
05304670437
Vehbi Camgöz
Halkoylaması sürecinde; basını, televizyon programlarını, meydan mitinglerini ve salon toplantılarını izlediğimizde, değişikliklerin kabul edilmemesi için hayır oyu isteyen kesimin iyice agresifleştiği ne şahit oluyoruz.
Hatta tezlerini o kadar sert ve sinirli bir şekil de ortaya koyuyorlar ki, itici olduklarının farkına bile varamıyorlar. İnsanların savundukları fikirleri hararetle savunmaları ayrı bir şey, savunduklarını savunurken nezaket ve terbiye sınırlarını gözetmemeleri ayrı bir şeydir. Bunun farkını gözetmeyince ortaya hoş olmayan söz ve davranışlar çıkıyor.
Peki, bütün bu olanların sebebi ne? hangi psikoloji ile bunları yapıyorlar? Bana göre bunun nedeni bizler toplum olarak tartışmayı bilemiyoruz. Karşılıklı iletişim kurallarına riayet etmiyoruz, daha da önemlisi batılıların “empati”dediği bizim kültürümüzde de “kendini karşıdakinin yerine koyma” şeklinde ifade edilen formüle riayet edememek ten kaynaklanıyor.
Birazcık düşünsek, karşımızdakini öyle kolayca ve oldukça ağır bir şekilde suçlayamayız. Bunun yerine bizim gibi düşünmeyenlerinde doğru söyleme ihtimalinin olabileceğini düşünüp, sakinleşebilir ve fikirlerimizi fanatizm den uzak bir şekilde tartışabiliriz.
Ama maalesef böyle sakin tartışma zeminlerinin toplumda geçerliliği yok. Tartışmalar ille hararetli olmalı hatta birazda kavga kokmalı tartışmayı yayınlayanlara reyting kazandırmalı. Onların, toplumun huzuru, kavgaların toplumu yıprattığı gibi bir kaygıları yok. Onlar ancak tartışmayı daha da alevlendirmenin peşindeler. onun içinde hepsi birer amigo havasında “Haydi bastır”, “kim tutar seni aslanım benim”, bizim taraf lafı nasılda giydirdi” gibi ,sığ bir tarafgirlikle alkışlıyoruz. Tartışmanın taraflarıda “halk böyle istiyor” rahatlığı ile “kavgada bile söylenmeyecek”söylemleri birbirlerine karşı sıralayabiliyorlar.
İşte söylemlerden bazıları; “Vatan haini”, “bölücü” “hırsız” “kalpazan” “teröristin ortağı” Ya da; statükocu”. “darbeci”, “soyuna bakalım”, “halka zulmedenler” Veya “evet bülbülleri”, “karın Arap, sen gürcü, peki oğlun neci” gibi çok çirkin ifadelere şahit oluyoruz.
Bazı hoş olmayan ifadeler bize karşı, ya da bizim tarafa karşı söylen dimi ayıplıyoruz. Ama bizim taraftan söylen dimi alkışlıyoruz. Soy sop meselesinin gündeme getirilmesi en hafif deyimi ile ayıptır. Neyazık ki bu ayb’ın bir bezerini benim gençlik yıllarım da, bir kez daha yaşamıştık. Hem de ülke genelinde yürütülen bir kampanya ile. Yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır. 1976 yılında Prof. Süleyman Ateş Bey, diyanet işleri başkanlığına atanmıştı. Bu atamaya siyaseten karşı olanlar; hocanın ninelerinden birisinin soyu ermeni dönmesi diyerek yeri göğü inletmişlerdi. Ama şimdi MHP yönetimi dut yemiş bülbül gibi hiçbir beyanda bulunmuyorlar. Yoksa; Sayın Ateş ile Sayın Kılıçtaroğlu nu kıyasladıklarında ikincisini kendilerine daha mı yakın buluyorlar? Hayır..
Rahmetli Türkeş beyin vefatından sonra maalesef bir kısım ülkücülerin ekseni kaydırıldı. Gayet iyi hatırlıyorum. Türkeş Bey o haber üzerine kızgınlığını belli ederek, haberi yapanları; İslam tarihinden örnekler vererek haşlamıştı. O dönemde neden yaptıklarını pek anlamamakla beraber çok ayıplamıştım. Şimdide hele günümüzde de böyle tartışmaları ayıplamak imanımızın gereği olduğunu düşünürüm. Fakat acı olan şu ki geçmişte bir ilim adamına bunu yapanların uzantıları, geçmişten ders almadan sıkılmadan aynı ayrımcılığı gencecik bir insana(Bilal Erdoğan) yapıyorlar. Çok ayıp.
Başbakan’ın, bu konudaki söylem ise; “Ayıp üstü ayıp”. Şeyh Edibali yi ağızlarından düşürmeyen politikacıların ondan birazcık ders almış olmalarını beklemek hakkımızdır. İnsaf ölçülerini elden bırakmadan bir değerlendirme yaparsak; Hayır cephesinin keskinliği, sinirliliği, Agresifliği; Evet çilerden daha çok. Hayırcılar, nasıl olsa kazanamayacaklarını bildiklerinden mi bütün gemileri yakıyorlar? Bundan sonrası tufan anlayışı ile her şeyi kırıp döküyorlar acaba? Eğer öyle ise çok yanlış yapıyorlar. Unutmasınlar. Keskin sirke küpüne zarar verir. Onlara tavsiyem bu konuda Sezen Aksunun meşhur şarkısını terapi niyetine sürekli dinlesinler. Selamlarımla..
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018