
05304670437
Ziya Alp
Eylül ayında yayınlanan IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporuna göre; 2010 yılı içinde gelişmiş ülkeler yüzde 3.1 oranında büyürken, özellikle Çin ve Hindistan’ın etkisiyle, yıldızı parlayan ve gelişmekte olan ülkeler yüzde 7.3 oranında büyüme kaydetmiş. Ayrıntılı olarak analiz edilmesi gereken önemli bir veri bu bence. Elbette ki bu tablonun oluşmasında 2011 yılında yaşanılan krizin etkisi çok büyük.
2008 yılında yaşanan krizin asıl sebebi özel sektörün yüksek düzeyde gerçekleşen borçlanmalarıydı. Halbuki içinde bulunduğumuz 2011 yılında yaşanan krizlerin birincil sebebi kamu borçlarının artışıdır. Dolayısıyla kamu yönetimlerinin eli kolu bağlı durumda. Bu sebeple, gelişmiş ülkelerdeki kamu yöneticileri krizi aşmak adına tedbir almakta zorlanıyorlar. Eğer bir eliniz doluysa, sadece tek elle yapabilecekleriniz sınırlıdır; yapabileceklerinizi de zorlanmadan yapamazsınız. Bugün yaşadığımız kriz buna benziyor.
İkinci dünya savaşı sonrasında Almanya ve Japonya, büyük bir kaybetmişlik duygusuyla her şeye sıfırdan başlamıştı. Ama gerekli motivasyonu sağlayan bir amaçları vardı. Ulus devlet paradigmasının yarattığı resmi ideolojiler; ulus ve devlet için ölümüne çalışılması gerektiği bilincini, milli eğitim politikalarının temeli yaptılar. Artık ulusların bir gayesi vardı; ve gayeyi gerçekleştirmek için gece gündüz demeden çalıştılar.. Ama sonuçta gelinen noktada; ulaşılan hedefin ötesinde bir gaye olmadığı için insanlar artık çalışmaktan ziyade, eğlenmeyi, tatil yapmayı, gezmeyi, kısacası hayattan tat almayı birincil varlık sebepleri haline getirdiler. Ürettiklerinden daha fazlasını tüketmeye başladılar. Gecesini gündüzüne katıp çalışan, gün yüzü görmemiş atalarının mirasını yediler. Üstüne bir de borç yiğidin kamçısıdır sözünden hareketle, bedenlerinde kamçı izi olmayan yer kalmadı. Aldıkları kredileri ise, üretim kapasitesini ve verimliliğini artıran yatırımlara harcamak yerine, transfer ödemelerine, personel maaşlarına harcadılar. Tıpkı Yunanistan’da olduğu gibi..
Diğer yandan, üretim kapasite ve verimliliği batı ülkelerinde büyük bir gerileme içinde. Doğum oranları düşük olduğundan nüfus azalıyor; çünkü aile kurumu çöküyor, dolayısıyla emek az ve pahalı. İnsanlar artık ne için çalışmaları gerektiğini bilmiyorlar. Çünkü bilinç düzeyinde sevecekleri ve canlarını onlar için verecekleri ne aileleri ne de vatanları kaldı. Uğruna ölebilecekleri bir şeyi kalmamış bir insan neyin uğruna yaşayabilir ki. Kim için çalışacak, çile çekecek, fedakârlık yapacak…!
Modernizm, Batı’nın sahip olduğu birçok değeri yozlaştırdı. Sadece yiyip, içip bazı ihtiyaçlarını karşılamak için yaşayan bir nesil türedi. Dertleri olmayan, ya da tek dertleri mideleri ve zevkleri olan bir nesil. Tıpkı hayvanlar gibi demek isterdim ki, hayvanların bile ailelerini koruma, onlar için canını verme içgüdüsü vardır.
Sonuç olarak, yaşanan bu krizlerin asıl sebebi ekonomik ve siyasi faktörler değildir. Asıl sebep insanidir. Daha doğrusu insanlığımızı kaybediyor oluşumuzdur. Bu sebeple insan varoluşuna ilişkin bir takım sorulara cevap bulmak zorundadır. Bu cevapları bulamadığı takdirde her şey anlamını yitirecek; en başta da yaşamak anlamsızlaşacak. Anlamsız bir hayatın da ne kadar uzun olursa olsun hiçbir değeri kalmayacak. Seneca’nın dediği gibi: Hayat bir masal gibidir, ne kadar uzun olduğu değil ne kadar iyi olduğu önemlidir.
Kendinize bir iyilik yapın, ve şu soruyu sorun: Ne için yaşıyorum ? Bu soruya cevap bulamadığınız takdirde, işiniz çok zor. Bence bu akşam eve gittiğinizde aklınızı bloke eden aptal kutusu televizyonun karşısına geçip hipnotize olmayın. Düşünün…Çünkü yaşamınızın son anında pişmanlık duymamanız, bu soruya vereceğiniz anlamlı bir cevabınızın olmasına bağlı.
Not: Vatanları için hayatlarını feda eden şehitlerimiz ve depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, aziz milletimize başsağlığı ve sabırlar dilerim...
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2014
22.05.2014
7.08.2013
28.03.2013
19.02.2013
6.02.2013
23.01.2013
8.01.2013
3.12.2012
18.11.2012