Vehbi Camgöz

          Bu soruyu sormamızı haklı kılacak gelişmelerin ipuçları uzunca bir süreden beri görülüyor.

          Bunlardan birincisi; kapitalist sistemlerin uygulandığı ülkeler atık cazibe merkezi olma durumu sona ermeye başladığı için, başta Siyonist sermaye olmak üzere kapitalist sermaye nakit akışını iş gücünün ucuz olduğu Asya ve özellikle Çin’e yönelmişti. Kapitalist sistemin ağababası ABD, Avrupa ve Rusya paniğe kapılmış Çinin önünü kesme planlarını devreye sokmuştu. Aslında Çin de son bir senedir ekonomik büyümenin hız kaybetmesinin sebebi bundandır.

       Son günlerde ortaya saçılan Panama belgelerinin kapitalist sistemin çökmesini hızlandıracak Çin’in bir planı gibi görünüyor. Bu belgeler daha önce yayınlanan gizli belgelerden yıkıcılık bakımından daha da etkili olacak gibi. Daha şimdiden bir kaç tane başbakan bu belgeler sebebi ile koltuklarından oldu. Devamı da gelecek gibi duruyor. Yıkılacak olan sömürgeci ekonomik sistemin elinde bulunun para kozu alınıp yıkıp altın para “İslam dinarı” na geçildiğini göreceğimiz hayal değildir.

       Küresel sistem sadece ekonomik olarak değil askeri ve siyasi yönden de çözülüp dağılma sürecine giriyor. Öteden beri dediğimiz gibi kapitalist dünyanın askeri savunma sistemi NATO da sarsılmaya devam ediyor. Çok da uzun olmayan bir zaman içinde NATO da, Türkiye’nin olmayacağı bir yapılanmaya gidecek. Esasen Türkiye de NATO’nun bugünkü yapısından memnun olmadığı için bu paktın bazı operasyonlarına karşı çıkmış, ancak önleme imkanı bulamamıştır. Bu durum Libya operasyonu sırasında su yüzüne çıkmıştı.

       NATO’nun da Türkiyeden memnun olmadığı Suriye olayları sırasında açığa çıktı. Bunu çok uzun zamandan beri bilen devlet yetkililerimiz bu pakta alternatif olacak yeni arayışlara giderek bölgede yeni bir askeri pakt kuruluşunu da el altından destekledi. Eğer alternatif pakt kurulamasa bile Türkiye 20seneden beri yönünü Şangay’a çevirebileceğini gizli açık dillendiriyordu. Kurulan İslam ordusunu bu bağlamda değerlendirmek durumundayız. Şimdilik açıktan dillendirilmemesinin sebebi ise anlaşmalarla bağlı olduğumuz NATO’nun halen faal bulunmasındandır. NATO ya anlaşma ile bağlı iken başka bir pak içinde hukuken yer almak mümkün değildir. Ama en kısa zamanda o da şekil değiştireceği için Türkiye elinin altında hazır bir İslam ordusu bulacak.

      Küresel sistemin siyasi ayağı olan BM de öteden beri itirazedilen bir kurum olarak karşımıza çıkıyor. Bu sistem dünyada adalet ve barışı sağlamaktan ziyade elinde silah bulunduran küresel zalimlerin çiftliği gibi yönetiliyor. 200 ülkeden sadece 5 tanesinin isteklerine cevaz veriyor. Bütün dünya adeta bu beş ülkenin kölesi durumunda.

      Öteden beri hep mazlumların yanında, zalimlerin karşısında durmayı şiar edinen Müslüman Türk milletinin hakiki temsilcileri BM’nin bu yapısına karşı çıkmışlar, bunun yerine yeryüzünde hakkı hakim kılacak İslam BM’leri kurulmasını savundular.

      Son birkaç yıldan beride cumhurbaşkanımız bu zulüm sistemine itirazını dile getirerek “dünya beşten büyüktür.” Diyerek dünya mazlumlarının desteğini kazanmaktadır. Çok yakında bu kurumunda tarihe karıştığını göreceğimizi umuyorum.

      Bütün temennimiz geçen yüz yılın başında zalimlerin silah zoru ile kurduğu bu zalim, kuvveti üstün tutan sistemin yıkılarak yerine, hakkı üstün tutan adil bir dünya, yaşanabilir bir dünya düzeninin kurulmasıdır.

       Selamlarımla....