
05304670437
Vehbi Camgöz
Yaklaşık bir yıldan beri yoğun bir biçimde, daha önce ise her fırsatta cemaat hakkında gerektiğinden çok yazı yazdık. Yazdığım her yazıdan sonra da yazdıklarımı çok da beğenmedim. Yazıları ne kadar uzun tutmaya çalışsam da hiç birisinde söylemek istediklerimin çoğunu söyleyemediğimi fark ettim. Konu geniş, konuya hâkimiyetinizde oldukça çok olunca söylemek istediklerinizin tamamını bir köşe yazısında özetlemeniz mümkün olmuyor. Onun için tek, tek olayları yazmak daha doğrusu deyip başka konulara eğilmeye karar verdim.
Tüm dünyadaki İslam birliğini savunan Müslümanlar ile ülkemizdeki nurculuk geleneğinden gelenler arasında öteden beri bir fikri ayrışma vardır. Bunun ilk işaretlerini 2. Abdülhamit ile Said-i Nursi arasındaki mücadelede görürüz. Her ne kadar o dönemde bazı İslamcılar da padişaha çarşı çıkmışlarsa da Said-i Nursi’nin karşı çıkması padişahın kişisel hatalarına değil doğrudan onun ideolojisinedir.
Onun dışındaki İslamcıların mücadelesi padişahın uyguladığını iddia ettikleri despotizm’e olduğunu söylerlerken, o kendisinin İslam adına meşrutiyeti (o dönemde demokrasi henüz batıda yaygın olmadığından) savunduğu için mücadele ettiğini o dönem yazdığı risalelerinde anlatır. Yani bu yapının öncesinde de, sonrasında da hep batının idari şeklini savunanları İslami idare şeklini savunanlara tercih ettiğini düşünüyorum.
Demek istediğim nurcu gelenekten gelenlerin diğer İslamcılar gibi “ümmet’in birliği” veya “müminler ancak kardeştir” gibi ilahi ve nebevi prensiplere bana göre hep mesafeli durmuşlardır. Onun yerine ehli kitapla iyi geçinme, dinler arası diyalog gibi konulara daha çok önem vermişlerdir. Bu anlayış neticesi de kendilerinin dışındaki, özellikle batılı değerlere karşıt, İslam birliğini ve kardeşliğini savunan Müslümanlarla hiçbir dönemde barışık olmadılar.
Eğer bir İslami gurup, şeriat’ı savunuyorsa, Müslümanlar kardeştir deyip İslam birliğini savunuyorsa onlarla şimdi olduğu gibi bazen açıktan, geçmişte olduğu gibi bazen de örtülü bir şekilde mücadele etmişlerdir. Onları ya fanatik veya şimdilerde olduğu gibi batı ağzıyla terörist diye damgalamışlardır. Tıpkı şimdilerde Filistinli mazlumları televizyonlarında böyle damgaladıkları gibi.
Nurcuların 1970lere kadar tarikatlara karşı çıkmasının sebebi budur. Keza İslamcı siyasetçilerle de açıktan mücadeleye girişmelerinin de sebebi aynıdır. Dünyadaki İslami gruplarla barışık olmamaları da bundandır, onun için Mısır da Mursi yerine darbecileri desteklerler. İsrail’i tek meşru güç görürler.
Her dönem siyasete bulaşmalarına rağmen, iş Müslüman siyasetçiler gelince “siyasetten ve şeytandan Allaha sığınırız” dediklerini biliyoruz. Ama Menderes, Demirel, hatta Ecevit gibi batıcı ve batı tipi demokrasiyi(eski yunanın ütopyası) savunanları açıktan desteklediler. Onlarla beraber siyaset yaptılar.
Oysa demokrasi ile İslam öyle iddia edildiği gibi birbiri ile uzlaşan rejimler değildir. İslam’ın kaynağı ilahi vahiy iken demokrasinin kaynağı eski yunan kültürüdür. Bunu bile, bile bir Müslüman “ben İslamcı değil demokratım” diyorsa imanını yeniden sorgulamalıdır.
Kendimi bildim bileli bunlar tarafından demokrasiye methiyeler düzülür. Ancak geçmişte, hiçbir yerde yaşanmış ideal bir demokrasi toplumu örnek gösterilemez. Oysa İslam öyle değil, ideal İslam toplumu efendimiz(s.a.v) ve arkadaşları döneminde yaşanmış. Allah (c.c.) bize onu örnek almamızı emretmiştir. İnsanlık tarihinin gördüğü en adil yönetim dönemi o dönem olmuştur. O dönemde insanlığın ilk yazılı anayasası(Medine sözleşmesi) kaleme alınarak uygulanmış, o dönemde insan hakları manifestosu sayılabilecek veda hutbesi irad buyrulmuştur.
Son günlerde paralel yapı mensuplarının İslam’ı ağzına almayıp, adliye koridorlarında demokrasi diye yırtınmaları, bana bu yazdıklarımı düşündürdü.
Selamlarımla…
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018