Vehbi Camgöz

        15 Temmuz meş’um darbe kalkışmasının başarısızlığa uğramasından sonra televizyonlarda “kahraman” enflasyonu yaşanıyor.

        Bu kahramanların en ünlüleri de daha düne kadar darbecilikle yargılanıp, FETÖ’nün davaları çıkmaza sürüklemesi ile paçayı yırtanlar, ve dava içinden çıkılamaz duruma getirildiği için berat ettirilmek zorunda kalınmış olanlar. Eğer dava  usulüne uygun olarak açılmış olsa, içine birçok suçsuz kimse de bilinçli olarak dahil edilmeseydi büyük bir ihtimalle şimdi hapiste olması gerekenler karşımıza kahraman olarak çıkma yüzsüzlüğünü gösteriyorlar.

     Olayları öyle abartarak anlatıyorlar ki; zannedersiniz bu subaylar ve onların tabi oldukları ideoloji bu ülkede hiç darbe yapmamış, hiç başbakan asmamış da, durup dururken bu adamlar darbe sanığı olmuşlar suçsuz yere yargılanıp hapis yatmışlar ve bu millet de onlar için kılını kıpırdatmamış.

     Hem Ergenekon ana davasında hem de diğer darbe davalarında bir çok subay ve sivil haksız yere yargılandı. Birçok ocaklar haksız yere söndürüldü. Ama insaf edin bu memlekette darbe planları yapılmadı mı? Bunu kuvvet komutanları günlüklerinde açıkça anlatmadı mı? Ordunun üst komuta kademeleri anlatmadı mı? Belki tutuklananların hepsi bu planlara dahil olmamıştı, bundan haberleri bile yoktu. Ama içlerinde darbe planlayanlarda çoktu. Bunların yargıda berat etmeleri çok önemli değil, toplum vicdanında büyük bir bölümü mahkum edildi.

      Şimdi geçmişte darbe planlayan ve belli ideolojiye sahip eski askerler fırsat bu fırsat diyerek toplum nezdinde yeniden itibar kazanıp, mümkünse ordunun yeniden kendilerine teslim edilmesi için bize olmayan kahramanlık hikayeleri anlatıyorlar. Hem de öyle bir anlatıyorlar ki zannedersiniz ki tankların altına bunlar girmiş, üstüne bunlar çıkmış, her türlü silahın karşısına bunlar dikilmiş.Bunların anlatımına inansak darbe şehitlerinin tamamının bunlardan olduğunu sanacağız.

      Kışlalarda ve kışla önlerinde ciddi bir direniş olmadığı aslında verilen asker şehitlerinin az sayıda olmasından dahi anlaşılıyor. Eğer elinde silah olanlar kışlalarda direniş gösterseydi kendileri çok şehit verseler de darbecilere de çok zayiat verdirirlerdi.  Koskoca bir kışlada darbeci generale, ölümü göze alarak sadece bir astsubayın silahla karşı koyması bence çok düşünülmesi gereken bir konudur.

    Oysa darbeye karşı direnerek şehit olan hem eski hem de halen görevde olanlardan şehit olanların sayısı o kadar az ki... bu darbeyi cumhurbaşkanı ve başbakanın çağrısına uyarak sokaklara çıkıp kendilerini kurşunların önüne atan silahsız, sivil kahraman halkımız ile her türlü ölüm riskini göğüsleyen kahraman polisimiz önlemişlerdir.

     Benim bu sözde kahraman eski darbecilere tavsiyem çok göz önünde görünmemeleri eğer gerçekten suçsuzluklarına inanıyorlarsa berat kararının arkasına sığınmak yerine yeniden yargılanmayı teklif edip yargılanarak aklanmayı seçmeleridir. Durumdan vazife çıkararak yeniden vesayetçi yapı için ön almaktan vazgeçsinler.

    Aksi takdirde birkaç zaman sonra şimdi içeri atılan darbeciler bunlara dönüp, “dinime dahleden bari Müslüman olsa” derler. Çünkü darbecinin darbeciye diyeceği hiçbir şey yoktur. En iyisi tolumun önüne çıkıp olmayan, yaşanmamış olaylar uydurup kahramanlık hikayesi kurgulamak yerine köşelerineçekilip kendilerini unutturmalarıdır.

      Selamlarımla...