WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Alp Eren

Alp Eren
Alp Eren
Tüm Yazıları
FİL ORDUSU
6.05.2013

 

Yakın zamanda Hacc ya da Umre için kutsal topraklara gidenler, orada yaşadıkları manevi atmosferin güzelliklerini anlatmaları yanında, biraz üzgün ve kederli halleriyle de özellikle Mekke’de yapılan yenileme, genişletme amaçlı inşaat işlerinden bahsetmekteler.

Üzgün ve kederli olmalarının nedeni; eski dokuya hiçbir özen gösterilmeden, sadece yeni yapılacak olana odaklanarak, eskiye dair ne varsa talan edercesine, yıkıp parçalamaları.

 Mekke Şehri’nin ve Beytullah’ın (Kabe’nin) kutsallığı vahiyle tescillidir. Mekke'nin bir ismi Ümmül-Kur'a yani "Şehirlerin Anası" (En'am Sûresi, 6/92)'dır. Cenab-ı Hak, göklere ve arza "Yokluktan çıkıp varlık âlemine geliniz" dediğinde ilk defa "Biz itaat ederek geliyoruz" diyen yer Mekke olmuştur (Fussilet Sûresi, 41/11). Kainâtın merkezi ve âlemin kalb ve kıblesi olan Kâ'be burada bulunmaktadır. Kaynaklara göre, Kâ'be Hz. Adem zamanından beri vardı.

Şimdi Peygamber Efendimizin doğduğu yıl vuku bulan “Fil Vakasından” bahsedelim. Bu olay Hz. Peygamber’in doğduğu yıl olmuş ve orduda bulunan fil/fillerden dolayı Araplar arasında “Fil Vak’ası”, geçtiği yıl ise “Fil Yılı” olarak meşhur olmuştur. Olay www.islamiyet.gen.tr sitesinde şöyle özetlenmektedir:

Yemen hükümdarı Ebrehe b. Sabbah el-Eşrem, Mekke’ye giden kervan ve Kâbe ziyaretçilerini çekmek ve San’a şehrini ticaret merkezi haline getirmek üzere burada Kulleys veya Kalis denilen bir tapınak (kilise) yaptırdı. Ancak tapınağa gelen olmadığı gibi Fukaym kabilesine mensup bir Arap veya bir grup Arap kiliseye girerek pislediler. Bunu öğrenen Ebrehe çok kızdı ve Kâbe’yi yıkacağına yemin etti. Büyük bir ordu ve gayet iri cüsseli “Mamud” adlı fili önde olduğu halde Mekke’ye yöneldi. M.S. 570 veya 571 yılında altmış bin asker ve on yahut dokuz fille yola çıktı. (İbnü’l-Esir, el-Kâmil fi’t Târih, Nşr: Tornberg, Beyrut 1965, I, 442).

Mekke yakınında Mugammes denilen yerde Ebrehe ordusu çadırlarını kurdu ve çevredeki Mekke’lilere âit develeri yağmaladılar. Develerin içinde Peygamber Efendimizin dedesi Abdülmuttalib’in de iki yüz devesi vardı. Ebrehe’nin elçisi Hınata el-Himyeri Mekke’ye giderek Kureyş’lilerin ileri gelenleriyle görüştü ve “Kâbe’yi tavaf etmeyi bıraktıkları takdirde onlara saldırmayacaklarını” söyledi. Onlara sadece Kâbe’yi yıkmak için geldiklerini, kendileri ile savaşmayacaklarını bildirdi (İbnü’l-Esir, a.g.e., s.443).

Abdülmuttalib, “Biz onunla savaşmak istemiyoruz, buna gücümüz de yetmez. Orası Beytullah’tır, eğer korursa O (Allah) Harem’i korur” dedi; develerini görüşmek üzere Ebrehe’nin yanına vardı. Abdülmuttalib’e iyi davranan ve önce onu takdirle karşılayan Ebrehe, Abdülmuttalib develerini isteyince şöyle dedi: “Seni ilk gördüğümde gözüme büyük bir şahsiyet olarak görünmüştün. Ama sen Kâbe’nin korunmasını isteyeceğin yerde develerinin peşine düşünce gözümden düştün.” Abdülmuttalib, “Ben develerin sahibiyim. Kâbe’nin de sahibi var, O onu korur” dedi.

Abdülmuttalib develerini alıp Kureyş’lilerin yanına döndü, onlara olup biteni anlattı ve hepsi, muhtemel bir katliâma karşı Mekke’den ayrılıp dağlara çekildiler.

Sabaha karşı Ebrehe, Mekke’ye ilerledi. Mamud denilen büyük fil, şehre yaklaşınca yere çöküverdi; kalkması için çok uğraştıkları halde kalkmadı. Öteki fillerin de, Kâbe yönünde sürüldüklerinde yere çöktükleri, başka bir yöne yöneltildiklerinde koşarak kaçmaya çalıştıkları görüldü.

Ebrehe ordusu Mekke’ye girerken deniz tarafından, dahâ önce o bölgede hiç görülmemiş, kırlangıca benzer kuş sürüleri bir anda ortaya çıkarak Ebrehe ordusuna saldırdılar. Gaga ve pençelerinde taşıdıkları taşları ve çamurdan balçıkları askerlerin üzerine bıraktıklarında onlar, kurumuş, paramparça olmuş ağaç yaprakları gibi dağıldılar. Askerler kuş saldırısında telef olup feci şekilde öldüler; yolda kalanlar, geriye dönenler de helâk oldular. Mekke’liler bu mucizeyi dağlardan seyrederken Allah’ın irâdesi karşısında hayret ve dehşet içindeydiler. Ebrehe, bu saldırıda etleri parçalanmış, çürümüş halde San’aya dönerken, Hasm kabilesinin yaşadığı bölgede göğsü ikiye yarılarak acıklı şekilde öldü (Kadı Beydâvî, Envârü’t-Tenzil, Fil Sûresi tefsiri).

Fil sûresinde olay şöyle anlatılmaktadır: “Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Nihâyet onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı.” (el-Fil, 105/1-5).

Günümüzde, her nerede olursa olsun eski eserlere kıymet veriliyor. Bir inşaat çalışmasında ortaya çıkan bir tarihi eser yüzünden bütün plan ve projeler değişiyor. Hal böyleyken, kutsallığı vahiyle tescilli Mekke’de ve Kabe’de çalışma yapılırken daha dikkatli olunması gerekmez mi? Yüce Peygamberin gözünün gördüğü Kubeys Dağı, Kuaykıan Dağı yerle bir ediliyor. Mecsidi Haram’ın hemen dibine, yanı başına devasa oteller ve alışveriş merkezleri dikiliyor. Amaç Kabe etrafını genişletmekse bu otel ve alışveriş merkezlerinin burada ne işi var. Dağları yok etmek yerine dağları delip raylı sistemlerle birkaç dakikada ulaşılabilecek yerlerde oteller, alışveriş merkezleri yapılsa uygun düşmez mi? Mübarek Kabe’yi küçümser gibi, hemen yanı başına metrelerce yükseklikte saat kuleleri, oteller yapılmasının ne anlamı var? Efendimiz dünyaya teşrif etse, o mübarek beldeyi gördüğünde hangi hatırasını görebilecek? Nur Dağı’na çıktığında mübarek Kabe’yi temaşa edebilecek mi? Mübarek Hacerül Esvedi muhafaza eden Kubeys Dağı’nın yerinde yeller esiyor. Ay’ın ikiye bölünmesi mucizesine tanıklık eden Kuaykıan Dağı’nı zamanın filleri (dozerleri) darma dağın ediyor.

Ebrehe olmaya kalkışanlar varsa Mübarek Kur-an’daki Fil Suresini okumalarını tavsiye ederiz. Abdulmuttalip gibi, biz acizlerin orayı korumaya gücü yetmezse de Beytullahın sahibine iman ediyoruz.


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar