Vehbi Camgöz

           Yazının başlığına bakıp da anlatmak istediğim lideri siyasi parti lideri sanmayın. Bu lider başka lider. Bu lider yaklaşık 15 yıldan beri ülkesini terk ederek gönüllü sürgün hayatı yaşayan kendisine “dini lider” dedirten, ancak son soruşturma dosyalarında “FETÖ terör örgütü lideri” olduğu devletin resmi evraklarında yer alan liderdir.

             Anlayacağınız siyasi liderden veya siyasi parti liderlerinden değil terör örgütü lideri olduğu iddia edilen bir liderden bahsediyoruz.

            Konu ile ilgili ehli vukuf zevatın dediğine göre bu lider talimatlarını örgüt mensuplarına kripto ile veriyormuş. Şifrelerini de bazen yazdığı yazı ve kitaplarına, bazen de her gün kendi talebelerine yaptığı konuşmalarda veriyormuş. Bu konuşmalar her gün kendi internet sitelerinden, televizyon ve radyolarından yayınlanıyor.

           Lider hangi konuda hangi talimatı veriyorsa o konu ile ilgili örgüt üyeleri başkaca bir talimat beklemeden şifreli emrin gereğini yerine getiriyorlarmış. Olay hakkında bilgisi olanlar bunun her konuda tekrarlandığını söylüyorlar.

           Basında yazılıp söylendiğine göre; son tahliye rezaletleri konusundaki kanunsuz emri de ilgili şakirtlere bu şekilde verilmiş. O talimatın verildiği söylenen konuşmayı bende izledim. Ancak ben gizli emirler konusunda uzman olmadığım için konuşmadaki gizli emirlerin ne şekilde verildiğini anlayamadım. Anlayanların belirttiğine göre; o konuşmadaki dua bölümünde içerdekilerin çıkarılması emri verilmiş.

          Neyse... bu uzmanlık konusu ben pek anlamam. Ama aynı konuşmada insanın havsalasını zorlayan rakamların, iddia edilen örgüt lideri tarafından nasıl kullanıldığını duyunca aklım karıştı.

          Çünkü muhterem!! Konuşmada aynen şöyle diyor: “ medrese-i yusufiye dekiler çıksın ki on milyon aile sevinsin.” Hakikaten aklım karıştı. Bu memlekette bu örgüte mensup olup örgüt tutuklularının tahliyesine sevinecek on milyon aile var mı? Şayet bu kadar örgüt mensubu varsa bunları şimdiye kadar niye görmedik? Aylardır beşikteki çocukları bile emniyet ve adliye önüne yığdıklarına göre bu kalabalıkları neden buralara yığmadılar?

          On milyon aile, eğer her ailede 5 kişi varsa elli milyon nüfus eder. Her ailede dört kişi olsa kırk milyon kişi, eğer her ailede üç kişi olsa oda otuz milyon insan demektir. Eğer bu sözler doğru ise, örgütün on beş ile yirmi beş milyon arasında seçmeni var demektir. Oysa yapılan son üç seçimde örgüt bütün gücü ile iktidarın karşısındaki partilere oy toplamak için gecesini gündüzüne katmasına rağmen hiç bir etki yapamadığını gözlerimiz ile gördük.

          Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde o kadar uğraştıkları,  on dört parti ile birlik oldukları halde başarı elde edemediler. O halde başlıkta dediğimiz gibi bu örgüt lideri gerçekten de ya hesap bilmiyor ya da sopa yememiş. İnşallah hem geçmişte hem de günümüzde bu toplumu kandırmak için desteksiz attığı yalanların hesabı sorulur da onun gibilere ibretlik dersler verilir.

           Son  17/25 aralık 2013 darbe olaylarından sonra cemaat, pardon örgüt adına kurulan partiler hiç oy alamayacaklarını  bildiklerinden seçime girmekten vazgeçtiler. Yine söylendiğine göre; örgüt, zaman gazetesi genel yayın müdürü Ekrem Dumanlı liderliğinde bir parti kurmaya karar vermiş, ancak yaptıkları kamuoyu yoklamalarında hiç oy alamayacağı anlaşılınca vazgeçilmiş.

          Bütün bunlar bilinip durulurken kendi örgütünü güçlü ve halk desteği  varmış gibi göstermek için yalan söyleyip palavra atmasına ne demeli? Oysa daha düne kadar kendisini güya İslam’a  hizmet ediyormuş gibi göstererek vaazlar veriyordu. Şimdi ne oldu da geçmişte üstü kapalı söylediği yalanları açıktan söylemeye başladı. Yoksa bunlar son çırpınışlarda, tabana “yıkılmadık ayaktayız” mesajı vermek için  mı? Ne kadar “kuyruğu dik tutmak” için çırpınsalar da “yolun sonu görünüyor.”

         Selamlarımla..