Vehbi Camgöz

 

 

         İktidar partisi dış politikada, bölgemizdeki zalim diktatörlere dolayısı ile onların efendileri, sömürgecilere karşı çıkıp, ezilen mazlum Müslümanlar safında durunca, yerli ve yabancı küfür ittifakı koro halinde bağırmaya başladılar.

 

        “Türkiye eksen kaymasına uğradı, dünyada yalnızlaştık, saygınlığımızı kaybettik, batı ekseninden koptuk” gibi bir sürü saçma-sapan tespitler ve hezeyanlarla ülkeyi emperyalist batıya şikâyet ederek adeta “kurtarın bizi bu iktidardan” feryadına başladılar. Şimdi bütün batı bu şikâyet dezenformasyonu üzerinden iktidarı suçluyor.

 

      Gün geçmiyor ki; yerli ve yabancı müstemlekeciler iktidara bu vesile ile saldırmasın. Televizyonlardaki tartışma programlarını izlerken adeta Hitler Almanya’sında veya Musolini İtalya’sında yaşadığımızı zannediyoruz. 

 

      Buna mukabil, kendi ülkesinde üç yüz bin Müslüman’ı bombalarla katleden, beş milyon insanı muhacir eden, zalim Eset, özgürlük kahramanı ilan ediliyor. Ülkesinde seçimle iktidara gelen Müslüman kardeşleri darbe ile indirip binlerce göstericiyi katleden General Sisi kahraman sayılıyor. Meydana gelen zulüm ve katliamlardan Eset, Sisi ve İsrail ile batı değil sanki bizim iktidar sorumluymuş!! Yani sömürücü batının, onların işbirlikçisi katillerin ve darbecilerin hiç suçu yok ama bin seneden beri burada ev sahibi olan Müslüman Türkler suçlu.

 

         Bütün bu olayların tek bir sebebi var. Oda iktidarın iki yüz senelik batının gönüllü müstemleke si olmaya itiraz etmesi, bir nebze de olsa Müslüman’ca bir tutum izlemek istemesidir. Çünkü Müslüman’ın şiarı, haksız kuvvetlinin değil, haklı zayıfın yanında durmaktır. Yaklaşık yüz yıldan beri ülkemiz de egemen olan gönüllü müstemlekeci aydınlar idaresi kayıtsız şartsız sömürgeci egemen batının yanında durmuştu. Şimdi birazcık bu politikalar terk edilmeye, özgüven duyulmaya başlanınca ipler koptu.

 

      Batılılar ve ülkemizdeki paralel yapı dâhil tüm batı hayranları içerde halka bu iktidarın, dünyada ülkemize duyulan saygıyı bitirdiğini, dünya egemenlerinin bize hiç saygı duymadığını pompalayıp duruyorlar. Sanki bizi çok saydıkları ve sevdikleri için bizi sömürüyorlardı. Onlar ancak sömürüleri devam ettiği müddetçe bize güler yüz ve yakınlık göstermişlerdir. Birazcık onların çizdiği çizgiden çıkanlara ne yaptığını, Adnan Menderes, Necmettin Erbakan ve hatta Bülent Ecevit’in hayat hikâyelerini okuyanlar bilir.

 

       Merhum Menderes Rusya ile ekonomik münasebetleri geliştirmek istedi diye darbeye muhatap edilerek idama gönderildi. Ecevit haşhaş politikası nedeniyle kara listeye alındı. Erbakan hocamızın ise başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.

 

       Şimdilerde zalim batının değil mazlum Müslümanların yanında durduğu için Tayyip Beye aynı oyunu oynuyorlar. Küresel sömürgeci statükoya açıktan meydan okuduğu için ülkenin saygınlığı kalmadığı palavrasını pompalıyorlar. Bugün dünyada ezilen ve sömürülen halkların saygı duyduğu en önemli liderlerden birisi olmasına rağmen ülkemizde onu itibarsızlaştırmaya uğraşıyorlar.

 

       İktidar, zalimlerin saygınlığını kazanmaktansa inancının gereği olarak Allah’ın rızasına talip olduğunu anlatmaya çalışıyor. Allah mazlumun yanında durup, onu zulümden kurtarmayı emrettiğine göre, ona gereken yardımı mutlaka yapacaktır. “şüphesiz Allah vadinden dönmez.”

 

         Selamlarımla…