. İkinci seçimde de yok oldu. Ondan sonra hiç kimse Atatürkçülük ideolojisine dayalı bir parti kurmaya cesaret edemedi. Çünkü halk rağbet etmedi.
Resmi ideoloji ile arasına mesafe koyan Bülent Ecevit de 12 Eylülden sonra siyasette tutunamayınca resmi ideolojiyi yeniden savunma noktasına gelip tamamen ulusalcı siyaset güden DSP ile yoluna devam etmeye çalıştı. Yapılan 28 Şubat darbesinden sonra çeşitli propagandalar ile iktidara büyük ortak yapıldıysa da sonraki seçimde oyu %1e düşerek siyaset sahnesinden silindi.
Aradan uzun yıllar geçtikten CHP de yeniden ayrışma yaşama noktasına gelindi. Tıpkı 1970lerin başında olduğu gibi. Parti genel merkezi halka açılmanın, özellikle muhafazakâr seçmenden oy almanın yollarını ararken, yine Atatürkçüler ve ulusalcılar bundan rahatsız olmaya başlayıp, CHP den kopmaya başladılar. Kılıçdaroğlu da ya kendi düşüncesi veya birilerinin kulağına bir şeyler fısıldaması neticesi “MİT bizim partiyi bölüyor” noktasına gelmiş. Geçmişte Kamalist derin devlet CHP’yi böldüğü için bugünde aynısının MİT eliyle yapıldığını zannediyor. Hâlbuki MİT artık derin devletin değil milletin emrinde.
Öyle anlaşılıyor ki; kopmalar devam edecek gibi. Ancak bu defa seçim barajı olduğu için bir seçime girseler de barajı aşamayacakları için ikincisine giremeyecekleri çok açık. Onlarda CGP’nin akıbetine uğrayacak gibiler.
Benim için merak konusu olan da Prof. Metin Feyzioğlu acaba dedesinin yolundan gidip, CHP den ayrılıp, yeni partiye geçip geçmeyeceğidir. Benim tahminim gideceği istikametinde olduğu için yeni kurulan parti ile eskisini aynı gördüm. Yaşananlar yeniden doğuş mu yoksa siyasi “hortlama” mı karar veremedim.
Anlayacağınız fasık daire dönüyor, tarih yeniden tekerrür ediyor. Buna karşılık sol siyasetçiler hep patinaj yapıp duruyorlar.
Selamlarımla….
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018