Uğur Tekinalp

Merhaba Sevgili Dostlar

Günlerden Boluspor dedik, hava soğuk olmasına rağmen stadı doldurduk. İç saha problemini bir türlü çözemedik. Bu düşünce tarzı ile de çözemeyeceğimiz kesin, çünkü saha içindeki organizeyi yapan formayı dağıtan kişi adaletli olmadığı ve OKUYAMADIĞI oyunu yönlendiremediği sürece bu işin başı hüsran. Başı diyorum çünkü sahaya çıkmadan gol yemiş olarak başlıyoruz maça. Hala başka maçların analizini yaptığı için bize yani Boluspor’a konsantre olamıyor. Hala geçmişteki ağabey kardeş ilişkilerinden doğan dostluklara sığınarak formayı dağıtıyor. Evet Evet. Hak edene değil bağırana çağırana formayı veriyor. Zaten yanlışlık buradan başlıyor. Haftalardır hakkını yediği Vedat ne yaptı bu hafta herkes gördü. Helal sana KARADAYI. Maçta o kadar iyi oynuyordu ki kenar yönetim  fazla ezilmemek için dışarı almak zorunda kaldı. Anlaşılır gibi değil. Hangi akla hangi mantığa dayanarak bu değişiklik yapılır. Zaten bir kişi eksik oynuyorsun. Birde orta alanda en çok çalışan koşan birini hiç koşmayan yalnızca kilosu ile mücadele eden birisi ile değiştirirsen oyunu skoru kabullenirsin.

Yine iç saha yine yenilgi. Kimse sağa sola saldırıp yenilgiye kılıf aramasın. Adamlar bizden üstün oynadılar. İstediği zaman vites büyüttüler istediklerinde küçülttüler. Hakeme saldırmak ise cabası. Verilen ve verilmeyen penaltıda sonuna kadar haklı. Kabahati kendimizde aramalıyız.

Bence golcü olmayan ama gol makinası diye alınan Djıehoua golu atsa maç başka olur mu tartışılır. Sonra  hakemin haklı olduğu o üç pozisyon. Lehimize verilmeyen ve aleyhimize verilen penaltı da yüzde yüz haklı. Bu olayların sonucunda on kişi kaldık ve  hocamızın sahne gösterisini izlemeye başladık.

Eksik kalınca sahada sağ bek oynamaya adaylardan biri olan Karadayı Vedat bu mevkiye geçti. Malum uzun zamandır bu bölgede oynamadığından ve asıl görevi olan defansı bırakıp ileriye fazla çıkınca oradan biraz atak yedik. Devre arasına o dakikaya kadar sahada yalnızca ismi olan Dalmat’ ın attığı jeneriklik golle girdik.

Alp takımın dinamosu. Attığı gole şapka çıkartılır. Hırsı kazanma azmi hepsi yıldızlı 10.. Yanında biri daha olsa bu iş çok değişik olurdu.

Hakan hep aynı canını dişine takıyor. Golde atsak golde yesek hep o var. Maçı yaşıyor. Sana da helal olsun...

Takımda diğer oynayanlar ise bizim gibi bu üç kişiyi seyrettiler.

Maç hakkında fazla konuşmaya gerek yok. Hakan, Alp ve Karadayı Vedat insan üstü bir mücadele verdiler. Canı gönülden tebrikler. Onlara ayak bağı olmaya çalışan hata üstüne hata yapan hocalarına rağmen helal olsun. Ne mi yaptı hocamız? Yaptığı oyuncu tercihleri yanlış. Oyuna sokmadığı hatta ısınmaya bile göndermediği Emre ile nasıl bir sorunu var bilmiyorum. İki tane kanat oyuncusunu duşa gönderiyorsun sonra oturup gol bekliyorsun. Ne yapacaksın bu Emre’yi, turşusunu mu kuracaksın? Eksik oynamana rağmen iki kez eşitliği yakalıyorsan, kaybedilen puan tek senin eserin. İnsan düşünmeden edemiyor. Acaba Yeni Malatyaspor neden seninle anlaşmadı? Bu takım ve şampiyonluk havası sana ağır geliyor. Kaprislerin seni bağlar ama zararını Boluspor ödüyor.

Aydın'ın yerine Emre değişikliği beklerken Dalmat - Gençer değişikliği yapıldı. Tamam Hocanın tercihi dedik. Bu değişiklik sonrasında Dixon'u sağ tarafa hapsettik. Haftalardır forma bulamayan Gençer hızlı rakip karşısında bocaladıkça bocaladı. Yediğimiz goller tamamen defans hatasından kaynaklandı.

Risk almaktan korkan bilmelidir ki risk aldıktan sonra içine düşeceğin kötü durum bile, alamamaktan iyidir. Riskleri göze almak, özgüven ile alakalı bir tutumdur. Kendimize inandığımız zaman, ilerde olacakların da bizim elimizde olduğunu kabul etmiş sayılırız. Kendine güvenmek, iş yaşamında da, günlük yaşamda olduğu gibi gerekli olan temel özelliklerdendir. Kabul ettiğimiz ve risk aldığımız zaman, sonucu bizim lehimize karşı gözüküyor bile olsa, o olayda alınması gereken dersleri ve eksikliğimizin nerede olduğunu bize gösteriyor olması ile kendi kişisel ve kurumsal gelişimimize başlı başına bir artı değer sağlayacaktır.

Gülmek; “SAF” denme riskini göze almaktır.

Ağlamak ise; “DUYGUSAL” görünme riskini…

Birine yakınlaşmak; “KENDİNİ KAPTIRMA” riskini,

Duygularını açmak; “KENDİNİ ORTAYA KOYMA” riskini,

Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise;

“ONLARI BAŞKASINA KAPTIRMA” riskini göze almaktır.

Sevmek; “KARŞILIK GÖREMEME” riskini…

Yaşamak ise; “ÖLME” riskini göze almaktır.

Umutlanmak; “HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA” riskini

Çabalamak ise; “BAŞARISIZ OLMA” riskini göze almaktır… (HOCAM NE OLUR ÇABALA.)

Ama riskler yaşanmalıdır, çünkü; hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır.

Bolusporlu günlerin olduğu, puan kayıpsız haftalar dilerim.

Ne Zaman Adam Oluruz

·         Hayattaki en büyük riskin, risk almamak olduğunu bildiğimiz zaman.