
05304670437
Ziya Alp
28.02.1997 sadece tarihten bir gün değil..
“28 Şubat”; hepimizin hayatında derin izler bırakan bir vakanın, oluş zamanıyla özdeşleşmiş adı…
Bendeniz genç bir üniversite öğrencisi olarak, maalesef bu sürecin üniversitelere olan bir kısımyansımalarına, yakından şahit olma şanssızlığına eriştim…
Özellikle başörtülü öğrencilerin bu tarihten itibaren derslere alınmayışı ve kapıdan çevrilmesi karşısında, insanlığımdan nasıl utandığımı anlatamam size..
İkna odalarında, yarım yamalak ta olsa bizim, yani halkın olandemokrasi’nin ve insan haklarınınköküne kibrit suyu dökülürken, “laiklik” bu haksızlığın gerekçesi yapılmıştı..
Yurtdışında okuma imkânı bulamayanlar; anne-babalarının boğazlarından kısarak biriktirdikleri paralarla dershanelere giderek, uykusuz gecelerde sabahlara kadar ders çalışarak, ter dökerek, streslere girerek kazandıkları, analarının ak sütü gibi helal olan üniversite eğitimlerini bırakmak zorunda kalırlarken; bazıları ise “vebalı” muamelesi görmek uğruna ve tüm zorluklara rağmen, okumaya karar vermişlerdi..
Okumaya ya da okuldan ayrılmaya ilişkin kararlarını verirlerken, kim bilir kaç geceyi uykusuz geçirmişler, ne kadar üzülmüşlerdi..
Analarının ak sütü gibi helal olan okuma hakları, analarından emdikleri süt burunlarından getirilerek haram edilmişti onlara.. !
Bilmiyorum onlara bu adaletsizliği, haksızlığı reva görenler acaba hiç vicdan azabı duydular mı ? bir kez olsun uykuları kaçtı mı ?
Neyse onları çok fazla anıp tadımızı kaçırmayalım; zaten en büyük hakim olan zaman, onlar hakkındaki hükmünü çoktan verdi bile..
Aslında başka bir yönüne vurgu yapmak istiyorum 28 Şubat’ın..
Az çok ülkenin gidişatını takip eden herkesin bildiği gibi; bu darbenin, Refahyol hükümetinin bazı politikalarından rahatsız olan dünyanın süper gücü ya da güçleri tarafından desteklendiğine ya da en azından bu darbeye izin verildiğine dair zımni bir kabul oluşmuştu kamuoyunda..
Ancak, bildiğim kadarıyla somut ve kesin deliller ortaya konamamıştı..(ABD Büyükelçiliğinden geldiği iddia edilen kripto haricinde)
Bununla birlikte, sanırım biraz sonra anlatacağım husus şu ana kadar yazılı ve görsel basında hiç yer almadı; değerlendirilmedi.
Gözlerden ve dikkatlerden kaçtı..
Şimdi bu karanlıkta kalmış konuyu gün yüzüne çıkarmaya çalışalım...
Ama önce sizi Özal dönemine götürmek istiyorum..
Turgut Özal kendi döneminde Türk Sinemasını destekleyen önemli adımlar atmıştı..
Sinema salonlarında belirli sayıda Türk filmi oynatılması lehinde bir takım zorunluluklar getirilmişti, ya da getirilmek istenmişti, hatırlayabildiğim kadarıyla..
Bu adımların ardından, ABD Başkanı George Bush aramıştı Özal’ı..
Süper güç ABD’nin Başkanı; Özal’ın Türk Sinemasının lehine aldığı ya da almayı planladığı bazı tedbirlerin askıya alınmasını, zira Amerikan Sinemasının bundan zarar göreceğini ifade etmişti, telefonda…
Bu olay medyada da yer almıştı..
O günlerde hayretle karşılamıştım bu olayı..
Küçücük aklıma sığıştıramamıştım..
Koskoca ABD Başkanı’nın Türk Sinemasıyla ne gibi bir derdi olabilirdi ki..?
Dünyanın dertleri bitmişti de, sıra Yeşilçam’a mı gelmişti..?!
Elbette ki, dertleri başkaydı..
Gerçek olan şu ki; bir milleti elde etmenin iki yöntemi vardır… ya savaş meydanında kazanarak mağlup ülkeyi işgal edersiniz; ya da o milleti, kültürel emperyalizm yoluyla mankurtlaştırarak, kalb ve kafalarını esir alarak, kendinize kayıtsız şartsız bağımlı kılarsınız..
İşte sinema, maalesef bu ikinci yöntemin bir aracı olarak kullanılıyordu günümüzde..
Bu yüzden sinema küresel düzeyde çok önemliydi..
Bu hususu aklınızın bir köşesinde tutun… ve şimdi okuyacaklarınıza dikkat kesilin !
Tarih Aralık 1997…
28 Şubat sürecinin içinde bulunduğu yıl henüz bitmemiş.
“Görüntü itibariyle”, hükümetin başında Mesut Yılmazvar..
Hani şu bir medya patronunun kendisini çizgili pijamayla karşıladığı “siyasetçi”(!)…
Bakanlar Kurulunda alelacele bir karar alınıyor soğuk bir kış günü… yangından mal kaçırır gibi..
Ekonomiden sorumlu devlet bakanı Güneş Taner’in tam da ABD’ye gittiği gün !
16.12.1997 tarih ve 23202 sayılı Resmi Gazetede bir Bakanlar Kurulu Kararı yayınlanıyor..97/10349 sayılı
Ülke, binyıl süreceği söylenen bir sürecin estirdiği rüzgarların önünde, fındıkkabuğu misali sürüklenirken….
İnsanlar mağdur ve öfkeli.. ama aynı zamanda, korku içinde..
Gelecek belirsiz, muhtemel krizler kapıda..
Ve bu kritik ve anormal atmosferde, Bakanlar Kurulu toplanıyor, sinema salonlarında gerçekleştirilen film gösterimlerinden alınan Eğlence Vergisi oranlarının tespiti için..
Böyle bir dönemde, sanki bütün sorunlarımız bitmiş de, sıra “Eğlence”ye gelmiş gibi..
Evet sıkı durun…!
Bu kararla birlikte; yerli film gösterimleri için, % 0 olan vergi, % 10’a çıkarılıyor..
Yani bundan önce Türk filmlerinin gösteriminden eğlence vergisi alınmazken; %10 oranında yeni bir vergi getiriliyor bu kararla birlikte..
Daha bitmedi..
Aynı zamanda, yabancı film gösterimlerinden alınan % 25 oranındaki eğlence vergisi, % 10’a indiriliyor..
Ve şimdi yazının başlarında belirttiğim, Turgut Özal ile George Bush arasındaki telefon görüşmesini hatırlayın..
Ve yapılan bu düzenlemenin zamanlamasına dikkat edin…!
!!!
Buradan anlıyoruz ki; yıllar önce gerçekleşen bir telefon görüşmesinde, “rica” şeklinde beliren genel bir temenni, yıllar sonra ve “şartlar olgunlaştığında” bambaşka bir bağlamda bakanlar kurulu kararı şeklinde, somut ve özel gerçeklere dönüşebiliyor. Bu tenakuz gibi görünen tablo aslında olayların kendisinden değil, bizim bu olayları algılayış şeklimizden kaynaklanıyor.
Bu algı sorunu; “Büyük”lerin, “süper”lerin ricasını, gerçekten de bir rica ve temenni şeklinde algılamaktan kaynaklanan bir yanılsama.. Ya da herkesi kendimiz gibi balık hafızalı ve günü birlik yaşayanlar olarak görme yanlışlığı..
Tabiî ki böyle bir yanılsama veya gerçeklerin üzerinden zamanın geçmesiyle onları unutmuş/unutturmuş gibi yapma stratejisi, muhtemel tehlikelere ve emrivakilere karşı alınması gereken köklü tedbirlerin zamanında ve gerektiği gibi alınmasının önündeki en büyük engel.
Bundan dolayıdır ki, yıllar öncesinde bir telefon görüşmesinde dile getirilen bir “rica”yı, zamanı geldiğinde “emir” frekansında bir gerçek olarak yerine getirmek mecburiyetinde kalıyoruz..
Umarım gelecek günlerde, aynı algı hatasını ya da sorunları halının altına süpürerek, gözden kaçırarak uyguladığımız günü kurtarma stratejisini, başka meseleler temelinde de tekrarlamaz, daha tedbirli, planlı ve akılcı oluruz..aksi takdirde güzel ülkemizin, farklı düzlemlerde daha çok “şubat”lar görme ihtimali olabilir.
Evet sonuç olarak, bu bakanlar kurulu kararı, adeta bir turnusol kağıdı gibi bazı odakların asıl niyetlerinin ne olduğunu ve bizlerin de bu odakların niyetleri ve eylemleri karşısında ne kadar unutkan, manipülasyona ve aldatılmaya açık ve günübirlik yaşayan insanlar haline geldiğimizi gösteriyor…
Ve son olarak şunları söylemek geliyor içimden;
Sen neymişsin be 28 Şubat ! Nelere kâdirmişsin böyle.. o kısacık boyun, ve buz gibi yüzünle..
Meğer kimlerin “Eğlence”si ve oyuncağı yapmışsın bu milleti..!
“28 kere”maşaallah…
Oldu da bitti ?! İnşallah…!
Not:(31.12.2004 tarihinde ise farklı oranlar yürürlüğe koyulmuş. Şu an itibariyle, yerli film gösterimleri için % 20; yabancı film gösterimleri için ise; % 50 vergi alınıyor.)
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İÇ DENETİM SERENCÂMESİ!
4.06.2014 - EYLEMSİZLİK KURAMI
22.05.2014 - KAPI KAPANMADAN!
7.08.2013 - DENETİM BAHARI!
28.03.2013 - 659’la GELEN UZLAŞMA!
19.02.2013 - SÜLEYMAN’DAN HAKKIN ALIR KARINCA!
6.02.2013 - MÜSTESNA BÜROKRAT!
23.01.2013 - NECİP FAZIL’IN BEKLEDİĞİ GENÇLİK !
8.01.2013 - ŞÜPHELİ DENETÇİ VE ŞÂİBELİ DENETİM (!)
3.12.2012 - ZİFİRİ KARANLIĞA DOĞRU!
18.11.2012
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
AYHAN
BOLULU ZENGİNLERİN YATIRIM YAPMAYIP BANKADAKİ PARASI MEŞHUR. KANITI BOLUDAKİ BANKALARI SAYALIM ...