WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
KURBAN BAYRAMI
15.11.2010

 

 

 

           Öncelikle; kutlamaya çalıştığımız kurban bayramımızın, tüm İslam ve insanlık âlemine; hayırlar getirmesini, kurban kesenlerin kurbanlarının; umdukları gibi kendilerini, Allah (c.c)’a yaklaştırmasını diliyorum.


          “ Bu yıl yine kurban bayramı, hac mevsimine denk geldi!!”


           Yanlış okumadınız, yukarıdaki cümle; “necip Türk basını” nın çok satan gazetelerinden birinde verilen haberde sarf edilen bir cümle idi. Bu cehalet sadece, tek muhabirin gazetede yazdığı yanlış bir cümle olarak kalsa neyse. Mekke’den televizyon için haber geçen başka bir muhabirde; aynı cehaleti nasılda heyecanla anlattığını hatırlıyorum.


           Her yıl kurban bayramında; basınımızın, toplumuna ve onun manevi değerlerine yabancılaşmış, muhabir ve köşe yazarları, kurban kesimine engel olmak için olmadık yayınlar yaparak bu ibadetin yerine getirilmemesi için seferber olurlar. Yeter ki; insanlar dini ibadetlerini yerine getirmesinler. Onların laiklik anlayışına göre din neyi emretmişse, o kötüdür. Kamu hayatından çıkarılmalıdır. Dini olan her şey kamusal hayattan, sökülüp atılmalıdır.


           Bu, halka tepeden bakan, onun dinini imanını inancını küçümseyen sözde aydın, sanatçı ve politikacılara göre; dinde, dinin getirdiği müesseselerde, ibadetlerde, çağdışıdır. Toplumun gelişmesinin önündeki en büyük engellerdir.


           Her yıl, kurban bayramı öncesi ve sonrasında, aynı gerekçelerle, kurban kesimine, hacca gidilmesine bir sürü hakaret ve aşağılamada bulunurlar. Kendileri, zina, fuhuş, kumar ve israflarla dolu dünya turlarına çıkarken kaynak israfından hiç bahsetmeyenler, iş hac ve kurban ibadetine gelince toplumcu kesilirler. Hep mazeretleri aynıdır. “memleket, fakır ve borçluyken, Arab’a para yedirmek” olarak nitelendirdikleri, hac ibadetiyle uğraşırlar.


           Her gün kâşanelerinde lüksün israfın bin bir türlüsünü yapıp en güzel proteinleri midelerine indirirken, yılda bir kere et yiyebilen fakirlere bunu bile çok görürler. Onlar için bayramın toplumsal faydaları önemli değildir. Çünkü ondan istifade edenler; “göbeğini kaşıyan kendi vatanlarında köle ve parya”lardır. Onlar et yiyip de, ne olacak? Onlar için memleket hayvanları kesilir mi? Onlar için kesilen kurbanlar nedeniyle kendilerinin bir yıl boyunca, içkilerine yapacakları mezelerde kullanacakları etler pahalanacak, olur mu?


          Bu cümlelerim, bazılarınıza sert ve abartılı gelebilir. Ancak hiç öyle değil. Çünkü bu beyler, kurban kesen dindar insanları ve bu kurbanların etlerinden istifade eden fakirleri, bütün hümanist maskelerine rağmen; evlerinde besledikleri, İtleri’nin onda biri kadar bile sevmezler. Ulusalcılık ve ulusal değerler diye her gün yırtınmalarına rağmen, bu değerler uğruna şehit olan askerlerimiz hakkında yazmazlar. Ama geberen İtleri’nin, günlerce yasını tutarlar. Köşelerinde günlerce itlerinin leşine destanlar düzerler.


          Bütün bunlara rağmen imanından zerrece tereddüt etmediğimiz bazı insanlarımız, bunlara methiye yazmaktan geri durmazlar. Hakaret ve halkı aşağılamalarını görmezden gelerek, onları göklere çıkarırlar. Sebebi de “düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışıdır. Başka bir gerekçeleri yoktur.


           Bütün bu değerlere saldıran, onlarla alay eden, kendi içinden çıktığı topluma “Fransız” bu insanlara da, bayram hürmetine iman ve şuur dilemekten başka elimizden bir şey gelmez.


           Bu bayramın acı, sıkıntı, zulüm ve felaketler altında inleyen, tüm mazlumlara, kurtuluş ve hayır getirmesini, dinle, kurbanla, ibadetlerle, uğraşmayı kendisine görev bilenlere de, iman, şuur, sevgi ve özellikle insan sevgisi getirmesini niyaz ediyoruz.


 Selamlarımla… 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar