
05304670437
Ziya Alp
Geçenlerde medyada yer alan bir haber dikkatimi çekti. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ile SONAR Araştırma Şirketinin işbirliğiyle, Türkiye’deki okuma kültürü haritası çıkarılmış. Bu çalışma sürecinde, 26 ilde, 6 bin 212 kişiyle görüşülmüş. Yani oldukça ciddi bir çalışma. Araştırma sonuçlarına göre ülkemizde yılda ortalama 7.2 kitap okunuyor. Ayrıca bir seferde en fazla 30 dakika kitap okunuyor. Boş zamanlarda ise en çok televizyon izleniyor.
Araştırmanın sonuçları hiç şaşırtıcı değil aslında. Okuma kültürünün ülkemizde çok yaygın olmadığı herkesin malûmu. Üstelik, mensubu olmakla övündüğümüz yüce dinin temel kaynağı olan kutsal kitabın inen ilk ayetinin “oku” emri olmasına rağmen. Gerçi Kur’an-ı Kerim’i bile okumuyoruz ki; ilk emrinin “oku” emri olduğunu nereden bilelim !
Gelişmiş toplumların belki de en belirgin özellikleri bilgi toplumu olmaları ve bunun içinde çok okuyup araştırmaları. Hepimiz biliriz ki bize anlatılan batılı tipi, en küçük bir zaman dilimini bile değerlendirir, beş dakikalık bir metro yolculuğunda bile muhakkak yanında taşıdığı kitabı açar ve bir iki sayfa dahi olsa okur. Bu bir alışkanlık, karakter ve kültür haline gelmiştir artık. Bizde ise ne yazık ki tam tersine bir anlayış vardır. Çok okuyana iyi gözle bakılmaz. “Fazla derine dalma bir daha çıkamazsın”, “kafayı yersin” gibi sözlerle okuma eylemi ve okuyucu korkutulur. Hatta psikolojik bir hastalığa yakalanan biri hakkında çoğu kez şunlar söylenir: “Çocuk kendini okumaya vermiş, dellenmiş galiba !” maalesef. Halbuki parlak tarihimize ve kültür değerlerimize baktığımızda; okumanın, öğrenmenin, ilmin ne kadar yüce ve kutsal değerler olduğunun ifade edildiğini görürüz.
Evet bence geri kalmamızın en başlıca sebebi; ilmin en büyük araçlarından olan okuma kültürünün yeterince geliştirilememesi ve batı karşısında bu alanda mağlup olmamızdır. Bu yüzden yeniden bir okuma seferberliğiyle birlikte en azından gelecek nesillerin bu kültürü kazanması sağlanmalıdır.
Evet, okumak hayattır ve kitap en iyi arkadaştır, gibi klişe sözler etmek istemem. Hepimiz bu yargılarla büyüdük. Ama sorun teoride değil uygulamada. Bu şuna benziyor; Babalar çocuklarına sigara içmemelerini öğütlüyor ama dudaklarının kenarında yarısı içilmiş dumanı tüten bir sigaranın arasından.. İnsan söylenene değil yapılana itibar ediyor daha ziyade. Ziya Paşa’nın dediği gibi: Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Kendimiz okumalıyız ki, çocuklarımıza ve bizden sonraki nesillere de bu güzel alışkanlığı aşılayabilelim. Aksi halde, yaşanmayan bilgi hiçbir işe yaramaz, düsturu galip gelir ve biz bir kısırdöngü içinde hep aynı yerlerden geçer dururuz ve hep aynı şeyleri söyler geçeriz; ve hiçbir yere varamayız !
Bununla birlikte gelecek adına tümüyle kötümser olduğumu söyleyemem. Zira, ülkemizde kişi başına düşen kitap sayısıyla batı ülkelerindeki rakamı karşılaştırmak yanıltıcı olabilir. Çünkü, bizde kitap çabucak tüketilen bir nesne değil batıdaki gibi. Paylaşılan ve yeniden yaşanan bir süreç. Bizde kitap kimi zaman tekrar tekrar okunan, başkalarına ödünç verilen ve bu nedenle cildi dağılana kadar kullanılan bir nesne.
Elif Şafağa göre bizdeki kişi başına düşen kitap sayısının gelişmiş ülkelerinkine göre düşük kalmasının yapısal bir sebebi vardır. Ülkemizde kitap bireysel olmakla birlikte aynı zamanda kolektif bir nesnedir. Yani bir kitap sadece onu satın alan tarafından okunmaz; aynı aile ve arkadaş çevresinde elden ele dolaşır. Bir kitabı belki on kişi okur. Halbuki İngiltere’de bir romanı bir kişi alır ve okur.
Bunda bizim kültürümüzün batı kültürüne kıyasla daha az bireyci ve daha fazla kolektif ve toplumcu olmasının büyük payı vardır. Bizde hala insan ilişkileri çok daha yoğun ve belirleyicidir. İlişkiler batıda olduğu gibi salt menfaat ilişkilerine dayanmaz; paylaşımcılık hayatın bir parçasıdır hâlâ…
Bu nedenle, ülkemizde kitap sektörünün genişlediğini ve okuyucu sayısında artış olduğunu söyleyebiliriz. Eskiyle kıyasladığımızda daha çok kitap basılıyor ve satılıyor. Yazarlık yeniden eski popülaritesini yakalamaya başladı bile. Genç yazarlar daha fazla gündeme geliyor, yazar olmak isteyen insanların sayısında hatırı sayılır bir artış olduğu görülüyor.
İşte bunun için fırsat buldukça bu köşeyi kitap tanıtımlarına ayırmak istiyorum. İlgimi çeken ve faydalı olacağına inandığım kitapları tanıtmanın ve onlardan teşvik edici güzel örnekler vermenin bir görev ve sorumluluk olduğunu düşünüyorum.
Bu anlamda, Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın, Timaş Yayınlarından çıkan, “Güzel İnsan Modeli” isimli kitabını paylaşmak istiyorum sizlerle. Aslında kitabın tamamını okuma fırsatını bulamadım henüz. Daha başlardayım. Ama kitaba şöyle bir göz gezdirdiğim zaman okunabilir ve hayatımız için güzel örnekler alabileceğimiz bir kitap olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.
Kitap özetle; maddeci bir dünya görüşünün hayatımızı zehirleyerek bizi mutsuz ettiğini, manevi dinamiklerimiz olan insani ve ahlâki değerlerin yeniden hayatımıza hakim olması gerektiğini söylüyor ve güzel bir insan modeli öneriyor.
Kitabın başlarında, sahip olunan değerlerin (olumlu ya da olumsuz) yol açacakları sonuçların neler olacağına ilişkin kısa cümlelerle formüle edilmiş bir bölüm çok hoşuma gitti ve bazı kısımlarını sizlerle paylaşmak istedim.
Ne kadar Korku; o kadar Bunalım
Ne kadar Özgüven; o kadar Başarı
Ne kadar Cesaret; o kadar Özgürlük
Ne kadar Adalet; o kadar Huzur
Ne kadar Emek; o kadar Ücret
Ne kadar Sabır; o kadar Zafer
Ne kadar İnanç; o kadar Sebat
Ne kadar Tembellik; o kadar Esaret
Ne kadar Samimiyet; o kadar İkna
Ne kadar İyiniyet; o kadar Dostluk
Ne kadar Dua; o kadar Yardım
Ne kadar Bencillik; o kadar Yalnızlık
Ne kadar Bilgi; o kadar Güç
Ne kadar Kanaat; o kadar Zenginlik
Ne kadar Edep; o kadar Mutluluk
Ne kadar Çile; o kadar Dayanıklılık
Ne kadar Merak; o kadar İlim
Ne kadar Hayret; o kadar Öğrenme
Ne kadar Dikkat; o kadar İsabet
Ve sonuç olarak ne kadar erdemlilik o kadar insanlık…
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2014
22.05.2014
7.08.2013
28.03.2013
19.02.2013
6.02.2013
23.01.2013
8.01.2013
3.12.2012
18.11.2012