
05304670437
Ziya Alp
İstanbul’un kalbi Fatih’te doğduktan sonra…
Fatih esintili baharın sonunda…
Bir garip adam..
Bir garip ülke..
Bir kenarına savruldu şehrin,
Hâlâ geçmişin hayallerini ararken arnavut kaldırımlı daracık sokaklarda..
Kaderin rüzgârı esince eğiverdi boynunu,
Görünce, ona karşı duranların kırılan boynunu,
İstanbul’un kenar bir mahallesinde geçti çocukluğu, rüzgârın bol olduğu..
Buna rağmen her yöresinde buram buram yiğit göğsü koktuğu..
Gönlüne bir hikaye düştü, diyemedi sonunu..
Sonunu siz anlayın, bozuverin oyunu !
Küçük bir çocukken hafta sonları sabahtan akşama kadar meşin yuvarlağı koştururduk..
Adeta hiç yorulmaz ve sıkılmazdık..
Bizden yaşça büyük ve fizik yönünden güçlü çocuklar vardı; genelde onlar kendi aralarında takılırlardı.
Kendi takımları vardı..
Kendileri gibi olmayanları aralarına almazlardı..
Tabii bizi farklı mağlup ederlerdi.
Mahallede onların sözü geçer, sözlerinin üstüne söz söylenmezdi !
Topları, çivili kramponları, formaları ve taraftarları vardı !
Günler, aylar, yıllar geçti…
Devran döndü…
Küçükler büyüdü…
Pazuları, baldırları göğerdi..
Yenile yenile yenmeyi öğrendiler..
Yenilince yenilmeyenler, kabarıverdi entrika damarları..
Sahada yenilince saha dışında oyun kurmaya başladılar..
Hile yaptılar, baskı kurdular, korku saldılar…
Tenhalarda fısıldaştılar…
Hatta, hile yapmakla, faul olduğu halde oyuna devam etmekle, ve saire ve saire sudan sebeplerle suçlamaya başladılar herkesi !
Öyleki bazıları oyun sırasında maçı yarıda bırakırdı.
Çıngar çıkarırlardı…
Saha karışırdı…
Oyun yarıda kalırdı…
Bu tiplerden hiç hazzetmezdim.
Sanki onlarsız maç devam edemezmiş gibi paniğe kapılırdık….
Kızardık…. Tam maçı alıp sevinecekken sevincimizi kursağımızda bıraktıkları için..
Derken bu tiplerden bazıları başka bir mahalleye göçtüler !
Geride kalanları ise eski gururlu günlerinin ikindi vaktini yaşıyorlardı..
Buna rağmen bizler dışlamadık onları.. oynamaya devam ettik..
Tek kale maç oynamanın adil ve keyifli olmayacağının farkındaydık çünkü..
İki kale oynanmalıydı maç, adilce !
Ancak buna rağmen, huylu huyundan vazgeçmiyordu…
İçinde bulundukları takım yenilince maç bitmeden; “ben oynamıyorum” demeye devam ediyorlardı..
Bizse nedendir bilinmez… mızıkçılık yapanları oyuna devam etmesi için ikna etmeye çalışıyorduk…
Sanki onlarsız maç devam edemezmiş gibi..
Bunu özellikle sürekli yapan bir arkadaşımız vardı..
Adeta bunu bir meslek edinmişti… Sanki oynamaya değil oyunu sabote etmeye memurdu (!)
Zoru görünce “ben oynamıyorum” der, işin içinden çıkardı..
Günün birinde yine maçı yarıda bıraktı.
Ben oynamıyorum dedi… Yeniliyorlardı…..
Maçın bitmesine zaten çok az kalmıştı…
Nedense hiç endişelenmedim…
Arkadaşlara sakin olmalarını söyledim… Bu sefer oynaması için hiç ısrar etmedik… Şaşırdı… saha kenarında bir o yana bir bu yana gidiyor.. etraftan destek bekliyordu..
Hiç istifimizi bozmadık..
Hemen kenarda oturan bir arkadaşımızı rakip takımdan oyuna soktuk.
Herkes şaşırmıştı…
Neden daha önce düşünememiştik bunu !
Çünkü korkuyorduk onlardan..
Geçmişin kötü hatıralarından…
Birbirlerini tutmalarından…
Hakkımızı aramaktan !
Don Kişot gibi ortaya çıkınca sahipsiz kalmaktan…
Israr ettiğimiz takdirde ters bir harekete maruz kalmaktan…
Ne de olsa top onların, saha da onlarındı..
Ne top ne de saha bizimdi !
Öğrenilmiş çaresizlik dedikleri şey bu olsa gerekti !
Ama bu sefer ezber bozulmuştu….
Kendilerini takımın sahibi görenler, artık kendilerinin sahipsiz olduğunun farkına vardılar…
Evet ezberler bozuldu…
Oyun devam etti.
Maç onlarsız da devam etti..
Ezberler bozuldu…
Onlar bozuldu !
Oyunları bozuldu !
Tam da bunun için !
Biz olmazsak maç oynanamaz diyenlere kanmamak lazım !
Mezarlıkların vazgeçilmez insanlarla dolu olduğunu bilmek lazım…
Hiç kimsenin özel (!) olmadığını görmek lâzım..
Reste rest demek lâzım…
Bağcıyı dövmeyip üzüm yemek lâzım !
Ve her şeye rağmen devam demek lazım!
Hak eden herkesin sahaya çıkma hakkına sahip olduğu,
Kurgu değil gerçek olan,
Âdil bir maç için..
“Game Over” diyenlere inat..
“The Game is Not Over” demek lâzım !
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2014
22.05.2014
7.08.2013
28.03.2013
19.02.2013
6.02.2013
23.01.2013
8.01.2013
3.12.2012
18.11.2012