Vehbi Camgöz

                           Malum ve müzmin meselemiz; başörtüsü tartışmalarının hız kazandığı, bu günlerde, Adana, Mersin ve Diyarbakır da, bazı vatandaşlar, ilköğretim 7ve 8. sınıfa gelmiş kız çocuklarının, okula başörtülü gitmelerini istemişler. Ve çocuklarını bu şekilde okula göndermişler. Bu durumu “necip Türk basını” hemen manşetlere taşıdı. Ve tabi, çeşitli tahrik edici yorumlarla; tepkiler başladı.

              Olaya, her kesimden çeşitli tepkiler geldi.

              Öteden beri, İslam’a ve Müslümanlara mesafeli duran, başörtüsü yasağını hararetle savunanlar. “Mal bulmuş mağribi” gibi olaya sarıldılar. “Biz zaten biliyorduk. Bunlar, başörtüsünü okul öncesi çocuklara bile giydirmek istiyorlar”. Diyerek tepkilerini koydular. Ve cehaletlerini açığa vurdular. Bu velilerin neden buna gerek duyduğuna hiç kafa yormadılar. Onlara göre zaten başörtüsünü savunanlar, kadını 2. sınıf insan olarak gördüğü için kız çocuklarını şimdiden bu “sapık ideolojilerine!!!” alıştırıyorlar. Hükümleri ve kesin kanaatleri, inançları budur. Bunları, aksi bir fikre ve kanaate ikna etme imkânı yoktur. İslami bilgileri; okumaya ve öğrenmeye dayanan bilgiler değildir. Sadece kulaktan duyma bilgilerle bu kadar olur. Mazurdurlar…

               Ama adına dindar ve muhafazakar!!! Denilen çevrelerin tepkisine ne demeli? Din, iman edebiyatında, kimseye söz bırakmayan; bu çevreler, verdikleri tepkilerle iman ve din adına öyle haksızlılar, öyle yakıştırmalar yaptılar ki; On yıllardır devam eden yasak sanki hemen kalkacakmış ta; bu 3 aile olayı provoke ederek, çözümsüzlüğe sebep olmuşlar; olayın sorumluluğunu hemen bunlara attılar. Anlı şanlı politikacılar, gazeteciler, köşe yazarları, hatta gazeteler, televizyonlar, suçluyu buldular! Yargıladılar! İnfazına bile başladılar!

               Eşcinsellerin özgürlüğünü hararetle savunan; isminin başında prof. Unvanı bulunan zat-ı şahane!!!; emir buyurdular. (Sanki bu çocuklar aileleri tarafından suça itilmişler. Veya işkenceye maruz kalmışlar. Dilenmeye itilmişler. Uyuşturucuya alıştırılmışlar da…) “Çocuklar devletleştirile, aile hapsedile” Beyimiz nede olsa eski komünist ya;  onun sisteminde, Allah diyene ceza verilmeli. Eh bu insanlarda bu yaştaki çocuklara dini bir terbiye verdiklerine göre; suçu çoktan hak etmişlerdir. Kendisi mademki ak partinin çağdaş yüzüdür, vitrinidir. Buna hakkı vardır. Sıkıysa ak partililer, onun aleyhinde bir laf etsinler.

             Peki, “moda dergilerinden fırlamış” edası ile arzı endam eden, bayan milli eğitim bakanına ne demeli? Bir Müslüman olarak; İslami vecibelerin, “akil baliğ” olunca başladığını hiç duymamış mı? Kendiside bir kadın olarak bu coğrafyada kızların tamda bu yaşlarda; (13,14,15) buluğa erdiklerini bilmiyor mu?

             Batı ülkelerinde bu beyanlarda bulunan, bir; “insan hakları savunucusu” veya “eğitim bakanı” toplum değerlerine ve aile tercihlerine karşı diye dışlanır. Ama bizde “dindarlar” tarafından bile savunuluyor. Hiçbir ak parti yetkilisi veya dindar kesimin “kanaat önderleri” ya da ilahiyat prof. Ları, ağızlarını açamadılar. Hani “hakikat karşısında susan dilsiz şeytan”dı. Selamlarımla…