WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Ziya Alp

Ziya Alp
Ziya Alp
Tüm Yazıları
KİRLİ İLİŞKİLER !
24.01.2011

Atalar ne güzel söylemiş: “Et Kokarsa Tuz Var, Tuz Kokarsa Ne Var ?” Şüphesiz ki kamuda tuza karşılık gelen işlev denetime ve denetim elemanına aittir. Bunun için denetim mekanizmasının asla bozulmaması gerekir. Bu anlamda iyi niyetli ve yapıcı eleştirilerin dikkate alınarak değerlendirilmesi çok önemlidir. Ancak maalesef, neredeyse hepimiz “eleştiri”yi, kendi varlığımıza yapılmış bir saldırı olarak değerlendiririz. Zira günümüzde “ego”lar tavan yapmıştır. Ve herkes kendince bir sultandır ki; sultan eleştirilmez, hikmetinden sual olunmaz (!)

Lafı eğip bükmeye hiç gerek yok. Bir insan kendisini eleştirebildiği kadar insandır; ve bir kurum kendisini eleştirebilen mensuplarının mevcudiyeti kadar sağlamdır. Elbette ki iyi niyetle, yapıcı, yerli yerince ve edebiyle eleştirmek kaydıyla; zira üslûp sahibi olamayanlar, edep sahibi olamazlar. Neticede, eğer bu eleştiri kültürünü oluşturamazsak; çocuklara tecavüz eden “sapık” papazları, “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla gizlemeye çalışan Vatikan zihniyetinden bir farkımız kalmaz. 

Eleştiriler elbette bütün bir denetim camiasına yönelik olamaz. Hata yapan eleştirilir. Elbette bir kesime mensup olanlar, söz ve eylemleriyle camialarının imajını zedeleyebilirler; ancak bireysel hataların, kişinin bir parçası olduğu ya da öyle olduğunu iddia ettiği camialarını bağlamaması gerekir. Suç ve cezaların şahsiliği prensibi bunu gerektirir. Bununla birlikte imaj ve prestij devrinde yaşadığımız da inkâr edilemez bir olgudur.  Bir kişinin yaptığı yanlış, ne yazık ki çoğu zaman kişinin mensubu olduğu gruba, toplumsal kesime, millete v.s mâledilmektedir. İşte bunun için, özellikle kamu yönetiminin önemli makamlarını işgal eden kişilerin söz ve eylemlerine çok daha fazla dikkat etmeleri gerekir. Zira onların yaptıkları en ufak bir yanlış, sadece kendilerini değil belki yüzlerce belki binlerce insanı da mağdur etmekte; zor durumda bırakabilmektedir.

Hiç unutmam, mesleğe ilk başladığım yıllarda kıdemli bir “üstadımız” bize şunları söylemişti: Bir denetim elemanı, turneye gidildiği zaman üstadından erken kalkar, her daim hazır bulunur ve itaat eder. Toplum içinde hal ve hareketlerine dikkat eder. Ve hatta sokakta, insanların içinde elinde simit yürüyemez. Ayrıca şu öğütlerimi de dikkate alırsanız mesleki yaşamınızda çok rahat edersiniz: Mükelleflerle ilişkilerinizde çok dikkatli olun, yemek davetlerini kabul etmeyin. Belki en fazla çay ikramlarını kabul edin; ancak şunu da bilin ki bazen içtiğiniz bir çay bile tiynetsiz insanlarca başınıza kakılabilir ve dedikodunuz yapılabilir. Bunun için bu tür şeylere karşı her zaman teyakkuzda bulunun ve denetleyeceğiniz mükellefi çok iyi tartın, tanıyın ve ona göre muamelede bulunun.. Denetim elemanı vasfı ayrı bir karakter gerektirir. Bu sebeble bizler, kurula giren yardımcıların kişiliklerini yıkar, ortadan kaldırır; yerine denetim elemanı kişiliği ve karakterini kurarız !

Bu cümleleri şaşkınlıkla karşıladığınıza adım gibi eminim. Zira ben de bu sözleri ilk duyduğumda çok şaşırmış ve biraz da endişeyle “nereye düştük böyle !” diye aklımdan geçirmiştim. Esasen, diğer kamu örgütlerinde olduğu gibi, denetim bürokrasisi de Osmanlı’dan tevarüs edilmiştir. Elbette ki bu nasihatler belli bir dönemin ve anlayışın izlerini taşımaktadır. Ancak bizim buradan çıkarmamız gereken esaslı bir ders vardır: Her insan, işgal ettiği makamı temsil ederken sadece kendini değil mensubu bulunduğu cemiyeti de düşünmeli ve azami hassasiyet göstermeli; ahlâki değerlere önem vererek etik dışı söz ve eylemlerden şiddetle kaçınmalıdır.

Fakat ne yazık ki “çürük elma”lar her yerde bulunmaktadır. Önemli olan bu çürümeye yol açan sebepleri izale etmek ve çürümeyi asgari seviyede tutmaktır.

Kamuda görev yapan bazı denetim elemanlarının, özel sektör firmalarıyla, etik olmayan bir ilişki içinde oldukları konusu; her ne kadar yüksek sesle dile getirilmese bile özellikle denetim elemanları nezdinde bilinen ve kabul edilen bir gerçektir. Belli bir süre kamu da çalışarak tecrübe edindikten sonra, dudak uçuklatan rakamlarla özel şirketlere transfer olma şeklinde ortaya çıkan tablo, elbette ki sorgulanması gereken bir ilişki biçimini resmetmektedir.

Devletle işi olan, ihalelere katılan, yüksek tutarlı vergi iadeleri alma durumu söz konusu olan ve dolayısıyla bunlara yönelik süreçleri kolaylaştırmak (!) yoluyla denetim açısından kendisini garanti altına almak isteyen sermaye sahipleri, denetim elemanlarını bürokrasideki nüfuzlarından ve kredilerinden yararlanmak amacıyla istihdam etmek istemektedirler. Denetim sistemine ilişkin mevcut personel rejimi ve bürokratik yapı da, bazı denetim elemanlarının siyaset ve piyasa aktörleriyle kişisel menfaatleri doğrultusunda kirli ve etik dışı ilişkiler kurabilmelerinin yolunu açmaktadır.

Elbette yapılan bu değerlendirmeler, özel sektöre geçen bütün denetim elemanlarına şamil değildir. Görevini layıkıyla yapan ve meşru yollarla özel sektörde çalışmayı tercih etmiş nice değerli denetim elemanının olduğunu da kabul etmek gerekir. Bilgi ve tecrübeleriyle piyasa aktörlerini doğru bir şekilde yönlendiren ve onlara rehberlik eden bir anlayış elbette bizim eleştirilerimizin dışındadır. Bizim eleştiri oklarımız, görevini kötüye kullanmak suretiyle denetlediği firmayı kayıran ve bunun karşılığında fahiş maaşlarla denetlediği yahut bir şekilde ilişki kurduğu şirketlere transfer olan denetim elemanlarına yöneliktir.

Bahsi geçen kirli ilişkileri gösteren, yaşanmış bir olayı sizlere aktarmak istiyorum. Kişi ve kurum isimlerini özellikle belirtmedim ki, olay başka yönlere çekilmesin ve arif olan anlasın ! Herkesin malûmu olduğu üzere, 2001 krizinden sonra kamu alacaklarının tahsiline yönelik olarak çeşitli çalışmalar yapılmıştı. Bu bağlamda kamu alacaklarının tahsilini hızlandırmaya yönelik olarak “Birleşik Fon Bankası”[1]borç yapılandırma çalışmalarına katılmaktaydı. Bu meyanda, 2003 yılında çok meşhur bir holdingimizin devlete olan yüksek miktardaki borçları bu kurum[2]tarafından iki yıl ödemesiz olarak düşük faizle yeniden yapılandırıldı. Diğer borç yapılandırmalarına baktığımızda bu seviyede bir yapılandırmanın olmadığını görmekteyiz. (Halbuki yine başka bir holdingimizin borçlarına yönelik olarak bırakın avantajlı bir ödeme planını hayata geçirmeyi, bir çok mal varlığına haciz uygulaması başlatılmıştı.) Sonraki süreçte, TMSF[3]bu anlaşmayı içine sindiremese de uygulamak zorunda kaldı. Bir süre sonra ne tesadüf ki (!) yukarıda bahsettiğimiz borç yapılanmasında imzası bulunan “Birleşik Fon Bankası”nın üst düzey iki yöneticisi, meşhur holdingimize dudak uçuklatan maaşlarla yönetici (CEO)[4]olarak transfer oldular. Ve yine ne büyük tesadüf ki (!) zikredilen iki kişiden biri, meşhur holdingimizden ayrılmış ve bunu takiben, büyük bir siyasi partinin il başkanlığına getirilmiştir. Burada anlatılanlar ne bir yorum ne de bir analiz içermektedir. Somut gerçekler olduğu gibi aktarılmıştır. Gerçi mesele o kadar açık ki yorum yapmaya bile gerek yok zannediyorum. Takdir sizlerin…

Konunun diğer bir yönü de, gerçekleştirilen transferler yoluyla kamusal denetimin güç kaybetmesidir. Özellikle merkezi denetim elemanları olarak isimlendirilen kamu görevlileri, (Hesap Uzmanları, Maliye Müfettişleri ve Gelirler Kontrolörleri) özel kesim tarafından üst düzey maddi imkânlarla transfer edilmektedir. Bu nedenle özellikle vergi denetim birimleri uzun zamandır beyin göçü yaşamakta ve kan kaybetmektedir. Bu durumu engellemek için gerek maddi olarak gerek saygınlık açısından iyileştirme yapılması zorunludur. Bir örnek vermek gerekirse 1990-2001 yıllarında Hesap Uzmanları Kurulundan 277 Hesap Uzmanı ayrılmıştır.

Halen 309 Hesap Uzmanından oluşan Kurul 64 yıllık tarihi boyunca 1276 Hesap Uzmanı yetiştirmiştir. Bunların 258'i Kurul dışındaki kamu kesimine idareci olarak naklen atanmış, 630'u istifa ederek özel sektöre geçmiştir.[5]

 Denetim elemanları, en verimli oldukları dönemde kamudan ayrılmaktadırlar. Sorunu çözmek için; özlük haklarının düzeltilmesi, maddi olanakların arttırılması ve mesleki saygınlığın sağlanması şarttır. Zira emeklilik rejimi de, emekli oluncaya kadar çalışmayı değil kamudan ayrılmayı zorlayıcı bir yapı arz etmektedir. Ayrıca kamuda görev yapan denetim elemanlarının arasında, aldıkları ücretler açısından büyük farklılıklar söz konusudur. Örneğin, kamuda aynı mahiyette görev yapan SPK, Rekabet Kurulu, BDDK elemanları ile Merkez Bankası müfettişlerine ödenen ücretler diğer denetim elemanlarına ödenen ücretlere kıyasla çok daha yüksektir. Diğer yandan vergi denetim bürokrasisi içinde merkezi denetim elemanları[6]ile bölgesel denetim elemanları[7]arasında her anlamda büyük haksızlıklar, eşitsizlikler ve uçurumlar söz konusudur.

Netice itibariyle, kamusal denetim açısından bu tehlikeli gidişin ve muhtemel bir erozyonun önüne geçilebilmesi; denetim bürokrasisinin eşitlik, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içerisinde çağın gereklerine uygun ve akılcı bir reforma tabi tutulmasıyla mümkün olabilir.

 



[1]Birleşik Fon Bankası 1958 yılında Çaybank adıyla çay üreticilerine destek olmak amacıyla kurulmuş, 1992 yılında Derbank adını almış, 1997 yılı sonunda Bayındır Grubu bünyesine katılmış ve ünvanı  Bayındırbank olarak değiştirilmiştir. 9 Temmuz 2001 tarihinde BDDK’nın kararıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen bankanın ünvanı TMSF’nin 7 Aralık 2005 tarihinde aldığı kararla Birleşik Fon Bankası olarak değiştirilmiştir. Birleşik Fon Bankası’nın yönetim, denetim ve temettü hariç ortaklık hakları TMSF’ye aittir.

[2]Birleşik Fon Bankası

[3]TMSF: 1983 yılından itibaren tüzel kişiliği haiz olan Fonun idare ve temsili önce TCMB, sonra BDDK tarafından yerine getirilmiştir. 12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Bankalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile Fonun karar organının Fon Kurulu olduğu ve Fonun genel yönetim ve temsili ile Fon Kurulunca alınan kararların yürütülmesinin Fon Kurulu Başkanına ait olduğu hükme bağlanmıştır.

[4]Chief executive officer: Genel müdür veya yönetim kurulu başkanı vb.

[5]2010 yılı itibariyle.

[6]Hesap Uzmanları, Maliye Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri

[7]Vergi Denetmenleri

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar