WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Yunus Baki Koçak

Yunus Baki Koçak
Yunus Baki Koçak
Tüm Yazıları
Âdil’e Süt Kadir’e Ayran
20.12.2016


1940’lı yıllar olsa gerek.

Hikâyemizin kahramanları o kıtlık senelerinin, o zor günlerin çocukları.

Lastik ayakkabıların yeni yeni çıktığı, insanlarımızın iyi-kötü hayvancılıkla idare ettiği sıkıntılı günler..

Adil ile Kadir’de birer amca çocuğu olarak haliyle beraber oyun oynuyor, acıkıncada evlerinde Allah ne verdiyse, anneleri önlerine ne getirirse atıştırıyorlar.

Artık yok muydu, yoksa öyle mi denk geldi bilemiyoruz.

Bir ara nasıl olduysa Adil’in annesi oğluna bir bardak süt, Kadir’e de bir bardak ayran ikram ediyor.

Bu olay bir kaç defa tekrarlamış da olabilir. Bugünkü tabirle ayrımcılığa uğramak Kadir’in zoruna gitmiş.

Olacak ya günün birinde köyden birileri birbirinden ayrılmayan amca çocuklarına hal ve hatırlarını sormuş.

Soran kişi biraz duymuş veya farkına varmış da olabilir. Yapılan muameleden kırılan çocuk kalbiyle Kadir, bize bir atasözü gibi yadigâr kalan meşhur sözünü söyler “Ne olsun, Adil’e süt, Kadir’e ayran” demiş.

Bugün Dörtdivan’ın Adakınık köyünde birine farklı muamele etsen veya fazla ilgi göstersen, ya da misafirlikte, farklı ortamlardaki ikramlarda farklılık olsa gülerek şakalık kabilinden söyleyecekleri ilk söz “Adil’e süt, Kadir’e ayran” olur.

Yakup Dede’nin Dana Araması

Olur-olmaz şeye üzülmeyen, dünyalık işler için gam çekmeyen insanlar vardır.

Bizim Hacı Yakup dede de (Allah rahmet eylesin) onlardan biriydi.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır misali, onunda kendine has işleri, tavırları ve davranışları vardı.

Böyle güzel hikâyeleri kendinden ve sohbet arkadaşlarından dinledik.

Dörtdivan’ın Deveciler köyü yayla vakti Deller yaylasına göçer.

Yakup dedemiz de o sene hanımı ve hayvanlarıyla birlikte yayladadır.

Mis gibi hava, kekik kokan yağ-yoğurt belki de ömrünün en keyifli günleri, kim bilir. Olacak ya bir gün dananın biri akşam eve gelmez.

Yaylanın içine oraya-buraya bakarlar yok.

Sabah olunca hanımı, bizim Yakup dedeye danayı aramak için gitmesini söyler.

Yakup Dede pek oralı olmak istemez, “Gelir-melir” dese de fayda etmez.

Tabii bu arada kurt korkusu da olduğu için, Yakup Dede’nin hanımı, Yakup Dede’yi danayı araması için sıkıştırır.

Hanımından kurtulamayan Yakup Dede alır sopasını eline çıkar danayı aramak için yola.

Yakup Dede yaylanın yamacındaki koca çamlardan birinin dibine vardığında vurur kafayı yatar.

Akşama kadar uyur. Akşam eve gelir hanımına “Dana-mana yok, aramaktan ayaklarıma kara sular indi” der.

Ertesi gün hanımı, Yakup Dede’yi yine durdurmaz.

Ne yapsın çaresiz sopa elde yine aynı çamın gölgesinde rüyalar âlemine dalar.

Üç gün bu şekilde evden çıkıp bu çamın altında yatan Yakup Dede, üçüncü günün akşamı bir de bakar ki kaybolan dana yola düşmüş yavaş yavaş geliyor.

Yakup Dede danayı önüne katar ve zafer kazanmış bir kumandan edasıyla hanımına bıyık altından gülerek seslenir! “Bağla şu danayı üç gündür gezmediğim dağ, yayla kalmadı, sofrayı da hemen kur geliyorum” der. İşte Yakup Dede’ni unutulmayıp dillere destan olan dana arama macerası..

Not: Servet Yüksel’den alınarak hazırlanmıştır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar