WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Alp Eren

Alp Eren
Alp Eren
Tüm Yazıları
SIRAYLA OLMAZSA PARAYLA
26.07.2013

                Son on yıldır, memleket aynı siyasi aktörler tarafından yönetiliyor. Figuranlar değişse de baş aktörler aynı. Bu durum ülkemiz için çok ta alışıldık bir durum değil.

                1950 öncesinde tek parti dönemini değerlendirme dışında bırakırsak 1960 yılı Mayıs’ında Adnan Menderes ile başlayan kesintisiz 10 yıl süreli iktidar/hükümet olmadan sonra 2002 yılında Abdullah Gül Başbakanlığında başlayan iktidar dönemine kadar geçen 42 yıllık sürede kesintisiz ve uzun süreli kayda değer iki iktidar daha gelmiştir. Bunlardan ilki 1965’te Süleyman Demirel’le başlayan ve yaklaşık altı yıl süren Adalet Partisi iktidarı ve 1983’te Turgut Özal’la  başlayan ve yaklaşık altı yıl süren Anavatan Partisi iktidarıdır. Bu dönemler dışında kalan yıllarda gelip giden hükümetler ya azınlık hükümeti, ya koalisyon hükümeti ya da askeri destekli hükümetlerdir.

                Hiç merak ettiniz mi bilmem! Gelmiş geçmiş bunca hükümete başbakanlık eden kişilerden kimler hayattadır, sağdır? Benim yaptığım araştırmaya göre 24 Temmuz 2013 tarihi itibariyle tam yedi Başbakan hayattadır. İsimlerini sayın desem çok az kişi sayabilir. Bunlara ilaveten Kenan Evren, Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer olmak üzere üç tane de eski Cumhurbaşkanı halen hayattadır. Gündemden düşüp gitmişlerdir. Kullanılıp atılmış bir meta durumundalar.

                Geçenlerde bir yemekte tanıdık bir sima çıktı karşımıza. Bu sima Abdüllatif Şener’den başkası değildi. Vadedilmiş ama gerçekleşmemiş bir Başbakanlığın belki de Cumhurbaşkanlığı’nın kıyısından dönen bir kişiydi Abdüllatif Şener. Bulunduğumuz ortamda eski ünvanlarının geçerliliği olmadığı için itibar yönünden de pek fazla bir iltifat gördüğünü söyleyemem.

                Siyasetin önde gelen isimlerini, en tepede yer alanlara değinerek dile getirdik. Bir de Türkiye’nin önde gelen zenginlerinin durumuna bakalım.Zenginlerin durumuna baktığımızda da baş aktörlerde çok fazla bir değişiklik görmeyiz. Figuranlar değişse de listenin zirvesi değişmez hep aynıdır. Bu zenginler, eskiden de itibarlı idi, etkili idi, bugün de itibarlı ve etkili.

                Eee, Mübarek Ramazan’da lafı eğip bükme, sadede gel dediğinizi duyar gibiyim. Evet, Türkiye’de birileri Bakan olur, Başbakan olur, Cumhurbaşkanı olur. Görevi sona erdikten sonra unutulur gider. Ne etkisi kalır, ne de yetkisi. Ama bu ülkede değişmeyen ana gövde ülkenin zenginleridir. Her zaman ve her dönemde bu zenginlerin borusu öter. Boruyu kendileri öttürmezlerse de parasıyla bir borazancıbaşı bulurlar.

                Son günlerde ülke gündeminde “faiz lobisi” sözünü çok duyar olduk. Faiz lobisi diye adlandırılanların ülkenin tepe zenginleri olduğunu anlamamak, gram aklı olanı dahi zorlamaz. 

                Eğer hükümet edenler, ülkenin ana gövdesini oluşturan tepe zengin tayfasıyla kavgaya giriştiyse ki durum onu gösteriyor, çok bedel ödeneceğe benziyor. Zenginlik ne yoldan elde edilirse edilsin, haram olsun, helal olsun, yatırım olsun, faiz olsun, yetim malı olsun, devlet malı olsun, bedava olsun, geri ödemesiz kredi olsun, peşkeş olsun, özel ailelere özelleştirme olsun, her ne olursa olsun kimse yongasına zarar gelmesini istemez. Mal canın yongasıdır diyen atasözü buhakikatı dile getirmektedir. Zengin olan, parası neyse verir ve yongasını korumanın tedbirini alır. Bunun adı iktidarı/hükümeti değiştirmek dahi olsa, gözünü budaktan esirgemez ve ya yapar, ya yaptırır.Maliyet ne kadar büyük olsa da ödeme kabiliyeti olan için çok sayılmaz. Yine atalarımızın sözlerinden istifade edecek olursak; “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” kabilinden ödenen paralar karşılığında “kaz” alma imkanı varsa masraftan kaçınmak ta aptallık olur.

                Bu bakış açısı paralelinde ilk değerlendirmeyi 13 Haziran tarihinde Takvim Gazete’sindeki köşesinde “30 Baron Devrede” başlığıyla Ergün Diler kaleme aldı. Bu yazıyı okumanızı ve olayların baştan beri gidişatını bu perspektiften değerlendirmenizi rica ediyorum. Aklınıza yatmazsa yatmaz. Ama bunca projenin bir sponsorunun olması gerekmez mi? Muhalif siyasi aktörler manevi destek dışında maddi bir desteğin altına girmediler. İhaleyi alan şirket veya şirketler, aldıkları paranın karşılığı olarak canla başla kurguladıkları senaryoları uygulamaya koyuyorlar. Sivil şirket olan müteahhitlerin izlediği yol da sivil içerikli oluyor. Duran Adam, Kuduran Kadın, Çıldıran Aydın, Soyunan Avrat, Söven Sanatçı, Dönen Sanatçı, Döven Vandal, Ekşiyen Sözlük, vs. vs. hep sivil içerikli yöntemler. Ama beklenen sonuç siyasi iktidara haddini bildirmek. Birisi gelmiş, diğerisi gitmiş ekonomik iktidarların umurunda değil. Önemli olan söz dinlemeleri. Kayserili fıkrasında anlatıldığı gibi, bu tüccarlara lazım olan 2 kere 2 kaç eder sorusuna, siz kaç olmasını isterseniz o eder efendim diyecek birilerinin gelmesidir.

                Göreve gelenin süresinin uzaması sırada bekleyenleri ve dahası beklentisi olanları, menfaati zedelenenleri rahatsız ettiği için düğmeye basıldı. Sırayla olmazsa parayla.

                

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar