WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Ziya Alp

Ziya Alp
Ziya Alp
Tüm Yazıları
KELEBEK ETKİSİ!
22.05.2012

 

 

 

Günümüz reel politiğini dikkate aldığımızda, tamamıyla bağımsız bir dış politika izlenemeyeceği gibi, uluslararası sistem içinde birbirlerine eklemlenmiş olandevlet içi aktörlerin, dış dinamiklerden etkilenmemesi de mümkün değildir.Dolayısıyla önemli olan etkileşimin varlığı değil, düzeyi ve dengesidir.

Bu karşılıklı etkileşimin dengesi ise, devlet aygıtının kendi kurumlarını ne kadar sağlıklı ve güçlü kılabileceğine ilişkin bir meseledir. Yani eğer siz sağlıklı bir bünyeye sahipseniz, dışarıdan gelecek olan olumsuz tesirler karşısında sağlam durursunuz. Diğer yandan gücünüzün düzeyi ise, uluslararası aktörlerle olankarşılıklı ilişkilerinizin, eşitler arası bir etkileşim ya da diyet ödeme ekseninde bir emre itaat ilişkisi olup olmayacağını belirler. Bu nedenledir ki; herhangi bir devletpolitikasını kurar ya da uygularken, küresel ve yerel güç dengelerini gözetmenin,akıllı bir diplomasının en temel unsuru olduğunun unutulmaması gerekir.

Bu durumu denetim politikalarının oluşturulması açısından da düşünebiliriz.Elbette ki; devlet yönetiminin otokontrol yapabilmesini sağlayacak denetim mekanizmalarının oluşturulması, iç ve dış dinamiklerin dengeli etkileşimi açısından zorunludur(Bununla birlikte oluşturulacak denetim mekanizmasının omurgası, her ülkenin kendi bürokratik yapısı, tarihi geçmişi, tecrübesi ve gelecek perspektifi dikkate alınarak oluşturulmalıdır.)

Bu bağlamda, 5018 sayılı yasa ile birlikte çok yıllı bütçeleme, stratejik planlama, performans esaslı bütçeleme, iç kontrol, tahakkuk esaslı muhasebe ve son olarak iç denetim kavramları kamu mali yönetiminin gündemine yerleşmiştir..

Özellikle iç denetim sisteminin getirdiği en önemli yenilik; önceden belirlenmiş ve uluslararası sistemde kabul görmüş standartların, denetim uygulamasına esas teşkil etmesidir. Yani iç denetim uygulaması bu standartlara göre gerçekleştirilecek ve performans değerlendirmesi de buna göre yapılacaktır.

Yeni anlayış, sadece geleneksel uygulamaları değil, uluslararası örgütlerin kabul ettiği norm ve standartların yer aldığı çeşitli resmi belgeleri, raporları ve bu belgelerde yer alan resmi kuralları da esas almaktadır.

Kağıt üzerinde durum böyle olmakla birlikte uygulamada her şeyin yolunda gittiğini söyleyebilmek aşırı iyimser olmayı gerektirir zannediyorum..

Şöyle ki; resmi kurallar, siyasi bir irade ve hukuki bir süreç neticesinde kolaylıkla kamu politikası haline gelebilir ve uygulama imkânına kavuşabilir. Halbuki,kültürel kurallargelenekler, alışkanlıklar ve yaygın uygulamalar çabucak ve kolaylıkla bir kamu politikası haline gelemez ve zaman içinde değişse bile, bu kuralların gelişimini belli bir yöne kanalize çok zordur.

Dolayısıyla denetim sistemine ve uygulamalarına bir takım resmi ve zorunlu standartlar, kurallar getiren iç denetim, mali politikaları doğrudan ve daha kolay etkileyebilir. Ancak, geleneksel denetim anlayışını besleyen kültürel kurallar ve teamüllerin değiştirilmesi, revize edilmesi, reforma tabi tutulması, değişim ve dönüşüme ayak uydurması işi ise oldukça netameli bir konudur. Kuşkusuz köklü bir değişim sadece resmi kurallar üzerinden sonuca ulaştırılamaz.

Meseleye daha yukardan ve global düzeyde bakacak olursak; önümüzdeki dönemde muhtemeldir ki, özellikle 11 Eylül sonrası güvenlik bağlamında ortaya çıkan birçok problemin, çok daha fazla gündeme geleceği bir süreç yaşanacak. Bu anlamda, Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne üye olması, ABD ile AB arasındaki dengeler, terör sorunları, gelişmekte olan ülkelerin sebep olduğu ekonomik ve siyasi sorunlar, göçler, Balkanlar-Ortadoğu ve Kafkasya’nın güvenlik zaafına yol açması gibi küresel sorunlar, daha güçlü ve adil bir devlet aygıtını gerektiriyor.

İşte bunu sağlamak adına, siyasetin ve devletin saydam olması, hesap verebilir bir yapının kurulması, sivil toplumun politika oluşturma sürecine katılması gibi unsurların, devletlerin kurumsal yapısına yansıtılması hayati bir öneme sahiptir.Zira, özellikle dış politika bağlamında küresel ve uluslararası sorunlarla baş edebilmek için gerekli olan demokratik meşruiyetin zemini ancak bu şekildesağlanabilir.

Bunu yaparken de, özellikle Avrupa Birliği gibi aktörlerin özellikle kamu yönetimi ve denetim sistemine ilişkin bazı ikircikli politikalarını da gözden kaçırmamamız ve üzerinde düşünmemiz gerekir.

Örneğin; AB, 2001 yılına kadar “en iyi denetim sisteminin her ülkenin kendi tarihine, kültürel yapılarına ve birikimlerine en uygun sistem olduğu” değerlendirmesinde bulunmaktaydı.  Ancak genişleme süreci içinde yeni ve aday ülkelere, çekirdek AB üye ülkelerinin denetim modeli olan Kıta Avrupası denetim modelini değil; yöneticiye ve özel şirketlerin paralı denetimini esas alan Anglo-Sakson (Kuzey Modeli) denetim modelini şart koşmaya başladı.

Dolayısıyla bu şekilde, siyasal ve ekonomik/teknik alanın birbirinden tamamen ayrıldığı, birbirlerine müdahalede bulunamadıkları parçalı bir yapının temellerinin atılmakta olduğu ya da en azından nihai aşamada böyle bir tablonunmeydana gelebileceği ihtimalinin yabana atılmaması gerekir.

Şu unutulmamalıdır ki; üniter ve merkezi sisteme sahip bir devlet aygıtının,denetim sistemi üzerinden bu tür yapısal bir değişikliğe uğratılması, tıpkı kelebek etkisi teorisinde olduğu gibi devlet yapısının ve felsefesinin de zaman içinde evrilmeksuretiyle değişmesini netice verebilir.

Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır. Edward N. Lorenz'inçalışmalarından biri olan Kaos Teorisi ile ilgilidir. Daha sonralarda hava durumuyla ile ilgili verdiği şu örnek ile ünlenmiştir. "Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir. Farklı bir örnekle bu, bir kelebeğin kanat çırpması, Dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir."

Yani, merkezi siyasi iktidarın ekonomik yapıya hukuksal ve sistematiketkisinin giderek zayıfladığı, denetimin bağımsız, tarafsız ve güçlü bir odak olmaktanuzaklaşarak salt ekonomik çıkarların gözetildiği bir yapının etkisi altına girme ihtimalinin baş gösterdiği, yerel yönetimlere daha fazla iktidar verildiği böyle biranlayışın, ister istemez siyasi yapıda da değişimlere yol açabileceği ihtimali gözden kaçırılmamalıdır.

Tam da bu aşamada, özellikle kamu yönetimi ve hukuk konusunda çalışan akademisyenlere büyük görevler düşmektedir. Bu bağlamda, genel olarak ekonominin özelde de denetimin yapısının değişime uğradığı böyle bir sürecin, devletin temel yapısı üzerinde meydana getirebileceği değişikliklerin derinlemesine analiz edilmesi, memleketimizin hayrına olacaktır…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Seda Acar

    Seda Acar

    20.10.2011 15:13

    harbiden ne kardeşiliginden bahsediyosunuz yaaa oturduğunuz yerden tuzunuz kuru tabi güzel yazıyosunuz önce oraya gidip bir yaşayın onların içinde bir kalın bakalım onlar sizin saçma kardeşlik fikirlerinize nasıl cevap verecekler.biraz gerçekleri görün polyanacılık oynayacak yaşta değiliz.

Yazarlar

Haber İhbar