Vehbi Camgöz

        1Kasım seçimleri bugüne kadar sonucu en çabuk belli olan seçim olarak siyasi tarihimizdeki yerini aldı. Sonuçlar bu kadar erken belli olunca da seçim hakkındaki analiz ve yorumlarda haliyle çok erken yapılmaya başlandı.

       Yapılan yorum ve analizlerde herkes kendi bakış açısına göre yorumlar yapıyor. Özellikle Ak parti karşıtı ve İslam’a mesafeli olan çevreler yine bildiğiniz gibi seçmenleri suçladılar. Zaten  seçim günü de Ak partiye oy verecekleri “beyinsiz” olarak nitelendiren kapakla gazeteler çıkmıştı. Seçimden sonrada bu yolda yorum ve imalarda bulundular.

      Geçmişte halkın oyuna; “benim oyum bu baldırı çıplaklarla bir mi?” diyen elitler burun kıvırırken, bu seçimden sonra halkı küçük gören kervana milliyetçi tabandan oy alan MHP yönetimi de katılmış. Millet ve özellikle MHP tabanı yaşanan seçim hezimetinin hesabını sormaya hazırlanırken Devlet Bahçeli yaşanan yenilginin faturasını seçmene keserek “bunun sonuçlarına katlanırlar” yollu bir açıklama yaptı.

     Aslında bu seçim sonuçlarına ilişkin yorum ve analizleri uzun uzadıya yapmaya hiç de gerek yok. Yapılan yorumlarda hiç kimsenin değinmeye yanaşmadığı veya akıl erdiremediği bir cepheden bakınca olayın çok basit bir açıklamasının olduğu görülecektir.

    Milletimiz barış ve kardeşliğin karşısında olduğunu düşündüğü Kürk ve Kürt milliyetçilerini cezalandırmış görünüyor. Türk milliyetçiliğinin temsilcisi sayılan MHP ve Kürt milliyetçiliğinin temsilcisi olan HDP’yi kardeşliğin ve barışın önünde engel görmüştür.

    Süreç başladığı günden beri açıkça barış ve kardeşlik sürecine karşı olan MHP son iki seçimde milliyetçi ve muhafazakar seçmenin yoğun olduğu iç Anadolu da oy kaybetmiş, fakat burada kaybettiği oyu Ege ve Ak deniz bölgesindeki ulusalcılardan aldığı oylarla telafi etmişti. Onlar bu seçimde kendi partilerine dönünce, iç Anadolu da, da az sayıdaki oyunu seçim sonrası izlediği politika nedeniyle Ak partiye kaptırınca hezimet kaçınılmaz oldu.

        Tıpkı MHP gibi HDP de aslında barış sürecine karşı iken tabanından çekindiği için savunur görünse de, kandil deki eşkıya ile el ele vererek İmralı da ki teröristi devre dışı çıkararak süreci baltalamıştır. 7 Hazırana  kadar bunu gizlice yaparken bu tarihten kısa bir süre önce süreci başlatan Ak partiye savaş açmış sürecin sonunu getirmiş, başlayan terör olaylarında da Ak partiyi suçlamıştır. Bu mesajı ile de dış güçler terör sorununu ülke idarecilerine çözdürmeyeceği mesajını vermiştir.

     Millet te feraseti ile barış ve kardeşliğe karşı çıkan bu kesimlere seçimde ceza kesmiş, sürece açıktan karşı çıkmayan hatta süreçten yana olduğu mesajını kuvvetli de olmasa veren CHP ye ise ceza kesmemiş çok az da olsa oyunu artırmıştır.

    Bu seçimlerin ülke Müslümanları için en acıklı ve kabul edilemez sonucu da Milli Görüş’ün temsilcisi olmak durumunda olan partinin kişisel kinlerini davanın önüne koyarak, Paralelin arkasına takılarak bu partiyi bitirme becerisini göstermeleridir. Bunu yaparken de kendilerini eleştirenleri dinlemek, söylenenleri ciddiye almak yerine sövüp saymaya başladılar. Geçen seçim öncesinde yapılan eleştirileri kendilerine hakaret olarak algılayıp ciddiye almadılar.

    Seçimden iki gün önce daha evvel kamuoyunda milli görüşcülüğü ile bilinen cemaatler ve İslam alimleri bu seçimde SP ye oy vermeyeceklerini açıklayınca partinin gazetesi tarafından afaroz edilmeye çalışıldı. Tıpkı 7 Haziran öncesi bu fakire yaptıkları gibi..

     Günümüzde ülke meselelerine tek çözüm reçetesi sunabilecek bu mübarek ocağı sırf iki dakika televizyona çıkaracak diye paralelin lokomotifine  vagon yapanlardan indi ilahide hesap sorulacaktır. Bu partiye gönül verenleri ve onun efsanevi liderinin evlatlarını bu ocaktan dışlayanlardan davacıyız... yaptıkları tezviratta hem kendilerini hem de partiyi boğdular. Bu milletin umutlarını yok ettiler.

     Selamlarımla...