WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Hayreddin Özden

Hayreddin Özden
Hayreddin Özden
Tüm Yazıları
GÜÇLÜ OLMAK MI ? HAKLI OLMAK MI ?
30.11.2023

‘’Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.

Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.’’

Rahman ve Rahim olan, Esirgeyen ve Bağışlayan, Kavi ve Cabbar olan, Zalimleri helak eden, mazlumları destekleyen Allah’ın adıyla. Her an yaratmakta olan, müminlerin ayaklarını sabit kılan, tağutların kalbine korku salan Allahu Teala her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Salat ve selam beşeriyetin efendisi olan, insanlığı nuru ile aydınlatan ve bir topluma medeniyeti ve insanlığı getiren Hz. Peygamber’in üzerine olsun.

Artık kelimelerin tükendiği, sözün bittiği yerdeyiz. 7 Ekimde başlayan ve hala bir devlet terörü olarak devam eden soykırım niteliğindeki çatışmalar her geçen gün artarak devam etmekte ve ne zaman biteceği de maalesef öngörülememektedir. Binlerce masum insan, kadın ve bebekler öldürülüyor ve hala da devam ediyor bu ölümler. Evet Filistin meselesinden bahsediyorum, tüm insanlığın kanayan yarası Gazze’den bahsediyorum. Tarihsel olarak uzun yıllardır kendi öz yurtlarında prangalar altında kalan, insanca ve özgürce yaşama hakları ellerinden alınan, öz vatanlarında parya olan aziz, necip ve asil bir milleti kendi topraklarından çıkarmak, vatansız bırakmak asla ve asla kabul edilemez. Batının sadece kendi çıkarlarına yönelik hareket ettiği ve asla insani değerlere önem vermediğini bu süreçte tekrar görmüş olduk. Sadece güçlü olanların haklı değil, haklı olanların güçlü olması hakikatine bir kez daha şahit olmaktayız. Tüm bu yaşananlar karşısında soruyoruz. Güçlü olmak mı? Haklı olmak mı? Yoksa haklı olanların güçlü, gücü elinde bulunduranlarında haklı ve adil olması mı gerekmektedir?

Yaşan bu olaylar, sıcacık yuvalarımız, güvenli ve konforlu alanlarda takip edebildiğimiz bu haberler, izlenmesi bile o kadar zor olan videolar ve fotoğraflar ciğerimizi o kadar acıtıyor ve parçalıyor ki üzülüyoruz ama acınacak halde olanda üzülecek olunan zümre de aslında bizleriz, evet onlar bombalar altında bir zulmün tasallutu ile büyük, devasa kahramanlıklar gösteriyorlar ve sonunda şehadet şerbetini içerek huzuru ilahide baş köşeye geçiyor ve asıl huzur bulamadıkları bu fani dünyada değil baki olan sonsuz alemde en güzel köşklerle müjdeleniyorlar, biz buna inanıyor ve onlar adına tesellide bulunuyoruz.

Peki bizim durumumuz ne olacak fani olan bu dünyada rahatımız yerinde, yediğimiz, içtiğimiz şeylerin haddi hesabı yok sadece lafzi yorumlar ve içi boş eleştirilerden başka bir şey yapmadan günlük gülistanlık yaşıyor ve etrafımızda yaşanan olaylara duyarsız ve tepkisiz kalıyorsak gerçek olan baki dünyada hali pür melalimiz ne olacak?

Biz daha kendi içimizde birbirimiz hizipçilikle suçluyor senin adamın, benim adamım fanatikliğine başlayarak kendi desteklediklerimizin dışındakilere bir kulp bulup ötekileştiriyor ve bunu da koca koca adamların kendi ikballeri için birilerini maşa etmek istemeleri ve bunları yaparken de İslami argümanlarla konuşmaları asla kabul edilemez. Kendi kişisel hırslarınız yüzünden sürekli kaybediyor ve kusursuz olan İslam’a zarar veriyorsunuz.

Efendiler kendinize gelin dünya yanıp kavrulurken mazlum, mağdur Filistin halkı, Doğu Türkistan’daki soydaşlarımız katledilirken, Afrika’daki çocuklarımız açlıktan ölürken kendi kişisel hırslarınıza yenilmeyen nasıl ki ABD Başkanı Joe Biden Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor diyorsa bizler de tarihin yalan-yanlış, çarpık bilgileri ile değil Erbakan hocamız başta olmak üzere tüm hocalarımızdan ve büyüklerimizden aldığımız ilhamla bu medeniyetin mümtaz şahsiyetlerinden aldığımız bilgiler doğrultusunda, Mehmet Görmez Hocamızın da ifade ettiği üzere  özelde son günlerde yaşadığımız olaylar neticesinde Filistinlilerin, Gazzelilerin  yanında olmak için Filistinli, Arap veya Müslüman olmamıza gerek yok, sadece insan olmak ve vicdan sahibi olmak yeterli olacaktır.

Filistin bizim için bir medeniyetin adresidir oraya yapılan her saldı aslında medeniyetimize yapılan saldırıdır. Tarihi süreç içerisinde biz inananların medeniyet dünyası o kadar hedef haline gelmiştir ki elimizden kuran-ı gönlümüzden iman-ı almak için her türlü desise ve oyunlar oynanmış, maddi ve manevi çok fazla kayıplar vermişiz ve vermeye de maalesef devam ediyoruz. Ama artık YETER diyor ve hakkı sadece bağırmaktan ziyade yaşamak için çaba göstermemiz gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Biliyoruz ki ancak bayrak düştüğü yerden kalkar ve kaybettiğimiz şeylerin kaybedilen alan ve zamanlarda aramamız gerektiğini biliyorum. Onlar da biliyorlar artık karşılarından ses çıkarmayan bir toplum bulunmamaktadır. Hamd olsun bugün savunma alanında tutundan uluslararası ilişkilere kadar birçok alanda daha güçlü ve kilit konumda bulunmaktayız, eğer eskisi gibi olsaydı belki o malum terör devleti çok daha kısa sürede Filistin’i işgal edecek tarihi süreçlerde olduğu gibi adım adım köşeye sıkıştırıp tamamen haritadan silecekti.

Bugün bize düşen görev ne ise onu yapmak zorundayız. Boykotsa boykot ve bu boykotun sürekli olması, sosyal medyalar aracılığı ile tüm engellemeler ve algoritmik oyunlara karşı mücadeleye devam etmek. Biz biliyoruz ki Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır. “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17).

Bu hadisi şeriften hareketle, tarihsel süreç içerisinde geçmiş dönemlerimizde nasıl ki imanın en zayıf noktası olarak ifade edilen kalple buğz etme, kalbimizle düzeltme mertebesindeidiysek de hamd olsun şimdi devlet başkanımızın riyasetinde ikinci evre olan sözümüzle buğz etme, yani dilimizle düzeltme mertebesindeyiz. İnanıyor ve umuyoruz ki Allah’ın izni ile ilk evre olan elimizle düzeltme gücü ve kudretine de çok yakın bir tarih de bu alicenap milletin büyük uyanışı ve inancı ile devletine ve milletine olan inancı ve aşkı ile ulaşacağız. Rabbim en kısa süre de bizlere bu mertebeye ulaşmayı ve mazlum, mağdur tüm insanların hakkı ve hukukunu korumayı nasip etsin.

Geçen ay sizlerle buluşmamıza vesile olan ‘’Türkiye Yüzyılı ve Yeni Bir Başlangıç’’ yazısında da ifade ettiğimiz gibi, artık hamd olsun yeni Türkiye tüm mağdur ve mazlumlara kol kanat gerecektir. Artık büyük Türkiye yolundaki ilerleyiş tüm hızı ile devam edecektir. Bunun ayak seslerini de 18 Kasım 2023 Tarihinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Milli Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) 62. Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşmasındaki ‘’Her kim 'Suriye'den bize ne, Irak'tan bize ne, Karabağ'dan bize ne, Libya'dan bize ne, Bosna'dan bize ne, Kudüs'ten bize ne?' diyorsa, aslında bilerek veya bilmeyerek büyük Türkiye yürüyüşüne çelme takıyordur" ifadelerinde görebiliyoruz.

Yazımın sonuna gelirken iki hakikati ifade ederek yazımı bitirmek istiyorum.

İlki yazımızın başında ele aldığımız merhum Sezai Karakoç’a ait muhteşem ifadeler ile asla susmayacağımız ve tarihin gerçekleri arasında haklının her daim güçlü olması hakikati ile güçlülerin gücünü insanların yaşam ve hürriyetlerini engellemeyi değil de mezalime karşı direniş ve destek için kullanmaları gerçeğini haykıracağız.

İkinci olarak da Âl-i İmrân suresinin 147. Ayetinde ifade edilen ‘’rabbenagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn’’

"Rabbimiz, bizim günahlarımızı mağfiret et ve işimizdeki israfımızı (aşırılığımızı) bağışla. Ve ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et." 

Rabbimiz İsrail mezaliminden mazlum ve mağdur Gazze halkını korusun ve nusreti ile muamele eylesin, bizleri de bu şiar üzerine zalimlere karşı güçlü ve haklı olabilmeyi ve bu uğurda da birlik ve beraberlik içerisinde olarak kendi ipine sımsıkı sarılabilmeyi nasip eylesin, soykırımlar son bulsun iyilik ve güzellikler herkesi kuşatsın ve hepimize insan-ı kâmilolabilmeyi nasip eylesin.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar