
05304670437
Ziya Alp
Sayıştay’lar kurulmadan evvel, bütçe hakkına sahip olan parlamentolar, verdikleri izin ve yetkilerin yerli yerince kullanılıp kullanılmadığını doğrudan kontrol etmekle yükümlüydüler. Tarihsel süreç içinde kamusal faaliyetlerin artışı ve kompleks hale gelmesiyle birlikte, parlamento adına denetim yapabilecek uzman bir kuruluş ihtiyacı ortaya çıkmış ve böylece Sayıştay adı verilen kurumlar oluşturulmaya başlanmıştır.
19.yüzyılda başlayan yenileşme hareketleri çerçevesinde Padişah Abdülaziz’in 29 Mayıs 1862 tarihli “irade-i Seniyye”si ile kurulmuş olan Sayıştay’ın ilk başkanlığına Evkaf Nazırı ünlü devlet adamı Ahmet Vefik Paşa getirilmiştir. İlk kuruluş statüsü bir nizamname olan Sayıştay 1876 Anayasasında yer alarak anayasal bir kuruluş haline gelmiştir.
1982 Anayasasının 160’ıncı maddesine göre Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetleyen ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlayan ve kanunlarla kendisine verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapan bir kuruluş olarak görevini sürdürmektedir. Yine aynı maddeye göre mahalli idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması da Sayıştay tarafından yapılmaktadır.
Bilindiği üzere geçen yılın aralık ayında 03.12.2010 tarih ve 6085 sayılı Sayıştay Kanununun yürürlüğe girmesiyle birlikte, kamu yönetimi denetimi açısından farklı bir dönem açılmış oldu.
Bu münasebetle, güvendiğim bir arkadaşımın geçenlerde bana aktardığı ilginç bir hadiseyi sizlerle paylaşmak istiyorum: CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında kendisine sorulan bir soru üzerine, konuyu Sayıştay’a getirmiş ve hükümetin, Sayıştay’ın performans denetimi yapma yetkisini kaldırdığını; yeni kanunda Sayıştay’ın performans denetimi yapma yetkisinin bulunmadığını dile getiren, aşağı yukarı bu mealde sözler sarf etmiş. Bu sözleri duyunca oldukça şaşırdım ve birkaç kez daha olayı teyit ettirme ihtiyacı duydum. Çünkü bildiğim kadarıyla performans yetkisinin Sayıştay’ın elinden alınması bir yana, yeni kanunla birlikte bu yetki Sayıştay’a verilmiş durumdaydı. Mevzuyu istişare ettiğim, bana bu olayı aktaran arkadaşım da bu fikirdeydi. Bunun üzerine, 03.12.2010 tarih ve 6085 sayılı yeni Sayıştay kanunu incelemeye başladım.
Kanun’un 36’ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre; Sayıştay’a performans denetimi yapmak yetkisi de verilmiştir. Bu denetim, hesap verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergelerle ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi suretiyle yerine getirilecektir. Yani performans denetimi, kamu idarelerince belirlenen hedef ve göstergelere ulaşılma seviyesini ölçmek anlamına gelmektedir.Evet tahmin ettiğimiz gibi Sayıştay’a, yeni kanunla birlikte 5018 sayılı Kanunla uyumu sağlamak adına böyle bir yetkinin verildiği açıktı. Ama benim dikkatimi çeken başka bir şey oldu: Aynı Kanun’un “Sorumlular ve Sorumluluk Halleri” başlıklı 7’nci maddesinin altıncı bendine göre; Sayıştay tarafından gerçekleştirilecek performans denetimleri mali ve hukuki sorumluluk doğurmayacaktı. Yani yapılacak performans denetimlerinin kanun çerçevesinde herhangi bir mali ve hukuki yaptırımı yoktu.
Meselenin bamteli tam da burasıdır, diye düşünüyorum. Zira yaptırımsız bir denetimin, ne kadar etkili, sorun çözücü ve yararlı olacağı tamamen belirsizdir. Öyle gözükmektedir ki, Sayıştay’a performans denetimi yapma yetkisi veren bu değişiklik, yüzeysel, şekilsel ve kamuoyuna verilmek istenen mesaj açısından da imaja yönelik bir adım olmuştur. Hedeflenen performans seviyesi açısından, belirli standartlara ve kriterlere uygunluğun herhangi bir yaptırıma bağlanmaması ve bu ölçütlere uymaları beklenen makamların herhangi bir sorumluluğunun bulunmaması; kurumların ve bu kurumları yönetmekle görevli yönetici ve personelin performanslarını olumlu yönde etkilemeyecektir. En azından başlangıç olarak “uyarma” veya “mühlet verme” şeklinde bile olsa, bu tür yaptırımların uygulanması, önceden tespit edilmiş standartlara ve belirli kriterlere uyum isteği açısından muhakkak yararlı olacaktır.
Elbette ki, Hesap Uzmanı kökenli, ülkemizin en eski ve köklü partisinin genel başkanı ve ülkeyi yönetmeye talip olan bir kişinin, ulusal yayın yapan bir televizyon kanalında, milyonların gözü önünde bariz bir şekilde, eskilerin tabiriyle “hilaf-ı vâki” beyanda bulunması düşünülemez; ya da en azından ben böyle olmasını ülkemizin geleceği açısından temenni ederim. Ümit ediyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun anlatmak istediği; Sayıştay’a böyle bir yetkinin verilip verilmediği değil; bu yetkinin herhangi bir mali ve hukuki yaptırımla desteklenmemiş olduğu konusudur.
Evet, gerçekten de üzerinde durulması gereken husus, yeni Sayıştay Kanununda düzenlenen performans denetimi yapma yetkisinin her hangi bir mali ve hukuki sorumluluk doğurmamasıdır. Şüphesiz ki, değerli yasa yapıcılar ve yüksek bürokratlar, orta ve uzun vadede mali ve hukuki sorumluluk getiren düzenlemeler konusunda da girişimlerde bulunacaklardır. Aksi takdirde yaptırımlarla desteklenmemiş yetkilerin, “dostlar alış verişte görsünler” kabilinden olmaktan öte bir anlam ifade etmeyeceği açıktır. Ve işte o zaman sormamız gereken soru şu olacaktır: Sayıştay’ın performansı yerinde mi ?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İÇ DENETİM SERENCÂMESİ!
4.06.2014 - EYLEMSİZLİK KURAMI
22.05.2014 - KAPI KAPANMADAN!
7.08.2013 - DENETİM BAHARI!
28.03.2013 - 659’la GELEN UZLAŞMA!
19.02.2013 - SÜLEYMAN’DAN HAKKIN ALIR KARINCA!
6.02.2013 - MÜSTESNA BÜROKRAT!
23.01.2013 - NECİP FAZIL’IN BEKLEDİĞİ GENÇLİK !
8.01.2013 - ŞÜPHELİ DENETÇİ VE ŞÂİBELİ DENETİM (!)
3.12.2012 - ZİFİRİ KARANLIĞA DOĞRU!
18.11.2012
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
ahmet bayram
bu olan olaylar artık şu anda varlığını devam ettirmek için her türlü vahşeti yapan zihniyet için son olduğunu gösterir ki eceli gelen köpek cami duvarına işer zafer inananlarındur ve zafer yakındır inşallah