WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
GÜNAHLA MÜCADELE KİMİN GÖREVİ?
20.01.2011

Günah’ın lügat manası: “Allahın emirleri hilafına yapılan iş veya dini suç” olarak tanımlanıyor. İslam öğretisine göre de; toplumda, günahla mücadele toplumu idare edenlerin veya idari ve adli teşkilatların görevidir. Eğer toplum dinin emirleri doğrultusunda yapılan yasalarla idare ediliyorsa; o toplumda “günah” aynı zamanda adli bir suçtur. İslam devletinin adliyesi ve zabıtası günahla mücadele ile görevlidir.

         O takdirde “günah” işleyen, kişi ya da guruplar, aynı zamanda suç işlemiş sayılacağı için görevli zabıta kuvvetleri o kişiyi, tutup adli makamların önüne çıkarır. Adli makamlar da; günah işleyene kanunlarla belirlenmiş, müeyyide(yaptırım) yi uygulayarak cezalandırır.

         Eğer ülkemizde olduğu gibi yasalar oluşturulurken dini kurallar nazara alınmaksızın, “sekuler” veya “laik” kurallar uygulanarak, esas alınarak yapılıyorsa, o takdirde “suç” ayrı “günah” ayrı addedilir. Devletin adli makamları ve zabıtası suçla mücadele eder. Günahla mücadeleye karışmazlar.

         Peki, bir toplum; Müslüman’sa; hem de bizde olduğu gibi “laik” bir toplum yapılmışsa; suçla mücadele edildiği gibi, “günah” la da, mücadele edilmez mi? Tabi ki edilir. Hatta bazı günahlar aynı zamanda, laik toplumlarda da suç sayıldığı için bunlarla devletin adli makamları da zabıtası da mücadele ederler.

         Ama bazı “günahlar” aynı zamanda suç sayılmadığında bunlarla kim nasıl mücadele edecek? İşte laik toplumun ve dolayısı ile toplumumuzun, asıl sorunu burada başlıyor. Bu takdirde; toplumun her ferdi kendisini “ günah bekçisi” yerine koyup; önüne gelene, işlediği günahın hesabını mı soracak? Buda mümkün değil. O halde işlenen günahların hiçbir karşılığı olmayacak mı? Müslüman fertlerin kendi inançlarına göre hiç olmazsa alenen günah işlenmeyen bir toplumda yaşamaya, inanan insanların gözleri önünde inançlarına saygısızlık yapılmamasını istemeye hakları yok mu? İşte sorun burada başlıyor.

         Laik toplumda fertlerin devletten böyle bir istekte bulunmaya; ne teoride ne de uygulama da böyle bir hakları yok. Ancak bir araya gelip, sivil teşkilatlanmalarla, yasaları ve diğer insanların hak ve özgürlüklerini ihlal etmeden; günah ve kötülüklerle mücadele hakları vardır. Bunu ilk örneği, Resulü Ekrem (S.A.V) efendimize henüz risalet gelmeden Mekke de kuruluşunda aktif olarak bulunduğu “Hilfil fudul” teşkilatıdır. Günümüz İslam toplumlarında; böyle kötülüklerle mücadele kuruluşları vardır.

         Ancak inancımıza ve inancımızın kaynağı, kitabımıza göre; bizler için “emr-i bil maruf ve nehyi anil münker” farzdır. Kısaca Allahın emrettiği yaptırıp, nehiy ettiğin den sakındırmak bizim görevimizdir. Bunu için içimizden bir topluluk bulunması, Allahın emridir. Böyle bir topluluk varsa bu emir, farzı kifaye, yoksa hepimize farz-ı ayindir.  

         O halde; günümüzde bizim toplumumuzda bir Müslüman “bizim görevimiz günahla mücadele değildir.” Derse dinen bunun durumu nedir? Bunu bilmem( bilirimde söylememe yasalar manidir.) veya bunu işin ehli İslam âlimlerine bırakmak daha doğrudur. Bunu manevi sorumluluğunu lafı söyleyen sayın sanayi ve ticaret bakanına aittir. Genelde; sayın bakan gibi yöneticiler, yerelde de Ak partili yerel siyasetçi ve yöneticiler, hem topluma “içki karşıtı” yönetmelikleriyle mesaj verip, oy avcılığı yaparken hem de, başka kesimlere başka selamlar veriyorlar. Bunun adına ne denileceğini halkımızın ve kendilerinin takdirine bırakıyorum. Her halde siyaset dedikleri bu olsa gerek.

         Kendisinin de ihlâslı bir Müslüman olduğu ya da olmaya çalıştığı kılık ve kıyafetinden belli olan sayın bakanın uhrevi sorumluluğu kendini ilgilendirir. Ama bunun ülkemiz Müslümanları açısından da bir sorumluluğu vardır.

         Müslümanlar olarak sandıkta kendisine bir mesaj verip; “ toplumda günahla mücadele bizlerin derdidir. Bizim derdimizle dertlenmeyenle bizde ilgilenmeyiz.” Demek ve Müslümanların umuru ile ilgilenmekten, onu oylarımızla tard etmeliyiz. Bu görev de başta Kocaelililere ve bu söylemi tekrarlayan diğer yerlerdeki, seçmen kardeşlerimizin görevidir. Oda manevi sorumluluğu kalbinde duyan insanlara oy vermektir. Madem sorumlu bir mevkide bulunduğu halde ahlaka ve dine mugayir hareketler ve fiiller olan günahla mücadele işi onların değilse, Allah dinini ihya edecek başkalarına bu görevi verir. Allahın hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Selamlarımla…

        

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar