Ahmet Yaman

BOLU DEYİNCE HANGİ LOKANTA AKLINIZA GELİYOR?

Geçenlerde bir dostumla misafiri geldiğinde şehir içinde nerede yemek yedireceğimiz konusunda beyin jimnastiği yaptık. Hatta kendi başımayken bile bu soru çoğu zaman kafamı kurcalıyor.

***

Sorunun cevabı herkese göre değişkenlik gösterebilir. Ben hem lezzet hem fiyat-fayda dengesini hem de hijyen konusunu göz önüne alıyorum.

***

Düşünün ki bir lokantada yemek yiyorsunuz ve lezzet alamıyorsunuz. Yemekler özensiz yapılmış. Kötü malzemeden iyi iş çıkarılmaya çalışılmış. Üstüne üstlük çıkarken gelen hesap yediğiniz yemeğin üç kuruş etmeyeceği yerde beş kuruşluk!?... Yada başka bir lokantaya gidiyorsunuz yemekler lezzetli fiyatlar makul ama garsonundan ustasına hatta hesap alan patrona kadar üstünden başından kirlilik akan bir yerde yemek yiyebilir misiniz? Tuvaletine gidiyorsunuz mideniz bulanıyor. Tam aksine bazende hijyen olarak süper, lezzet olarak çok iyi bir yerden hesap adına makul bir şeyler beklerken anormal ödeme yapıyorsunuz.

***

Bu üç durumun (hijyen, fiyat ve lezzet) bir araya geldiği lokanta sayısı Bolu’da bir elin parmaklarını geçmiyor. Böyle oluncada misafirinle bir yere gitmek istediğinde kırk saat düşünüyorsun.

***

Acaba bu biz Boluluların kaderi mi? Aşçılık konusunda nam salmış memleketimizde Boluya özgü yemeklerin yapıldığı bir yer olmayacak mı! Belki talepde yok ama hiç olmazsa Abant’ta veya herkesin uygun gördüğü bir yerde Boluya özgü yemekleri yapan bir yere ihtiyacımız var. Aslında bu iş için kafama Atatürk Orman Parkı geliyor çünkü orada ilçelerin satış büroları var. Hem Bolunun hemde ilçelerinin el işleri sanat eserleri satılıyor. Ama tabi gelin görün ki kış aylarında buralar kapalı! Niye? Muhtemelen hava soğuk, müşteri yok denecektir. Demek ki böyle bir yer yaparken aslında kapalı bir alanda yapılmalı, ısıtma sorunu yaşanmamalı ve 12 ay açık halde olmalı.

***

Aslında yemekten bahsediyoruz ama bence yeri gelmişken şu konuyuda gündeme getirelim: Boluda kapalı, mağazalar, lokantalar eğlence merkezleri olan ÖZELLİKLE ÇOCUKLARLA UZUN ZAMAN GEÇİRİLEBİLECEK bir yer yok. Evet bir tek Becikoğlu alışveriş merkezi var ama bence orası Boluya yetmiyor. Eskiden O’da yoktu. Umarım belediyemiz yada müteşebbisler bu konuya el atarlar. Ortalama 7-8 ayın soğuk olduğu durumda hafta sonları çocukları eğlendirecek yerler inşa ederler.

***

Lokantalara dönecek olursak bazen salaş diyeceğimiz yerlerde yemek yiyorum kimi zamanlarda ise lüks sayılabilecek yerlerde. Hatta şehir dışına çıktığımda bütçem oranında tesviye edilen yerlerde yemek yemeğe çalışıyorum. Çoğu okuyucumunda bunu yaptığını tahmin ediyorum. Şimdi gözünüzü kapatın ve aklınızdan gittiğiniz bu yerlerden beğendiğiniz birini geçirin. Muhtemelen şöyle diyorsunuz: Ne yemekti ama! Tadı damağımda kaldı. Gözlerinizi açmayın. Bu durumu birde Bolu için düşünün. Aklınıza kaç yer geliyor? Hiç mi? Bir mi? Hadi bilemediniz iki mi?

***

Geçen haftalarda bizbolulular.com’a açıklama yapan Bolu Lokantacılar, Aşçılar ve Pastacılar Odası Başkanı Murat ABAK’ın yaptığı açılamayı dikkatli irdelemek gerekiyor. Aslında kendisi benim burada yaptığım açıklamaları çok düzgün ifade etmiş. Bir tüketici gözüyle bakınca kendisine hak vermemek elde değil... Ya malzeme kalitesinden ya da hijyenden fedakarlık yaparak aynı yemeği elde etmek mümkün değil. Ucuz etin yahnisi meselesine dönüyor iş… Sonrada kara kara düşünüyoruz nerede ne yiyelim diye…

***

Bence Boluda iş yapan tüm lokantaların pastanelerin simitçilerin özetle üretim yapıp tüketiciye sunan tüm işyerlerinin şapkalarını öne alıp düşünme vakitleri geldi de geçiyor. Marka olmayı hedeflerken hijyenden ya da kaliteden ödün verilmemeli. Müşteri yolunacak kaz görülmemeli. Bugün yediğim yemeğin lezzeti yarında aynı olmalı. Bunlar olmadığı sürece biz hala annemizin yemeklerini arar oluruz.

***

Afiyet Olsun!