Uğur Tekinalp

Geçen hafta sonu oynadığımız Urfa maçı sonrası özel işlerim sebebi ile ikinci vatanım dediğim Almanya`ya geldim.

Burada bir başka güzel oluyor hazan mevsimi sonbahar.

Her taraf ağaçlarla dolu olduğu için gece yağmur gündüz ise ılıman geçiyor.

Dile kolay tam yirmi yılım geçti bu topraklarda.

Almanya`da alt yapılar için yapılan spor sahaları genel de şehir merkezinde ya da yakınında bulunuyor.

Bunun sebebi buraları kuladan küçüklerin tek başlarına gidip gelebilmeleri.

Bu kadar çok ulaşım aracı olmasına ve ailelerin imkânları iyi olmasına rağmen böyle yapılması bana garip geldi.

Çünkü  Bolu ili olarak yapmak istediğimiz sahayı merkezin çok uzağına yapmaya çalışıyoruz.

O soğuk ve kısa kış günlerinde bütün ebeveynler çalışırken oralara kim ve nasıl gider bilemiyorum?

Amatör evinin yanına yapılması gereken bir saha ve sahaların oralara yapılması yanlış gibi geliyor bana.

O yüzden ya bizde ya da Almanlarda bir yanlışlık var.

Tam seçim kapıya dayanmış iken Karaçayır`a da bir el atılması lazım.

Bolu da bulunan 10 adet yerel takıma tek sentetik saha.

3 takım aynı anda idman yaparken nasıl bir gelecek bekliyoruz anlamış değilim.

Bolu olarak tavuktan yumurta bekler gibi futbolcu yetişmesini bekliyoruz.

Bolu sporumuzun yönetiminde bulunan ve Almanya sorumlusu Seyfi Alp ile buluştuk.

Yaptığımız ve yapacağımız çalışmalar sonucu büyük bir ihtimal ile yardımcı hocamız Hakki Öztabag`ı Alman Bundesliga`da oynayan Frankfurt`un sezon bası kampına davet ettireceğiz.

Eğer bunu başarabilirsek Seyfi Alp` `in kişisel çalışmalarının katkısı büyük olacaktır.

Onu burada bulunması ve spor camiasının içinde olması Boluspor için çok büyük avantaj.

Unutulmamalı ve iyi kullanılmalı.

Yine Almanya`da yasayan bizim gibi gurbetçi olan bir kardeşimizin kurduğu Avrupa’nın Yıldızlarını da ziyaret ettik.

Ülkemizde halen oynayan Hasan Ali Kaldırım`ı, Muhammed Ali Doğan`ı,Emre Akbaba ve burada ismini sayamadığım binlerce gurbetçi yeteneği ülkemiz futboluna kazandıran bir girişimci,  Berkant Karlıdağ. Berkant hocanın tespiti şu yönde.

Almanya`da büyük bir futbolcu potansiyeli var, iyi incelenirse buradan çok takım ekmek yer.

Bilmem anlatabildim mi?

Avrupa yıldızlarını Bursaspor, Antalyaspor, Elazığspor gibi lig takımları basta olmak üzere birçok Türk takimi yakinen takip etmekte.

Bu sistemi yani genç yetenekleri bir maç değil de bir sezon boyunca takip etsek acaba biz, Boluspor olarak kaybımız mı olur kazancımız mı?

Bir çırpıda futbolcu eskilerine milyarlar veren transfer politikamıza bir de bu yönden bakmak gerekir.

Berkant Hoca gibi bizim Bolu`muzun yetenek avcısı Mustafa Esmer Yılın Antrenörü seçilmiş.

Elindeki kısıtlı imkanlarla büyük bir özveri ile çalışan bu emektarı da kutlamadan geçmeyelim.

Her sene  basta Boluspor olmak üzere birçok takıma genç oyuncuları keşfedip, onların hizmetine sunuyor.

Alt yapımız da çalışıp ondan daha fazla para kazanıp; fakat hiç bir oyuncuyu kazandıramayan ve hatta verilen bu  ödül sebebi ile hocamız ile dalga geçen çakma asistanları da buradan kınıyorum.

Yıllardır önce aldığın paraya sonra kaç tane sporcu yetiştirip bir üst guruba verdiğine bakacaksın.

Bir tarafta aylık  toplam 25000 liralık bir bütçe ve büyük imkanlarla çalışan torpilli alt yapı asistanları öbür tarafta aylık 400 liralık bir maaş ile verilen emek, çalışma azmi .

Bunun tartışmak bile öbür futbolcu emekçilerine haksizlik olur.

Cani gönülden tebrikler hocam .

Ayrıca kaleciler için yılların tecrübesi kaleci yetiştirmede tek isim Aydın Hoca`yı da yanına katarak alt yapı konusunda ne kadar ciddi olduklarını ispatladılar.

Devam Mustafa ve Aydın Hocam,devam Kıbrıscıkspor.

Bizim altyapı ise bu sene dışarıdan gelen 65 kişi ile son senelerin rekorunu da kırmış bulunmaktadır.

Bir yandan Bolu’daki tüm genç yetenekleri toplayan, bulan Mustafa hoca, diğer taraftan Bolu`da oyuncu yok diyerek dışarıya çok fazla açılan bir alt yapı.

Burada bir çarpıklık var mı yok mu, siz karar verin.

Karaçayır demişken geçen hafta yaşadığım bir olayı sizlere aktarmak isterim.

Boluspor - Ankaraspor arasında oynanan U19 maçını izlerken uzaktan bize doğru sırtında çamaşır olan bir karaltı yaklaşmakta idi.

Tam  Çingeneler burayı da istila etmiş diye düşünürken gelen kişinin Bolusporun malzemecisi olduğunu gördüm.

Şaşırdım.

Havlular sırtında yeni tesislere girdi.

Kısa bir araştırmadan sonra olayın gerçek yüzünü öğrendim.

Meğerse bir çırpıda bir futbolcuya ve menajerlerine milyarlar akıtan, devasa tesisler yapan Bolusporumuz yöneticileri iki seneden beri bir çamaşır makinesi alamamış, bu sebepten dolayı çamaşırlar eski tesislerde yıkanıp yeni tesise malzemecilerin sırtında geliyormuş.

Komik dimi.

Güleriz ağlanacak halimize.

Alt yapı derken gecen hafta Urfa maçında dökülen Hakan`in yerine bu hafta da sakatlanan Sercan`in yerine neden İlyas ve Tolga monte edilmez. Daha ne bekleniyor ki .İlk yarı bitiyor hala onlara güvenilmiyor mu?

Yoksa ara transfer de o bölgelere menajerler aracılığı ile yeni eskiler mi alınacak?

Yine Karaçayır da dikkatimi çeken bir olay oldu.

Bazı gazeteci arkadaşlar kendi seçtikleri maçlara sivil kıyafetle gelip maçları takip ederken bazı maçları da BASIN yazan yeleklerini giyerek saha içinden takip ediyorlar.

Acaba böyle yapılarak hakemlere ya da başka bir yerlere aba altından sopa mı gösteriliyor.

Bunun bir standardı ve kontrol edeni yok mu?

Alt yapı hocalarının hakemlere saldırdığı bir yerde, onların yetiştirdikleri oyuncuların da arkadaşlarına küfür etmeleri kadar doğal bir şey olamaz.

Bundan sonra da kimse bu gençlere bu konularda disiplin cezası vermeye kalkmasın.

Önce aynaya bakacaksın, sonra eşofman giyeceksin.

Bolusporlu haftalar