WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
BAŞÖRTÜSÜ, “İSLAMCI” YAZARLAR VE SENDİKALAR
16.04.2011

 

         Yapılacak olan seçimlerde; partiler en fazla oyu nasıl alırız diye hesap yaparken, nüfusumuzun yarısı olan kadınların, tesettürlü; %60ının oyunu görmezden gelmeleri nasıl açıklanabilir?

 

         Kendi fikri tabanlarının dışında aday göstererek oy kapacağını hesaplayanlar; yaklaşık 25 milyon başörtülü hanımı neden görmezden gelirler? Bunun bir izahı var mı?

         Neredeyse bütün siyasi partiler; “artık bu sorun çözülsün” noktasına gelmişken bu insanlar bu seçim döneminde neden yok sayıldılar? Yoksa bu insanların verdikleri oy, oy sayılmıyor mu? Kendisine bu soru sorulduğunda, başbakan neden küplere biniyor?

         Bütün bu soruların aslında çok açık cevapları var. Bu cevapları da aslında herkes biliyor. Ama her konuda olduğu gibi, bu konuya da ülkemiz Müslümanlarının “ilkesizliği” damgasını vuruyor.

         En büyük hastalığımız; başta İslami konular olmak üzere, hemen tüm sosyal meselelerde “mış gibi” yapıyoruz.  Buda bizi çeşitli sıkıntılara sokuyor. İmanınızı ve inancımızı savunurken bile böyle hareket ediyoruz. Hepimiz, kendi cemaatimizi, kendi meşrebimizi ve kendi partimizi, takım tutar gibi tutup savunuyoruz.

         Bu durum da bizi; sözü dinlenmez, birlik oluşturamaz, savunduğu ve iktidara getirdiği partiler nezdinde bile “ kale alınmayacak” duruma düşürüyor. Ne dersek diyelim, bu durum iktidar sahiplerinin sözünden çıkamayacak “acizler topluluğu” olarak görülmemize neden oluyor. Bu seçim döneminde; iktidar partisinin bu konuda izlediği politika, aynen böyle. Hatta bu konuda müspet veya menfi bir beyanda bulunma tenezzülünde dahi bulunmuyorlar.

         Bu konuda yapılan eleştirilere; iktidardan beslenenler “efendim onlar da bu işin mağduru ellerinde olsa çözmezler mi?” diye savunmak gereği duyuyorlar. Hâlbuki onların mağduriyeti biteli çok oldu. Onlar artık; “majesteleri” oldular. Başörtüsü dayatmasını yapanlar da “majestelerinin” resmi makamları.

         Kim kimi kandırıyor? Onların başörtülü çocukları jeep lere biniyor, resmi üniformalı görevliler, hazır ol da onları selamlıyor. Serveti şöhreti olmaya başörtülü insanlar da hala horlanıyor, hatta başbakan tarafından dahi azarlanıyor. Sanki onlar vatandaş değilmiş gibi, milletvekili olmak istemelerini “yakışıksız” buluyor. Kendilerine “İslamcı kanaat önderi” denen bir kısım yazarlar da bir kucak sakallarını sıvazlayarak, Kafalarını ileri geri sallayarak başbakanı onaylıyorlar. Sıkıysa onaylamasınlar. Daha önce hafiften eleştirince yazdıkları gazeteden kovuldular. Menfaatleri haleldar oldu.   

         Öyle anlaşılıyor ki; iktidar bu konunun savunmasını, cemaat yayın organlarına ve sözde “İslami” dernek ve sendikalara bırakmış. Malum gazetelerin yazarları, “bu konuda risk almaya gerek yok mealinde” yayınlar yaparak olayı geçiştirmek istemişlerdi. Ama başbakanın yurt dışından yaptığı, “başörtülü vekil isteme pazarlığı yakışıksızdır” yolundaki açıklama, olayın geçiştirecek kadar önemsiz olmadığını gösterdi. Oy vermeleri için vaatlerde bulunup, bunlar tutmamak; “yakışıklı” verecekleri oy karşılığında, vekil olmak istemeleri “yakışıksız” ne ala memleket.

  

         Ben bu konuda sadece bir cemaatin iktidara destek verdiğini sanıyordum. Ama yanılmışım. Meğer iktidar nimetleri kendilerine tatlı gelen bütün cemaat ve “İslami” sivil toplum örgütleri ve sendikalar, kimi açık, kimi kapalı destek veriyormuş. Onun için geride kalan küçük bir azınlığın samimiyetle; bu konuyu savunmalarını ciddiye almıyorlar. Hatta bunlar partilerinin yönetici pozisyonundaki mesture hanımlar olsa bile, aşağılıyorlar.

         Tabi onlarda yazdıkları köşelerinde, haklı olarak bu iktidar “akıl hocalarına” zehir-zemberek cevaplar yazıyorlar. Ama ciddiye alan, insan yerine koyan, kim? Bunu görünce; AKP’nin hakikaten devletin “ideolojik” merkezine yerleştiğine, yavaş, yavaş merkez sağcı eski politikacıların yerini almaya başladığına inandım. Onlarda yıllarca “inanç hürriyeti” söylemi ile Müslüman oyları alıp, gereğini yapmadılar. Bunlar da tipik; “Özal – Demirel” çizgisini yeniden ihya ediyorlar.  

         İktidar partisi, başörtülü bir adayı; seçilemeyeceği kesin olan, bir sıradan aday göstermiş. Bu adayda, zaten “seçilirsem başımı açarım” diyecek, anlayışta bir bayanmış. (gülme komşuna gelir başına)

         Öyle anlaşılıyor ki; bu hanım kendi iradesiyle değil, üyesi olduğu sendika marifetiyle, böyle hareket etmiş. Çünkü bu sendika, böyle şeyleri hep yapıyor. Kuruluş gayesi; üyelerinin haklarını savunmak olan bu ve bunu gibi sendikaların, “hakkı yenilenlerin” mazlumların değil, hükümetin (gücün) yanında olmayı kendilerine görev edinmişler. Bunu zaten; “tekel işçileri” eylemlerinde, sergiledikleri tutumla öğrenmiş ve görmüştük.

         Bu olayda da; hak arayanların yanında olup, onlarla dayanışma içinde olacaklarına, onlara korkudan destek verememişlerdi. Şimdi de; birçok başörtülü üyelerinin haklarını savunacaklarına, işi sulandırıp, hükümetin, yok sayma politikasına destek vermeyi tercih ettikleri anlaşılıyor.

         Kuruluş aşamalarını, teşkilatlanma gayelerini çok yakından bildiğim, Hak-iş, Memur-sen gibi kuruluşların iktidar ve kuvvet karşısında düştükleri bu durum, Müslüman olarak beni şahsen çok üzüyor. Bu kuruluşların bazı kurucuları aramızdan ayrıldı. Acaba şimdi yaşasalardı, bu duruma rıza gösterebilirler miydi? Hiç zannetmiyorum. Merhum M. Akif İnan Bey olsaydı, memur-sen böyle davranabilirimiydi.

         İlkeli davranmayı öğrenmediğimiz ve buna göre, yaşamadığımız sürece; savrulma yaşayacağımızı bilmemiz gerekir. Savrulmamak için, pusulayı hakka çevirmek için ilkeli olup, kendimize gelmemiz gerekiyor.

         Bu iş içinde bu günden başlayalım derim. Mesela; elinde başörtüsünü çözme imkânı varken çözmeyip, “ipe un seren” lere, işçi ve memurların hakkını korumak için kurulmalarına rağmen, hükümete destek için kurulmuş gibi çalışmaktan başka bir şey yapmayan sendikalara karşı tavır koymakla başlasak nasıl olur?

         Selamlarımla..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Bolubeyi

    Bolubeyi

    4.12.2011 23:52

    Bu çocukta iş var .Borsa konusunda kafadan sallamıyor.Öngörüleri hakikaten kazandırdı.Benden demesi

Yazarlar

Haber İhbar