WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
FİRAR, HİCRET DEĞİLDİR
18.08.2015


       Paralel yapının başına gelenleri uzun zamandan beri tahmin ediyordum. Yaklaşık beş-altı yıl öncesinde bu gidişin sonunun böyle olacağını öngörmüş, fikirlerimi kısmen bu köşeden paylaşmıştım. Nitekim olanlar oldu ve paralel yapının emniyetteki, adliye ve idaredeki tüm operasyonel elemanları ya tutuklandı veya firar ettiler. 

     Devletle inatlaşıp, kendi vatanında dış güçlerin hedeflerine hizmet etmeyi, bunu da aleyhine çalıştığı bir halka, bize finanse ettirmeyi hiçbir devlet ve toplum kabul edemezdi, etmedi.

      Bugün yüzlerce paralel yapı elemanı tutuklu, yüzlercesi de ülke dışına kaçarak firari duruma düşmüş. Ülke tarihinde bu kadar üst düzey firar görülmüş bir şey değil. Darbe dönemlerinde ülkemizden yaşanan siyasi sığınmalarda da dışarı sığınanlar içerdeki siyasi ve meşru yapılardan ziyade doğrudan teröre karışmış veya tutuklanmaktan korkup kaçanlardan ibarettir.

      12 Eylül ülkemizdeki bütün siyasi yapıları hedefe koymasına ve hemen hepsinin üst düzey yöneticilerini tutuklamasına rağmen bu yöneticilerden hiç birisi ülkesini terk edip, dış ülkelere sığınmayı kendilerine yedirememişler, tutuklanıp yargılanmayı göze almışlardır. Keza cemaat ve tarikat yöneticileri de bir iki istisna dışında firar etmeyi akıllarına getirmemişlerdir.

       Paralel yapının lideri ise hakkında dava dahi açılmadan bundan 16 yıl önce ülkeyi terk ederek örgütünü dışardan yönetmeye başladı. Tıpkı terör örgütü lideri Dursun Karataş gibi. Bu kişi uzun yıllar yurtdışında firari olarak yaşayıp, başta Sabancı suikasti olmak üzere birçok cinayetin emrini verdi, sonunda yurt dışında öldü. Yakın bir gelecekte Gülen'inde verdiği emirlerle neler yaptırdığı net olarak ortaya çıkacak.

      Bu gün hakkında soruşturma açılan paralel yapının lider ve elemanları ülkede yargılanma ile muhatap olunca soluğu ABD de almaya başlamışlardır. Bunlar adeta o ülkeler için savaşıp, savaş mahallinde zora düşünce evlerine çağrılan askerler gibi hareket ediyorlar. En son olarak savcılar da adeta “eve dön” emri almışçasına kaçtılar. Ülkede yargı kıskacına girenler soluğu ABD de alıp bunun adına da utanmadan “hicret” diyebiliyorlar.

        Malum olduğu üzere hicret, peygamberimizin Mekke döneminde İslam’ı seçen gariban Müslümanlara Mekkeli kodamanlar tarafından sorgusuz sualsiz işkenceler yapılması nedeniyle efendimizin emriyle dönemin en adil ülkesine hicret ruhsatı verilmişti. Müslümanlar bulundukları memleketin yargısından kaçtıkları için Habeşistan’a  hicret etmediler. Aksine yargısız infaz nedeniyle adalete hicret ettiler. Gittikleri ülkenin adil emiri tarafından sorguya çekilip, haklılıklarını kanıtladılar.

        Oysa bugün firar eden firariler Muhacir muamelesi çekerek bizi kandırmaya çalışan paralelin adamları kendi yapıp ettikleri zulümlerin ortaya çıkması ve bunların hesabının sorulma ihtimali belirdiği için firar ettiler. Mekke den hicret eden sahabe-i kirama hiç kimse suç isnat etmiyordu. Ama şimdi firar edenlere yolsuzluk dahil bir çok suç isnadı var.

      Bugün gelinen noktada paralel yapı bir taraftan dış güçler hesabına ülke Müslümanları ile mücadele ettiği iddiası ile yargılanırken, bunu gözlerden saklayıp, İslami kavramları istismar ederek, içlerini boşaltarak toplumu kandırma peşindedir.

      Şimdiye kadar paralel yapıya iyi niyetle hizmet etmiş tabandaki Müslümanlar eğer bunlardan da ders çıkarmayıp yine onlara hizmete devam ederlerse artık onlarında iyi niyetli olmadığına hükmetmekte haklı olacağız.

     İslam’ın ve İslami kavramların içini boşaltmaya açıktan devam eden bu suç örgütüne başta kendi tabanındaki Müslümanların dur demesi gerekmezmi?

      Selamlarımla...   

     


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar