Vehbi Camgöz

              Her yıl olduğu gibi, bu yılda mümin yürekler, evladı resule yapılan zulmü içleri kan ağlayarak yâd ediyorlar. Derdimiz, bazı insanların yaptığı gibi tarihle ve tarihi şahsiyetlerle kavgaya katkı değil. Ama kaderi ilahi gereği yaşandığına inandığımız, bu olayların Müslüman toplumda meydana getirdiği travma’ya kendimizce dikkat çekmektir.

               Kerbelada yaşananlar, sıradan bir iktidar mücadelesi değildir. Bir tarafta; hakkın, adaletin timsali, peygamber evladı, diğer tarafta; zulmün, ırkçılığın ve kavim asabiyetinin intikam duyguları, batıl iktidar hırsının ezelden ebede, hakla mücadele edenlerin devamı.

               Henüz efendimizin dünyayı şereflendirmediği döneme uzayan bu mücadelenin bir tarafında Haşim oğulları, diğer tarafında, ümeyye oğulları vardı. Efendimiz, risaletten sonra Mekkeli müşriklerin, özellikle de ümeyye oğullarının reisi, Ebu Süfyanın zulmün den korunması için ilk Müslümanları hicrete göndermiş. Yetmemiş 3 yıl, yaşadığı mahallesi ve akrabaları amansız bir muhasara ve ambargoya maruz kalmışlardır.

               Aradan yaklaşık 50 yıl geçtikten sonra; Mekke ambargosunu uygulayarak, efendimiz ve ashabını, akrabalarını ambargo ile batıl yollarına boyun eğdirmek için zulmeden, Ümeyye oğullarının reisi Ebu Süfyan’ın torunu Yezit ve taifesi, peygamber ailesine tıpkı dedesi gibi ambargo uygulamaktan ve çok vahşice zulmetmekten çekinmemişlerdir.

               Benim kıt tarih bilgilerine göre; kale kuşatmaları dışında uygulanan ilk ekonomik ambargo, Mekkeli müşrikler tarafından uygulanmıştır. İkinci ambargo da, birincisini uygulayanların torunları tarafından, yine ilk ambargoya uğrayanların torunlarına, ehli beyt’e; Kerbela da uygulanmıştır.

               İnsanlık tarihinin bir daha örneğine şimdiye kadar şahit olmadığı, bundan sonrada inşallah olmayacağı, zalimane bir ambargo uygulanmıştır. İşte bu zulüm uygulaması: Müslümanlar için unutulmaz acılara ve vicdan kanamalarına sebep olmakla kalmamış, daha sonra Müslümanlarla mücadele eden, günümüz zalimlerine de örnek olmuştur.

               Tarihe çok dalmaya gerek yok, sadece son 50 yılda Müslüman coğrafyaya ve diğer mazlum milletlere uygulanan ambargolara baktığımızda çok rahatlıkla şu hükme varabiliriz. Hak hakkın, batıl batılın, zalim zalimin, mazlumda mazlumun devamı taktikleri uygulamaktadır. Çünkü hak bir millettir. Batıl da bir millettir.

               Dün, Mekke de ve Kerbela da; mamasızlıktan susuzluktan ölen, sakat kalan bebekler ne ise, bugün ambargo altında açlıktan, ilaçsızlıktan ölen bebeklerin durumu aynıdır.

               Yakın tarihimizde uygulanan, ambargoları hatırlayalım. 1974 yılında Kıbrıs olayından sonra ülkemize uygulanan, daha sonra, Libya ya, Sudan’a, İran’a, Irak’a, en son Gazze ye uygulanan ambargonun ilham kaynağı acaba Kerbela değil mi?

               Elbette öyledir. Nasıl ki; ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem den, son peygamber, Hz. Muhammed (A.S) efendimize kadar gelen, hak erlerinin hak metot ve öğretileri birbirinin devamı ise, ilk isyankâr, iblisten günümüze kadar devam eden bütün batıl, müşrik, tiran, firavun ve zalimler de birbirlerinin devamı oldukları için metotları aynıdır.

               Dilerim Allahtan; kendilerini büyük bir elemle yâd ettiğimiz, mukaddes Kerbela şehitleri hürmetine bizler; hakkı hak bilip, ona uyan, hak için çalışanların ve mazlumların yanında saf tutan; batılı, batıl bilip, ona cephe alan, zalimlerle mücadele edenlerden oluruz.

               Selamlarımla…