
05304670437
Ziya Alp
Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı,internet andıcı davası kapsamında, “darbeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklandı..
Elbette ki, bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı’na kadar gelmiş birinin haklı/haksız böyle bir duruma düşmesi, insani açıdan üzüntü verici.. bununla birlikte; üzüntümüz, adaletin tecelli etmesi önünde bir perde olmamalı..Çünkü iddia edilen şeyler milyonlarca insanı ilgilendiriyor..
Yani mesele kişisel değil; “Kamusal” !.. Bunu hatırlatmakta fayda görüyorum..
Zira böyle yüksek makamlarda görev yapanlar, sadece kendilerinden sorumlu olmazlar; aynı zamanda emirleri altında bulunan herkesin yaptığından, hukuk sınırları içerisinde sorumludurlar. Öyle ki, kamu makamlarında bulunanların tasarrufları, binlerce, milyonlarca insanı olumlu ya da olumsuz etkiliyor..
Açık konuşmak gerekirse; maalesef bir çok insan bu makamları işgal eden bir zihniyetten ve onun tasarruflarından, kararlarından, uygulamalarından çok çekti..
Haksız yere, hayatlar karardı..umutlar söndü...
Kalpler kırıldı, vicdanlar yaralandı… beddualar alındı..
Ancak her şeye rağmen, duyulan öfkenin ve infialin haklı gerekçeleri olsa bile; bu bizi adaletsizliğe sevk etmemeli..Gerek davranışlarımızda gerekse de yorumlarımızda, adaletten, vicdandan, itidalden ve aklı selimden ayrılmamalıyız..
Elbette bizler ne savcıyız ne de hakim.. bu konuda bir hükme varmamız mümkün değil; doğru da değil.. Ancak şu da bir gerçek ki; vicdani ve mantıki bir kanaat sahibi olmak ve bunu paylaşmak en basitinden bir vatandaşlık görevidir, diye düşünüyorum..
Şahısların suçlu olup olmadığını, Yüce Türk Milleti adına karar verecek olan mahkemeler tespit edecek..umarım bunu mümkün olan en kısa zamanda yaparlar..
Sonuç olarak, belli bir kişiyi değil, güncel bir aktör üzerinden malum bir zihniyeti analiz etmek niyetindeyim.. Bu zihniyet, iç hizmet kanununa dayanarak seçilmiş hükümete darbe yapmayı, suç olarak değil; vazife olarak görüyor ki, asıl problem bu noktada düğümleniyor.. Bütün Kamu yönetimi değişen ve dönüşen şartlara göre yeniden yapılandırılırken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bundan hariç kalması düşünülemez, düşünülmemeli.. Bu nedenle, bu reforma esas teşkil edecek yasal düzenlemelerin acilen yapılması, kalıcı bir çözüm için en akılcı yol gibi görünüyor..
Dolayısıyla, isimlerle hiç işim olmaz, olmadı da şimdiye kadar… Üstünlüğün ya da alçaklığın, “isimle” “makamla” “ünvanla” değil; emekle, değerle ve ahlakla ölçülmesi gerektiğine inandım hep…
Bu itibarla, büyük resmin tamamına yönelik bir analiz ve okuma yapmaya çalıştım..Benim görüşümün isabetli olması ihtimali kadar; diğer görüşün de tamamen isabetsiz olmayabileceği ihtimalini akıldan çıkarmadan..
Bu uzun girizgâhtan sonra süreci değerlendirecek olursak;
Bir televizyon programında, ismini zikretmek istemediğim,“prof.” titrine malik bazı uzmanların yaptıkları yorumlar beni hayrete düşürdü..
Mealen şöyle diyorlardı: Böyle darbe teşebbüsü mü olur? Ne tank var ne tüfek..üstelik “emri altında 700 bin kişilik ordu” !
Bu sözlere karşılık şunu demek geliyor içimden: Ne yani, eskisi gibi radyoevini ele geçirip; bildiri mi okuyacaklardı?
Türkiye ve Dünya büyük bir değişim ve dönüşüm sürecini yaşıyor… eski yöntemler işe yaramıyor artık..
Elbette darbe yapma yöntemleri de değişti.. değişmek zorunda kaldı..
Türkiye, şehrinin caddelerinden tankların yürütülüp, insanlarının yüreklerine korku salınabilecek bir ülke değil artık..(umarım)
Bunu 27 Nisan e-muhtırasının ardından yaşanan süreçte çok net bir şekilde gördük ve yaşadık…(bu arada şunu da ifade etmek istiyorum..Eğer bir teşebbüs var ise, bence süreç, İlker Başbuğ’dan önceki27 Nisan e-muhtıra sahibi genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt döneminde başlamıştı ya da zirve yapmıştı.. Eğer adil bir yargılama yapılacak ise 2008 Ağustos öncesine ilişkin döneminde soruşturulması gerekir.)
Ama bazıları bunu görmemekte ısrar ettiler… ya da görmelerine rağmen şartları zorlamaya mecbur kaldılar, belki de mecbur bırakıldılar!
Soğuk savaş döneminde, düşman ülkelere karşı uygulanan psikolojik harp yöntemlerini, (özellikle medya ve dolaylı olarak da yargı mekanizmasını kullanmak suretiyle)sorumlu oldukları seçilmiş hükümete karşı, uygulamaya kalkacak kadar ileri gittiler..
Zira biliyorlardı ki; silah zoruyla ve göstere göstere, seçilmiş iktidarı alaşağı etmenin imkânı kalmamıştı..
Cinayetlerle, şehit cenazelerinde yaşanan protesto ve provakasyonlarla, Cumhuriyet mitingleriyle, kara propaganda yapan internet siteleriyle, dezenformasyonlarla..
Üretilmiş, düzmece ve manipülatif haberlerle..
Bir ortam hazırladılar kendilerince…
Gizli saklı buluştular..
Tenhalarda fısıldaştılar..
Havayı ısıttılar..
“Şartları olgunlaştırdılar”..
Amaçları; ölümü gösterip sıtmaya razı etmekti..
Bir köşe yazarının tabiriyle; ceketlerimizi zorla çıkartamayacaklarının farkındaydılar. Bunun için, bulunduğumuz ortamı ısıttılar ki; onların istediği gibi ceketlerimizi kendi rızamızla ya da mecbur kaldığımız için çıkartalım…
Son aşamada, “Yargı” topa girdi…
Evet “yargı”, büyük bir ustalıkla kendisine ikram edilen pası alarak, topu göğsünde yumuşattı.. yani her şey “legal” çerçevede yürüyordu ve kimse bu işin önünü alamıyordu..
Önceki aşamalarda üretilmiş düzmece ve manipülatif haberleri kopyalayıp yapıştırdı.. araya başka şeyler de karıştırdı..
Ve ortaya “karışık”, bir İddianame(!) servis etti..
Kapatma davasını açarak, altı pasın içinde voleyi çaktı…
Hem de “Yüce Türk Milleti” nin yarısının oy verdiği bir partiye açtı, kapatma davasını…
Neredeyse başarılı da olacaktı…
Top tam doksana gidiyordu ki; bir parmak uzandı, evet sadece bir parmak, ve golü çataldan çıkardı..
Biraltın parmak bütün oyunlarını bozdu..
Sadece bir oy farkla AK Parti kapatıl(a)madı…!
Ve tüm bunlara rağmen; hani nerde teşebbüs? diyorlar..
Ve “Yüce Türk Milletinin” iradesiyle seçilen bir hükümete karşı, illegal faaliyetlere girişmekle suçlanan şahısların,kendileriyle ilgili takdiri, “Yüce Türk Milletine” bırakması, ne hazindir..
Halbuki millet“takdirinin” ne olduğunu, yapılan her seçimde gösteriyor..
Evet sonunda gelinen noktada: Yüce Türk Milletine arz..!
Halbuki zannederdik ki, Sayın Komutana arz edilir sadece..
Zira Yüce Türk Milleti, yeri geldiği zaman orduevlerine bile alınmaz ve hatta kendisine bir tas yemek verilmezdi. Ne kadar liyakatli olursa olsun,(özellikle de başarılı olanları) sadece inancından ve ailesinden ötürü hak ettiği makama getirilmezdi..Evet O’nun yeri kapının eşiğiydi… içeri giremezdi!(bu söylenenler bir kaynağa dayanmakta olup, hariçten gazel okuma değildir. İsteyen İskender PALA’nın kapı yayınlarından çıkan İKİ DARBE ARASINDA isimli kitabına bakabilir.)
Suçluların, zalimlerin (hangi taraftan olurlarsa olsunlar) gözüne uyku girmesin !
Yüce Türk Milletiherşeyi gördü.. görüyor..
Kendi iradesiyle yaktığı (doğru/yanlış), demokrasi ışığının nasıl söndürülmek istendiğini; bu ışığın tek bir oyla söndürülmekten nasıl kurtulduğunu ve bu noktaya gelinceye kadar yaşanan manipülatif ve düzmece süreci..
Ve bunun buz gibi “darbeye teşebbüs” olduğunu !
Evet artık “maymun gözünü açtı” ! ve milletin figüran olduğu demokrasi oyunu sona erdi..!(Umarım aktörlerin değiştiği, ancak halkın gene “figüran” olduğu yeni bir demokrasi oyunu sahnelenmez!)
Tüm bunlara karşın, bazıları ise, hâlâ “maymun” rolünde..
“Üç Maymun” sinemalarda…
Seyredin !
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İÇ DENETİM SERENCÂMESİ!
4.06.2014 - EYLEMSİZLİK KURAMI
22.05.2014 - KAPI KAPANMADAN!
7.08.2013 - DENETİM BAHARI!
28.03.2013 - 659’la GELEN UZLAŞMA!
19.02.2013 - SÜLEYMAN’DAN HAKKIN ALIR KARINCA!
6.02.2013 - MÜSTESNA BÜROKRAT!
23.01.2013 - NECİP FAZIL’IN BEKLEDİĞİ GENÇLİK !
8.01.2013 - ŞÜPHELİ DENETÇİ VE ŞÂİBELİ DENETİM (!)
3.12.2012 - ZİFİRİ KARANLIĞA DOĞRU!
18.11.2012
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Arda demir
Yogurtlu fasulye corbasi.....