WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Ziya Alp

Ziya Alp
Ziya Alp
Tüm Yazıları
YENİ TİCARET KANUNU, “ŞİKE YASASI” GİBİ OLMASIN
17.01.2012

 

1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle 6102 sayılı yeni ticaret kanununun, önemli bir kısmı yürürlüğe girmiş olacak.

Şimdiden bazı tartışmalar gündeme gelmeye başladı..

Daha baştan şu kadarını söyleyeyim ki;  bence de düzenlemenin bazı maddeleri yeni baştan ele alınmalı..

Bunun için yasa yapıcılar, bahse konu kanunu yeniden gözden geçirip, sıkıntı doğurabilecek düzenlemeleri acilen revize etmeliler..

Kanuna gelince; kurumsal yönetim ilkeleri, şeffaflık, raporlama gibi unsurlar yeni yasanın temelini oluşturuyor. Düzenlemelerin önemli bir kısmı, bu unsurların ayrıntılarına, yaptırımlarına ve nasıl uygulanacağına ilişkin..

Ayrıca dikkat çeken diğer bir husus ise; yasayla birlikte, yönetimin sorumluluğunun ağırlaştırılıyor olması. Örneğinher hangi bir yönetim kurulu üyesi, şahsına yönelik bir suç iddiası olması durumunda, kusursuz olduğunu bizzat kendisi ispat etmek zorunda. Denetçilere yönelik suç isnadı durumunda ise, ispat külfeti suç isnadında bulunan kişi ya da kişilere ait..

İkinci kritik düzenleme; (sermaye taahhüdünden doğan borç hariç) ortağın şirketten borç almasının yasaklanıyor oluşu.. Böylece şirket kasası ile ortakların kasası kesin bir şekilde ayrıştırılıyor.. Bu şekilde oluşmuş, ortaklara ait mevcut borçlar ise yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl içinde tasfiye edilmek zorunda. Aksi halde adli para cezası öngörülüyor..

Aslında getirilen bu yasağın mantıklı bir gerekçesinin olduğunu söylemeliyiz. Buna göre; şirket kaynaklarının sosyal ve ekonomik potansiyeli arttıran yatırımlarda kullanılmak yerine, ortaklara aktarılmasının ve tabiki kayıt dışılığın önüne geçilmek isteniyor..

Evet bu madde çok ses getireceğe benziyor..

Zira ben bu yaşıma kadar, (özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından) ortaklar cari hesabını işletmeyen bir şirket duymadım !

Bu noktada büyük bir kesim mağdur(!) olabilir. Elbette ki bu alanda bir suiistimal (örtülü transfer v.s); ya da kaynak kullanma yetersizliği var ise; bu suiistimali ve etkinsizliği engellemeye dönük daha sıkı kurallar ve ağır cezalar getirilebilir.. Yıllık borçlanma miktarınaüst sınır getirilebilir. Yahut da borçlanmalara ilişkin faizlerin, mevduat faizine eşitlenmesi yönünde yeni ticaret kanununda bir düzenleme yapılabilir..

Ama ortakların şirketten borçlanmalarının önünü tamamen tıkayan bir düzenleme özellikle aile şirketi niteliği de olan küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından, iktisadi ve özellikle desiyasi(!) komplikasyonlara yol açabilir..

Yeni TTK’nın getirdiği önemli yeniliklerden birisi de,  tek ortaklı şirketlerin kurulmasının mümkün hale getirilmesi. Aynı şekilde yönetim kurulu da (pay sahibi olmak zorunlu değil)tek kişiden oluşturulabilecek.

Bilindiği gibi eski düzenlemeye göre anonim şirketlerin en az beş, limited şirketlerin ise iki ortakla kurulması gerekiyordu. Ancak yeni yasaya göre; tek kişi ile şirket kurabilme imkânı getiriliyor; ve bu tek kişilik şirketlerde karar alma yetkisi genel kurula bırakılıyor.. Halbuki KİT’ler de tek kişi ortaklığıdır ve karar alma yetkisi genel kurula değil yönetim kurulunaaittir.. Dolayısıyla böyle bir düzenlemenin hangi amaçla yapıldığının açıklanması şart…

Dikkat çekici diğer bir düzenlemeye göre ise; ayrım gözetilmeksizin tüm şirketler internet sitesi oluşturmak zorunda. Ve bu sitede şirketin faaliyetlerine ilişkin tüm bilgiler yer alacak.

Kanuni her türlü belge, ilan, değerleme raporları, yönetim kurulu açıklamaları, finansal tablolar, kanunen açıklanması gerekli ara tablolar, bilançolar, diğer finansal tablolar, yönetim kurulu başkanı ile üyelerine ve yöneticilere ödenen her türlü paralar, temsil ve seyahat giderleri, tazminatlar, sigortalar ve benzeri ödemeler, denetçi raporları v.s…

Birçok bilgi, rapor ve belge….

Bununla birlikte, şirkette görevli olup, görevine ilişkin olarak işin yada işletmenin sırlarını ifşa edenlere 1 yıla kadar hapis ve 300 güne kadar adli para cezası öngörülmüş..

Ancak, işin ya da işletmenin hangi bilgilerinin sır kapsamında olduğu açıklanmamış.. Yani hangi bilgi sır, hangi bilgi VUK’nun 5’inci maddesi kapsamında mahrem, olarak kabul edilecek, belli değil !

Evet bu noktada büyük bir boşluk söz konusu..

Hangi bilgi ticari sır (işletme sırrı) kapsamında değerlendirilecek?

Bu meçhul..

Acilen bu konuları aydınlığa kavuşturacak düzenlemelerin yapılması şart..

Denetim alanında da önemli değişiklikler ve yenilikler söz konusu..

Gerek muhasebe standartları gerekse de bağımsız denetim zorunluluğu açısından halka açık şirketler ile halka kapalı şirketler arasında bir ayrım gözetilmiyor.

Yani büyük, küçük hepsi bağımsız denetime tabi olacaklar. Tabi bu durum özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından büyük bir mali yük getirebilir..

Bununla birlikte, bağımsız denetimi gerçekleştireceklerin statüsü açısından ikili bir ayrıma gidilmiş. Buna göre; büyük ölçekli sermaye şirketleri sadece, ortakları YMM veya SMMM ünvanı taşıyan, bağımsız bir denetleme kuruluşu tarafından bağımsız denetime tabi tutulabilecek..

Diğer yandan, orta ve küçük ölçekli anonim ve limited şirketler ise; bir veya birden fazla YMM veya SMMM tarafından denetlenebilecekler.

Bağımsız denetime ilişkin hükümler, 2013 yılından itibaren yürürlüğe girecek..

Bağımsız denetime ilişkin standartlar ise, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu tarafından belirlenecek..

YMM ve SMMM meslek mensupları açısından önemli bir ayrıntı göze çarpıyor:

Yeni yasaya göre; bir şirketin tam tasdik vergi denetimini yapan yeminli mali müşaviri ile spk kapsamındaki bağımsız denetimini yapan denetim şirketi; aynı şirketin yeni yasa kapsamındaki bağımsız denetimini yapamayacak..!

Yani bahse konu bağımsız denetimi yapan kişi veya kuruluşun, denetimini yapacakları şirketle, başka bir hizmetten dolayı herhangi bir ilişkisinin olmaması gerekiyor..

Dolayısıyla, bağımsız denetime ilişkin düzenlemelerin; özellikle, YMM ve SMMM ünvanlı meslek mensuplarına önemli avantajlar sağlayacağı çok açık…

Son olarak tekrar söylemem gerekirse; yasanın bazı maddelerinin yeniden gözden geçirilerek revize edilmesinde büyük fayda var.. Aksi takdirde siyasi irade, oluşacak baskılar sebebiyle bir kez daha geri adım atmak durumunda kalabilir!

Elbette ki, çok kapsamlı bir yasayı kısa bir yazıda tümüyle değerlendirmek mümkün değil. Ancak bir fikir vermesi açısından ana hatları itibariyle bazı yasa maddelerini değerlendirmeye çalıştım..

Hatamız olduysa affola..

Son söz olarak şunu da söylemek isterim ki; umarım, bu kanunun akıbeti de, hiç uygulanmadan değiştirilmek zorunda kalınan 6250 sayılı yasanın (şike yasası)  akıbetine benzemez..


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Bilen

    Bilen

    10.09.2011 22:04

    Ben bilmeyan bilene de karismayan

Yazarlar

Haber İhbar