Vehbi Camgöz

           1975 yılında Ermeni asala terör örgütü ülkemize karşı terör olaylarına başlamış ve yurt dışındaki temsilcilerimiz ve diplomatlarımıza saldırmıştı. Elliye yakın diplomatımız ve yakınları hunharca şehit edilmişti. Bu olaylar 1982 yılı sonlarına kadar sürmüş ve o tarihten itibaren Avrupa ülkeleri terörist Ermenilere yol vermeyince terör olayları bitmişti.

           Ancak aradan bir seneden biraz fazla zaman geçince batılılar, kendi memleketlerinde Ermenilerin cinayet işlemesinden se ülkemiz topraklarında ülkemiz insanlarını hedef alan, Ermenilerinde ortak olacağı bir terör yapılanmasını kurup, devreye soktular. Böylece öteden beri birbirlerine amansız düşman olan Ermenilerle Kürtleri el altından aynı amaca hizmet eder konuma getirdiler.

           Oysa birazcık tarih bilgisi olan herkes, bu coğrafyada Ermeniler ile Kürtlerin birbirlerini kırdıklarını birbirlerine düşman olduklarını bilir. Kürtlerin büyük bölümü Ermenilerin Müslüman ahaliye yaptığı mezalim sebebiyle mücadeleye girişirken bir kısım Kürtlerinde, Osmanlı coğrafyasında büyük Ermenistan’ı kurmak isteyen Ermeniler’in hayali vatanlarının büyük bir bölümü Kürtler’in yaşadığı coğrafyayı da içine almaktadır. Eğer Ermenileri bunda başarılı olurlarsa bölgede Kürtlerin yaşamasının mümkün olamayacağını anladıkları için Ermenilerle mücadeleye devam ediyorlardı. Bunun örneğini Revan (şimdiki Erivan) da gördüler. Daha geçen yüzyılın başında Revan da yaşayanların %80 den fazlası Müslümanken şimdi bir tane Müslüman kalmamıştı. Kürtler bunu çok iyi bilirler.

           Kısaca söyleyecek olursak batılılar bir taraftan Ermenilere, Osmanlı yıkıldıktan sonra doğuda büyük Ermenistan’ı kurduracağını söylüyor, diğer taraftan Kürtlere de Kürdistan devleti sözü vererek birbirlerine kırdırmıştı. Ermeniler gerek batılıların gerekse Rusların teşvik ve desteği ile doğu ve güneydoğuda yüzbinlerce Müslümanı katlettiler. Olayları yönetmek ve güvenliği sağlamak konusunda acziyet  gösteren ittihat ve terakki hükümeti bölgeden Ermenileri zorunlu göçe tabi tutmuştur. Göç kervanlarına daha çok intikam gayesi ile Kürtler saldırıp göçmekte olan Ermenileri öldürmek istemişlerdir. O nedenle de Kürtler ve Ermeniler birbirlerinin kadim düşmanları iken son otuz senede batılılar iki kesimi de devletimiz aleyhine ittifaka yönlendirmiştir.

           İşte bu sebeple de bugün Kürtlerin temsilcisi olduğunu söyleyerek ortaya çıkan sonrada Kürtleri boş verip, istikametini Marksizm’e yönelten partinin başkanı milletin sabrını zorlayacak şekilde ermeni tezlerini savunuyor. Aslında bu ilk de değil. Kürtleri dinlerinden kopartıp, ırkçı, Marksist düşüncelere yönlendirmek isteyen terör örgütü de bunu her fırsatta dillendirmek zorunda kalkmıştı. Çünkü kendilerinin yanında devletle savaşanlar Kürtlerden daha çok Ermenilerdi.

           Aslına bakılırsa HDP(PKK)’nın derdi ne Kürtler, nede son zamanlarda iddia ettikleri gibi Anadolu halkı değildir. Bu hareket Kürtleri İslam’dan uzaklaştırdıkları takdirde batının desteğini alabileceklerini düşündükleri için 30 yıl önce başlattıkları mücadelelerini dinsiz bir temele oturtarak batıdan yardım ve destek göreceklerini anladıkları için Ermenilerle anlaşmışlardır. Şimdide geçmişte kapalı kapılar arkasında konuştuklarını açıktan dillendiriyorlar.

          Tam da seçime giderken bu kadar pervasız bir şekilde Ermenileri savunarak ne yapmak istediğini ben anlamadım. Ancak görünen o ki; partisinin barajı aşamayacağını anlayan Demirtaş, hiç olmazsa batının desteğini alarak seçimden sonra atacakları kanun dışı, gayri meşru atraksiyonlarına destek zemini hazırlamak istemektedir.

           Selamlarımla....