WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
SURİYE; İRAN VE TÜRKİYE İÇİN SAMİMİYET SINAVI
20.04.2011

         İki aydan beri komşumuz Suriye de, oluk, oluk Müslüman kanı akıyor. Tıpkı babası gibi “yavru tağut”  ta sistemli bir şekilde, kendisini ilah edinmeyen ve tapınmayan Müslümanları katlediyor.

         Babasından farkı; babası tankı ile topu ile şehirleri topa ve ateşe tutup on binlercesini bir gecede katlediyordu. O günün şartlarında, İslam dünyasından bir tepki gelmeyeceğini bildiği için pervasızca cinayetlerini işliyordu.

         Oğlu ise babasına göre, daha eğitimli daha temkinli ve daha kurnaz. İşlediği cinayetleri, İslam dünyası ve eğitildiği batı dünyası duymasın diye basına sansür uyguluyor. Ağır silahlarla toplu katliam yapmak yerine, kendi emrindeki, kendi mezhebinden olan asker, polis ve istihbaratçılarına “her kes bir defada en fazla 20 kişi öldürsün” diye talimat veriyor. Bunun daha sessiz ve daha az tepki çekeceğini hesaplıyor.

         Hesaplarını da, daha kurnazca iş yapıyor. Babası gibi, ağır silahlarla bir gecede 50 bin insanı öldürüp, tepki çekeceğine bin tane maaşlı militanına günde 20 kişi hesabıyla öldürttüğünde, bir günde 20 bin kişiyi katletmiş oluyor. Babasından daha çok adamı daha ucuza katlediyor. Amcası sayılan Kaddafi kadar akılsız değilmiş. 

         Peki; bu “zalim enik” bu cesareti kimden buluyor? Bu taze versiyon “şah İsmail” müsveddesini bölgede kim destekliyor? Kim hangi “zulüm ortağı” bu katilin cinayetlerini meşru gösterme gayretine giriyor? Hangi “asabiyet körü”, hangi asabiyetle, bu zalime başkaldıran mazlumları; “Siyonist destekçisi” gösterme ahmaklığını sergiliyor? 

         Hangi menfaat perest; birkaç kuruşluk, ticari faaliyet zara görmesin diye bu vahşeti görmezden geliyor? Hangi “reel politika zebunu” bu olanlara, “Fransız kalmayı” reel politikanın bir gereği sayarak görmezden geliyor? Kendi ülkesinden çok uzaktaki zalimlere “efelenerek” iç kamuoyuna politik mesaj verirken, burnunun dibindeki baasçılara ve zulümlerine neden tepki göstermiyor?

         Hadi burnunun dibindeki doğu komşusu, bu zalim rejim sahibi, kendi emrinde, kendi mezhebinden, diye ses çıkarmıyor olabilir. Bunlar neden ses çıkarmıyor? Hoş, Libya da ki zalime de tepki göstermediler. Ama orası biraz daha uzak tepkisi belki etkili olmaya bilir, diye bakabiliriz. Orandan mazlumları getirerek tedavilerine yardım edildi. Bu bile bir şeydir.

         Ama Suriye zalimine karşı ayaklanan mazlumlara, bunu bile yapmadılar, yapmıyorlar. Oysa bu zalimin babası daha önce teröre destek verirken sert bir tepki gösteren ülkemize karşı kuyruğunu kıvırıp hizaya gelmişti. Ülkenin şimdi daha kuvvetli olduğunu iddia edenler, eğer tepki gösterseler, bu kanı ve katliamı durdurabilirler. Neden durdurmuyorlar? Yoksa bizim bilmediğimiz bir hesaplarımı var?  Aslında öyle pek karmaşık hesapları olduğunu zannetmiyorum. Maalesef utanarak söylemek zorundayım ki; ABD tepki göstermediği için bizim “kabadayıların”, elleri kolları bağlandı. Tepki veremez oldular.

         Biliyoruz ki, Mısır da; önce, ABD tepki gösterdi. Arkasından bizimkiler tepki gösterebildiler. Her ne kadar ABD’nin, Suriye deki muhalefete maddi destek verdiği yalanı yayılmaya çalışılsa da gerçekler hiç de öyle bir hava vermiyor. Öyle olsaydı şimdiye kadar bunu çok yüksek sesle yayarlardı.

         Bendeniz henüz Suriye de bu olaylar başlamadan önce yazdığım bir yazıda, “yakında sıra Suriye ye gelecek, İran ve Türkiye’nin liderlik göstererek mezhep kavgalarının önüne geçebileceklerini” belirtmiştim. Ama yanılmışım, meğer İran için bölgede kendi mezhebinden olan, zalimin zulmü, zulüm sayılmazmış. Bu konudaki tepkisizliğinden ve çifte standardından bunu anladım. Bahreyn deki katliamı haklı olarak telin ederken, Suriye için tek kelam etmeyerek, adaletini! Gösterdi.

         Türkiye içinde bir katliamın zulüm sayılması için; ABD’nin kınaması gerekirmiş. Eğer kınamazsa bu zulüm sayılmazmış. Bunu öğrendik.

         Bizler; ümmet olmanın şuuruna ermedikçe, Bahreyn de ki Şii kardeşlerimiz, azınlık Sünni zalimlerce, Suriye de ki, Sünni kardeşlerimizde azınlık Şii zalimlerce, katline seyirci kalmaya devam ederiz. Bu zulümlerin hepsine karşı çıkabilmemiz için, ümmet olduğumuzun idrakine varmamız gerekir. Bunu da son asırda ülkemizde Milli görüş sağlamaya çalışmıştı. Ülkenin ve İslam dünyasının bu görüşe ne kadar ihtiyaç olduğunu yaşananlar gösteriyor. Tabi “gören gözler” için.    

         Selamlarımla…            

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar