WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Ziya Alp

Ziya Alp
Ziya Alp
Tüm Yazıları
NELER OLUYOR BİZE !
20.09.2012



Bazen yazı yazmayı normal doğuma benzetirim..

 

Ikınma, sıkınma, sancı, ağrı…..

 

Önce beyin sancıları ve karın ağrıları, sonra yazılan ama beğenilmeyen cümlelerin yarattığı hayal kırıklığı…

 

Adeta doğacak bebeğinizi bekler gibi hasretle beklediğiniz, ama bir türlü içinizden çıkartamadığınız kelimeler, cümleler..

 

Ve bir türlü sözcüklere dönüştüremediğiniz imgeler, duygular, düşünceler, hayaller, ümitler, tasavvurlar…

 

İşte böyle zamanlarda Akif’in dediği gibi demek gelir içimden:

 

Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım!

 

Evet bazen, kalbiniz ses vermez.. yüz kere gitseniz de kapısına, ve ısrarla vursanız da kapısının tokmağına..

 

Eşiğinden içeri sokmaz sizi.. ağlasanızdasızlasanızda..

 

Ama yine de dayanamaz acır halinize, ve belki bir yudum su verir.. 

çektiğiniz ıstırabın hatırına

 

Ve sonra inceden ve derinden bir ses gelir gönlünüze bir rüzgarın ıslığını andıran.. 

 

Derken dökülüverir sözcükler kaleminizden, rahmet yüklü bulutlardan dökülen damlalar gibi..

 

Yıkanır bütün benliğiniz yağmurda ıslanan toprak misali..

 

Her şeye rağmen yazınızın yayınlanması ise sanki çocuğunuzun okul gösterisinde insanların karşısına çıkıp hünerlerini göstermesi gibi bir şey..

 

Özene bezene hazırlanan bir okul çocuğunun heyecanı içinde görücüye çıkan yazılar…

 

Evet, bazen yazmak, hadiseler karşısında eli kolu bağlı oturmanın verdiği acıyı, sıkıntıyı, pişmanlığı bir nebze olsun hafifletmenin en kalıcı ve kestirme yolu..

 

Bir açıdan hayatın anlamı…

 

Hissettiğiniz ve yansıttığınız duygu ve düşüncelerin başka insanların gönüllerinde, kalplerinde, beyin hücrelerinde gezinip durmasının verdiği huzur ve sükûnet duygusu..

 

Aynı duygu ve düşüncede buluşma, bir ve beraber olma.. zamanla ben’in, sen’in, bizim, sizin,hasılı bütün zamirlerin yok olmaya başlaması..

 

Yükseğe çıktıkça bütün aidiyetlerin, etnisitelerin, farklılıkların ortadan kaybolması ve her şeyin bir şeye dönüşmesi..

 

Şimdi tam da her şeyin bir şeye dönüşmesinin zamanı diye düşünüyorum.. 

bu çetrefilli ve darvakitlerde..

 

Zira kendi içimizde mücadeleye başlarsak, ayrılırsak, bölünürsek ve soğursa yüreklerimiz birbirimize karşı.. gücümüz gidecek ve milletçe kaybedeceğiz..

 

Tam da bunun için..

 

Bırakmalı çekişmeyi, atışmayı, dövüşmeyi artık..

 

Nedir bu kavga, bu kin, bu düşmanlık..

 

Nasıl düştük, zirvelerde dolaşırken bu karanlık çukura..

 

Ne oldu asırlar süren kardeşliğimize, dostluğumuza..

 

Sırt sırta savaşmadık mı? Çanakkale’de Galiçya’da

Kendine gel artık, bırak ayrıyı gayrıyı.. beni, seni, şunu, bunu..

 

Bir tek “O” kalsın geriye günlerden, ve günlerden geriye kalan bir tek “O” olsun bizim için..

O”nun kaleminin mürekkebi olmak varken..

 

Ve derya olmak varken ne diye damlalıkta ısrar etmek..

 

Bırak damlalığı, küçüklüğü, ayrılığı, gayrılığı.. birleş, bütünleş, büyük ol..!

 

Derya ol.. karış okyanuslara, barındır sadrında bin bir canı..

 

Bana, sana, bize, size, onlara ne gerek var ki?

 

Zaten her şey O”nun tecellisi değil mi?


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar