WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
CUMHURBAŞKANI VE ÇANKAYA
11.11.2010

 

            Çankaya daki first lady; Türkiye Cumhuriyetinin (birinci veya baş bayanı) Hayrunnisa Gül hanımefendi, adeta bir fetva gibi buyurmuşlar; “ ilköğretim okuluna başörtülü girilemez. Çünkü o çağda çocuğa başörtüsü örttürmek cehalettir.”  Kendileri bu açıklamaları; birleşik kırallık tan yapmışlar. Ziyaretleri sırasında, herhalde böyle bir mesaj vermenin faydalı olacağına kanaat getirmiş olacaklar ki, taa, İngilterelerden bu mesajı vermişler. Demek ki; mesaj çok acilen verilmeliydi.

 

           Bu mesaj neden bu kadar acele ve kimlere verildi? Bugüne kadar hiç siyasi demeç vermeyen, Bayan Gül bu mesajı neden verdi? Kendiside esasen “başörtüsü mağduru” olan ve bunun için geçmişte, devletle mahkemelik olan, durup dururken, hele de; kendisi başörtülü diye kabul törenin de, etkin güçler tarafından protesto edilen, bir insan neden böyle zamansız ve alakasız demeç verir?

 

           Bunun elbette bir nedeni vardır. Elbette “kızım sana diyorum gelinim sen anla” tarafı es geçilemez. Ama gene de; böyle bir açıklama yapılmamalıydı. Sayın Cumhurbaşkanımız seçilirken, bu başörtülü çocukların babaları, anaları, çok sevinmişlerdi. Çünkü onlar düşünüyordu ki; hanımının başı örtülü bir kişi bu makama seçilirse; bundan sonra çocuklarına dinin emirlerini öğretmek için bir fırsat verilir. Ondan öncekiler gibi kendileri “cahil, gerici” sayılmazlar. Ya da “başlarını örterek okumak istiyorlarsa, Suudi Arabistan’a gitsinler” denmeyecekti.  Ama yanılmışlar.

 

            Meğer bu Çankaya öyle bir yermiş ki; havasından mı? Yoksa suyundan mı? Nedendir bilinmez. Orada ikamete başlayan insanlarda bir değişim oluyor. Daha önce özgürlükçü olanlar oraya gidince artık halkın oyuna ihtiyaçlarının kalmadığını düşündüklerinden; halkın taleplerini görmezden gelip, halka tepeden bakmaya başlıyorlar. Sayın cumhurbaşkanımız, her ne kadar da “eşimin görüşlerini destekliyorum” dese de biz aksine inanmak istiyoruz.

 

           Umuyoruz ki; Bayan Gül: bu söyleminin ülkemizdeki inanan insanları rencide ettiğinin farkına vararak, yeni bir açıklama ile böyle bir niyetinin olmadığını beyan eder. Eğer bunu yapmazsa; inanan insanların gönlünde kurduğu tahtı sarsar. Buna herkesten önce kendisinin razı olacağına asla ihtimal vermem.

 

            Ben şahsen biliyorum ki; muhterem hanımefendinin büyüdüğü şehirde ve mensup olduğu ailede; daha yeni konuşmaya başlayan çocuklara; “ hadi oğlum- kızım Allah de” diye dini terbiyeyi henüz sıfır yaşında vermeye başlarlar.

 

            Henüz ilköğretim yaşında olan kız çocuklarının tamamı, Kuran eğitimi alır. Ve başlarını örterler. Dört, beş yaşına gelen erkek çocuklarını, babaları, dedeleri ellerinden tutup, camiye götürürler. Bu çocukları bu ailelerin ellerinden mi alalım? Bu ailelerin aynı şekilde kız çocuklarına da dini terbiye verip, örtünmelerini teşvik etmeleri hakları değil mi?

 

            8 yıllık ilköğretimi bitirme yaşında (14,15veya 16) örtünme mükellefiyetine girme yaşları ise( buluğa erme) 12,13 dür. Zaten çok büyük bir bölümü de, 15,16 yaşında, evlenirler. Kendileri de bilirler ki; Kayseri de,18 yaşında ki kız evlenmemişse, “evde kalmış” sayılır.  Bu insanlar, bu yaştaki çocuklarını dinin emirlerini uygulamaya teşvik etmeleri, cahilliklerinden midir?

 

           Yoksa bayan gül de insan hakları komisyonu başkanı gibi “ bu çocukları ailelerinden alıp, devletin yetiştirme yurtlarına mı verilmesini istiyor?

 

            Netice olarak; Bayan Gül, isteyerek ya da istemeyerek, inanan insanların rencide olacağı bir beyanda bulunmuştur. Sayın cumhurbaşkanı da, ona destek vermiştir. Öyle anlaşılıyor ki; köşk ve hükümet arasında ki, şimdilik önemsiz görülen bu görüş ayrılığı, beklenmeyen bir kırılmaya sebep olacak. Çünkü sayın başbakan, bu konuda ne bayan Gül, nede onu destekleyen, kocası gibi düşünmediğinin ipuçlarını verdi.

 

            Bana göre; sayın cumhurbaşkanı, kendisinden beklenmeyeni, umulmayanı yaparak, hayal kırıklığı yarattı. Sayın başbakan da her zaman olduğu gibi; halkın nabzını gene iyi tuttu. Bu konuda, köşkte oluşan, inananları rencide eden, bu görüşlere itibar etmediğini gösterdi.

 

           Öyle anlaşılıyor ki; bu kırılmada ortaya çıkan görüş ayrılığının hesaplaşması, 2012 deki köşk seçimlerinde yapılacak.

 

           Selamlarımla… 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar